Geldikleri nokta
tükeniştir, söyleyecek hiç bir yeni sözleri, atacakları adım da yoktur. Hem
ülkeyi tükettiler hem de kendilerini. Bundan sonra Türkiye’yi de bitirmeye
doğru gidebilirler. Zaten Suriye politikalarıyla da bunu kanıtladılar. Seçim sonuçlarını beğenmedik tekrar edelim,
kararlarıyla da... Bunların hepsi tek parti iktidarı olarak tükenişlerinin
ilanı olduğu gibi, partilerinde de tükeniş korkusunun işaretleri.
Türkiye’yi
ittikleri uçurumun dibinden sesleniyorlar: “Başka Türkiye yok.. Saldırılar iç
bütünlüğümüze, sosyal dayanışmamıza yöneldi. Büyük kutuplaşma yaşıyoruz. Toplum
ayrıştırılıp kimliklerin çatışmasına dönüştürülmek isteniyor. İletişim
kanallarımız kapanıyor..”
Bunları yazan Yeni Şafak adındaki iktidar gazetesi..
Hem de tam sayfa! Yahu dedim, bunlar bizim eski yazılardan mı apartmaya
başladılar..
Bak sen! Yaaa
öyle mi? En azından 7 yıldır bu köşelerde yazıp bağırdık:
Ülkeyi bölüyorsunuz, toplumu parçalıyorsunuz,
kimliklerle oynuyorsunuz, sizden olmayan her bir kesimi ötekileştiriyorsunuz.
Kendinizden başka tanıdığınız kimse kalmadı. Herkesi “kendinize benzetme”
politikanız nefret yaratıyor. Devleti partinizin ve babanızın malına
dönüştürdünüz, herkesi atıyor, on paralık adamlarınızı her yere “yeddi emin”
gibi yerleştiriyorsunuz. Ülke kamplaşıyor ve parçalanıyor.. Yasalara
uymuyorsunuz anayasayı çiğniyorsunuz; iş dünyası ve medya dahil herkese savaş
açtınız, beğenmediklerini yok etmeye kalkıştınız.. Sansür, baskı zulme dönüştü. İş dünyasına baskın üzerine baskın, Koç’a,
doğan Holding’e, ve bütün idğerlerine siyasal amaçla polisiye ve maliyece
saldırılarınız, tam bir ahlaksızlık ve dikta yönetimi hezeyanlarıdır.. Ve bu zulüm yönetimi altında çökersiniz,
boğulup gidersiniz. Türkiye böyle iktidarlara hep mezar olmuştur.
Anımsıyor musunuz bu yazdıklarımızı?
Hayır! O zaman
bunları yazıp çizenleri düşman olarak gördünüz. Gerçi şimdi de öyle
görüyorsunuz ya!
Şimdi baktınız
baş aşağı gidiştesiniz, çığlığı basıyorsunuz: Bu son kalemiz, Türkiye parçalanıyor!!!
Topladınız
sayfalarınıza iktidarın yüzlerini, hepsini
bağırtıyorsunuz: “başka Türkiye yok,
dayanışma-birlik beraberlik..” falan filan..
Dün iktidarınızı
parçalama, kamplaşma, ötekileştirme üzerine kuruyordunuz. Epey meyvesini
yediniz. Ama bu politikanız sizleri sonunda batırdı ve iktidardan düşürdü.
Gerçekten de parçalanmış bir ülke geride bıraktınız.. Böyle olunca, 180 derece
dönüşle, bu kez de “ülke yok oluyor, aman birleşelim, öpüşelim, koklaşalım, kucaklaşalım,
el ele yürüyelim”e bel bağladınız.
Dediklerinizin
hepsi doğru.
Kamplaşma var,
ama iktidarda sizdiniz.
Bölünme var, ama
iktidarda yine sizdiniz.
Toplumsal
dayanışma ve iletişim sıfır: evet ama yine iktidarınızda bunu yaptınız.
Bütünlüğümüze
saldırılar var, ama bunu başlatan da sizin iktidarınız..
Büyük nefret de var: Sizlerin ektiği ve şimdi
de biçmeye sıra gelince korktuğunuz.
Göle maya çalmayın, tutmaz
Daha neler
yaptınız neler, saymakla bitmez. Dini kullandınız, Allah’ı, Peygamberi.. Hiç
endişe etmeden! Soydunuz da soydunuz. İktidarda karunlaştınız.. Ne demişti içinize aldığınız o politikacı: Firavunlaştınız.
Hadi söyleyeyim: korktuğunuz tek şey, bir daha tek başınıza
asla iktidar olamayacağınız gerçeği. Yarattığınız canavar bu kez sizi
yemeye başlayınca, çığlığı basıyorsunuz.
***
Evet, Binali Yıldırım da sonunda endişeliler
kervanına katıldı: Konya’daki maçtaki rezil bağırışlar için “Sağlıklı
bir ruh hali değil.. Türkiye’nin birleştiren ve uzlaştıran
politikaya ihtiyacı var” demez mi!
Yeni Şafak da seçimlere az kala bu söylem değişikliğinin propagandasında..
Acaba bu kez
böyle bir denensin, belki çevremizde toplarız yine ve iktidarı kurtarırız.
Yoğurdun tutması
için Akşehir gölüne maya çalma fıkrası
gibi..
Ya tutarsa..
20 Ekim 2005 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder