Bugün
de sizlerle, özellikle HDP’ye yönelik olarak okurlardan gelen ilginç
saptamalarla dolu bir kaç mektup paylaşıyorum..
***
“Sayın
Bursalı, ‘PKK neden RTE’yi başkan yapmaya soyundu?, başlıklı yazınızda
(http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2015/07/pkk-neden-rteyi-baskan-yapmaya-soyundu.html)
Türkiye siyasetinin kanımca gerçekçi bir değerlendirmesini yapmışsınız, sizi
kutlarım. Bana göre sizin de yazdığınız gibi PKK ile HDP'yi birbirinden genel
olarak ayıran, ulaşmak istedikleri amaçlar değil, kullandıkları yöntemdir. 7
Haziran seçimleri kanımca Türkiye'ye ve HDP'ye, Kürt sorununu siyasi
yöntemlerle çözme fırsatı vermiştir.
HDP'nin
Türkiye partisi olma savı, seçilen vekilleri ve başkanı bu açıdan bir umuttur.
TBMM çoğunluğunun HDP'yi yok saymakla bu fırsatı kullanamadığı düşüncesindeyim.
Ne yazık ki rahmetli E. İnönü' nün 1990'lı yıllarda siyasi çözüm için
iyiniyetle yaptığı açılımın başarılı olmaması ülkemize çok pahalıya mal
olmuştur. Kanımca bugün benzer bir durum yaşanmaktadır. Siyasetçiler,
müzakereden, çözümden kaçacaklarsa neden siyasetçi olmak isterler? Yitirdiğimiz
gencecik canlar, ailelerine düşen ateşler, hepimize tarifsiz acılar vermektedir.
CHP'ye
oy verdim, 1950'lerde çocukluğumun 8 yılı Diyarbakır'da geçti. O zamanlar büyük
olasılıkla Kürt kökenli olan arkadaşlarım, öğretmenlerim oldu. Türkiye'nin
demografik ve toprak bütünlüğünden yanayım. Birarada yaşadığımız Kürt kökenli
yurttaşlarımızı seviyorum ve tüm yurttaşlarımız gibi onların da çağımızda
her insanın sahip olması gereken haklardan yararlanması gerektiğini
benimsiyorum. Bu nedenlerle ne ad verirsek verelim bu sorunun TBMM'de, HDP'nin
de katkısıyla müzakerelerle çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çevremdeki
birçok insan, HDP'nin, PKK'yı kınamadığı sürece 'meşru' zeminde olamayacağını savunuyor.
Siz de yazınızın 7. maddesinde benzer bir düşünceyi dile getiriyorsunuz.
HDP'nin bunu yapması çok zordur, çünkü yazınızın 2. maddesinde belirttiğiniz
gibi, sırtını bir ölçüde bu terör örgütüne dayamıştır. Ancak silahlar sussun
diyerek bunu dolaylı yoldan söylemektedir.
Bence
HDP'ye sorulması gereken anahtar soru şudur: Nasıl bir Türkiye öngörüyorsunuz,
bunu açıklıkla ve dürüstçe söyleyebiliyor musunuz? Bu sorunun yanıtı, TBMM'de
ve kamuoyunda tartışmaların (müzakerelerin) başlangıç noktası olabilir.”
Taner
Derbentli
***
HDP Sol parti mi?
“Yazılarınızı dikkatle ve zevkle takip eden
bir okurunuzum. Yeni Dönemin İpuçları: “Güçlenen Etnik Yapı Politikası”
yazınızda (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2015/07/yeni-donemin-ipuclar-guclenen-etnik-yap.html)
saptadığınız “HDP’yi ‘Türkiye’de solun,
muhalefetin yeni lideri’ olarak yükseltmeye çalışıyorlar,” düşüncenize bir
katkıda bulunmak istedim:
Seçimlerden
önce Ankara’da ODTÜ Mezunlar derneğinde liderler konuk edilip, seçimle ilgili
söyleşiler düzenlendi. Selahattin Demirtaş’ın konuşmasında salondaydım.
Konuşmasını, dinleyici kitlesinin ODTÜ’lü olmasını göz önüne alarak, bol bol sol
söylemle yaptı.
Toplantının
soru-cevap bölümünde bir dinleyici, kendisinin sol söylemlerine karşın
partisinin sol bir davranış sergilemediğini sorması üzerine, cevabında
Selahattin Demirtaş olarak solcu olduğunu ancak HDP’nin böyle bir söyleminin
olmadığını söyledi. Kendileri de HDP’yi sol bir parti görmediği halde, Türkiye’nin sol muhalefeti olarak nasıl
pişiriliyor anlaşılır değil.”
Müfit Erdil
***
“PKK Savaşı: Dünün ve
Bugünün Farkları başlıklı yazınıza: Olup
biteni anlamak için bu denli iyi bir analiz okumamıştım. Objektif bakmışsınız
ve bizlerin anlamasına yardımcı olmuşsunuz. “
B. Yazıcıoğlu
***
‘Liderlik denklemi’nin dışına düştü’, başlıklı yazınızda, yapılanlara karşı
hareketsiz kalanlara vazifelerini hatırlatıyorsunuz.Yeter ki içine
saklandıkları korku duvarının içinden çıkıp vatanseverliğin gerektirdiği
cesareti gösterebilsinler; savcılar da vekiller de!
Demokrasi
Kahramanı olarak gösterilmeye çalışılan Adnan Menderes devrinin, Vatan
Cephesi’ne girmedikleri ve Ulus gazetesi okuduklar için her ikisi de memur olan
annem ve babama neler çektirdiğini unutamam. O zaman da elinde yetki olanlar
cesur davransalardı bir ihtilale giden yol açılmamış olurdu. Çok tehlikeli bir
oyun oynanıyor!
T. Borasoy
----
24 Ağustos 2015 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder