Erken seçiminin anlamı ne Türkiye için?
Tamam, Cumhurbaşkanı için biliyoruz. Yine tüm Türkiye üzerinde tek adam
vesayeti.
Ve savaş politikası; zora girince
Amerikan güdümüne giriş, Suriye milletine düşmanlık.. Dış politik iflaslar ve
bunların yol açtığı büyük ekonomik kayıplar: Savaş öncesinde Suriye ile dış
ticaretimiz 1,200 milyarı bulmuştu. 4 yıl ile çarpar ve bu ticarette gelişen
artışı da hesap ederseniz, en az 10 milyarlık kayıp. Mısır ile gelişen ticarete
büyük darbe..
Her şeyi para ile ölçmeye bayılıyoruz.
Parçalanmış ve mutsuzluklar diyarı bir Suriye’de bu iktidarın büyük payını
hangi ölçeğe vurup da, ayrıca ek olarak 200 bin insanın öldürülmesinin hesabını
kitabını çıkartacağız.
Emperyalistler, Irak’ı, Libya’yı
parçalayıp yok etti; başımıza IŞİD belasını sardı. Biz de Suriye’de benzeri
görevi yerine getirdik.
RTE tek başına yeniden iktidar olma
hayalleri kurarak Türkiye’yi “Devlet Partisi” kafasından yönetmeyi sürdürmek
istiyor: Anayasa üzerinde, yasalar üzerinde; yargı, ekonomi, patronlar,
ihaleler, üzerinde tek adam vesayeti.
Yeni erken seçimlerden sonra, RTE’nin aniden gökyüzünden aşağı beyaz pelerinli
demokrat olarak ineceğini sanan var mı?
O, “bizim
ana derdimiz İslam, İslam, İslam” tekerlemesi ardında, dün ne yaptıysa
yarın da daha güçlü olarak İslam
ülkelerinde asla görülemeyecek islami
demokrasi uydurma ucubesinin çarklarını sıkılaştırarak sürdürecek.. Yani
siyasi islami faşizme doğru kervanları düzmeye devam. Ülke giderek geri
dönülmez bir noktaya daha çok yakınlaştırılacak.
Küresel
iflas riski
Bugün Türkiye’yi getirdikleri nokta,
ekonomik iflasın eşiğidir. Türkiye’yi “küresel
iflas riski” içindeki 10 ülke arasına soktular (Pelin Ünker’in haberi, Cumhuriyet).
Hukuk ve yargıda keyfiyet devam: Medya,
işadamı üzerindeki baskı ve siyasal yargılamalar aynen..
Sokaklar ve meydanlar üzerindeki
polis-devlet terörü, aynen devam..
Kamplaşma aynen devam. Sünni çoğunluğun
dini dayatmaları, Aleviler üzerindeki baskı...
Yalana dolana devam. İktidarın
ihalelerle, arazi ve kamu peşkeşleriyle besleyip büyüttüğü havuz medyasının,
gazetecilik dışında tüm siyasi faaliyeti artarak sürecek demektir; bütün
düzenbazlıklar, düzmecelikler, muhalefetin ipini çekmek için yeniden sahneye
konacak demektir.
Türkiye, atomize olmayı sürdürecek
demektir, bu kez daha alt birimlere inecek düşmanlık. Kürt politikası oyunu
yeniden başlayacak. Ya savaş ya parçalanma, kapıda..
**
Cumhurbaşkanı iktidarı uğruna ülkeyi sonu
belli bir geleceğe sürüyor. Bu ne iktidar tutkunluğu, düşkünlüğüdür ki, benden sonra tufanı gündeme getiriyor.
Yolsuzlukta ülke sınıf düşer, demokraside durmadan sınıf düşer, medya
özgürlüğünde düşer baba düşer, kadınlar durmadan öldürülür, anayasal-yurttaşlık
hak ve özgürlükleri durmadan çiğnenir, tüm uluslararası göstergelerde geriler..
Ekonomi büyümez, yatırımlar durur,
yabancı yatırımcı alır dolarlarını gider.
20 milyona yakın yoksula yükseliriz.. İşsizler, genç işsizler artar..
Refah bir azınlığın tekeline girer. Dolar milyarderi durmadan artar...
Ama “ülkede
herşey güllük gülistanlık, demokrasi getirdik” palavraları baş köşelere
kurulur.
O
var, kimse yok
RTE, şimdi de üç döneme katılanları
siyasete döndürecek, erken seçim baskısıyla. Davutoğlu sıkışmış, boyun eğecek.
Aklı başında kimse kalmamış gibi iktidar tarafında, herkes AKP=RTE demektir
dayatmasını kabul etmiş.. Onu sürebildikleri kadar tek adamlığa sürüyorlar. Ne
denge var ne fren..
Koalisyon
mu dediniz?
RTE’nin asla iktidarı paylaşmaz
karakterini, politikasını bilmiyor musunuz?
O var, kimse yok..
Kimselerin olacağı zaman da, o olmayacak.
Erken seçim şiddetle böyle bir sonuç üretebilir.
Bu kez ipler değil, Türkiye gerilip
incelip duracak gibi.
--- 11 Ağustos 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder