Ülkede
büyük kaynama var. Kardeşi Yüzbaşı Ali
Alkan’ı şehit veren Yarbay Mehmet
Alkan’ın haykırışı ile Hopa’da, oğlu Taha
Su sele giden baba Erkan Su’nun
büyük isyanını bir gönül ve vicdan ezikliği ile izledim. Suçlu benmişim gibi!
Yazmaktan, eleştirmekten başka elimizden gelen bir şey yok. Yazacak bir yeriniz
varsa, iktidar(lar)ın sanki bütün zulmünü omuzlarınız üzerinde taşıyorsunuz..
Yazdıklarınızla yazamadıklarınız rüyalarınıza kadar size eşlik ediyor..
Yarbay’ın
çığlığında, Anadolu’nun bağrından yüzyıllardır kopup gelen ağıtlar vardı.
Anadolu’yu kasıp kavuran ağıtların ardında yüzbinlerce günahsız insan yatıyor.
Ülkeye ve yurttaşa hizmetin ötesine taştığında ve insanlara zulme dönüştüğünde,
ancak lanetli dünyaya havale edebileceğiniz siyaset denen iktidarlar yapısı,
Yarbay’a olan tepkide yine ortaya çıktı. Bir sürü katil ruhlunun, zalimin
saldırılarını izledik.
İnsan
adındaki yaratığın, iktidar çıkarı söz konusu olduğunda aslında ne kadar
vicdansız bir yaratığa dönüşebileceğini bir kez daha seyrettik. İnsanoğlunun
diğer yüzü!
Yarbay’a ancak şapka çıkartılır!
Yarbay’ın
dün analar ağlamasın diyordunuz bugün ise
ne mutlu şehit ailelerine diyorsunuz sözüne verilecek yanıtları yoktu.
Yarbay
askermiş.. geçiniz bunları. O herşeyden önce kardeşini kaybetmiş bir insan. Ona
ancak selam durulur.
Acıyı
bile paylaşmayı unutmuş bir iktidar yapısı nasıl bu ülkenin üzerine çöreklendi!
Bunun sonucu, vatan mı kaldı ki sağolsun diyelim görüşü yaygınlaşır ki,
ülkeyi ülke millet de millet olmaktan çıkartır.. Kimse unutmasın, vatan, bir toprak parçasının adı
değildir. Üzerinde 77 milyonun yaşadığı ülkedir; vatan, ancak 77 milyonun
varlığı, acısı, sevinci, sevgisi vb. ile bütündür ve vatan olur.
Hiç
bir parti, hiç bir siyasetçi, hiç bir
kimse, kendi siyasi-ticari hedefleri için vatanı vatan olmaktan çıkartacak
eylemlerde bulunamaz.. O zaman bu ülke insanları için ortak bir yazgı olamaz.
Bırakın millet olmayı!
“Devlet şimdi buraya gelecek!”
Hopa’daki
çığlık bütün Türkiye’ye çok tanıdık.
Üstelik
Erkan Su, tehlikeye kaç kez duyurduklarını, imza toplayıp verdiklerini,
devletin ve belediyenin vurdumduymaz kaldığını söylüyor ve haykırıyor: Devlet
şimdi buraya gelecek!
Hopa’ya
gidecek yüzleri mi kaldı.. Cenazelerden kaçıyorlar..
Türkiye’nin
dört bir yanından öfke, kızgınlık, acı, zulüm, ölüm fışkırıyor..
Ve
birileri çuvalını dolduruyor, gücüne güç katıyor, iktidarını tahkim ediyor..
Doğayı
yık, sel bassın, insanlar ölsün.. Böyle
yapma diyenlerin üzerine panzerlerini sür.
Basitçe,
şu Üsküdar meydanını düşünün..
Kaçıncı kez yağmur basıyor. Iktidarın git şurayı düzelt diyecek tek mühendisi
mi yok, yoksa akıl edecek kafası mı.
Peki
Üsküdarı bilen sivil toplumcular, meslek odaları? Onların da Üsküdar
meydanı şöyle düzenlenmeli diyecek bir plan ortaya koymaları ve
toplumla paylaşmaları için ellerini kollarını tutan mı var?
CHP İstanbul- Üsküdar
örgütleri sel baskınlarında gökyüzünü mü seyredip ıslık çalıyorlar? Neden bir
projeyi hemen bu halkla paylaşmıyorlar!
CHP’ye yeni rüzgarlar..
Seçimlere
gidiliyor. 7 Haziran seçim sonuçları,
şimdi 1 Kasım seçimlerini, 7 Hazirandan bile çok daha önemli hale
getirdi. Ülke v gelecek için, demokrasi için, insan hak ve özgürlükleri için..
Tek adam diktasına hayır için, bir kez daha gür bir halkın sesi çıkmalı
sandıktan.
CHP
bu koşullarda yüzde 30’lara doğru tırmanmayı başarmalı. Yüzde 30, AKP’nin tek
başına iktidar hayallerini tamamen gömen bir sonuç üretir. Ülkenin önünde yeni
bir umut açılır. CHP yönetimi haklı olarak önseçim yapmama kararı aldı. Ama
önseçimle gelenlerin dışında vitrinde değişiklikler yapacak. Bu kez daha doğru
kararlar vererek, örneğin toplumun önündeki Metin Feyzioğlu ve benzeri isimleri, kendine büyük bir güvenle, Meclis’e
taşımalıdır.
-- 27 Ağustos 2015 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder