Sadece seramik döşüyor, Moda ve Kadıköy
çalışma bölgesi. İşinin ehli. Usta mı usta. Karslı, Kürt, ama çocukluğundan
beri mekânı İstanbul. İki çocuğu üniversitede. Ama endişeli çocuklarından.
Çünkü “altın bilezikleri” yok.
“Çocukken
geldim İstanbul’a, inşaatlarda yattım kalktım. Kazandığım parayı da babama
Kars’a gönderiyordum.” Zamanla evini kurmuş seramik döşemeyi yaşama alanı
seçmiş. Evini kurmuş, çocuklarını okutuyor.
“Bugünün
gençlerinin tek bildikleri, ellerinde cep telefonları, tabletler, tık tıka tık
tık. Ne olacak bunların halleri, nerede iş bulacak da çalışacaklar.. Biz baba
parasıyla büyümedik, çalışarak hayatı kurduk, bu noktaya geldik.”
Türkiye’nin büyük çoğunluğu böyle.
Aileler ve çocukları. Uzun yıllardır yaşanan büyük bir dönüşüm. Muazzam bir
sosyolojik süreç.
***
Tabii iş siyasete geldi, nasıl görüyorsun ülkenin halini..
Ülkenin
tek bir sorunu var, Cumhurbaşkanı Recep Bey, dedi.
Ben bu kadar keskin tarif etmezdim hemen,
ama üstelik daha önceleri AKP’ye oy vermiş, hayatını burada kurmuş içimizden
biri bir Kürt için, ülke sorunu basite indirgenmiş. Aslında iktidara muhalif
düşünce için de öyle değil mi?
Kobane’den başladı
içini dökmeye: Onlar bizim kardeşlerimiz,
dedi. Kıbrıs Türkler için nedir, Kıbrıs
geçmişte hepimiz için neydi, diye paralellik kurdu. İşte Kobane, Suriye Kürtleri de bizim için aynı. Sen Kıbrıs için
dünyayı yık, ama Kobane’ye düşmanlık et.. Üstelik dünyanın ucundaki Uygur
Türkleri için maraza çıkar.
Diyecek lafım yoktu. Sonra birden kükrer
gibi söylendi: Seni başkan
yaptırmayacağız.
Beklemiyordum! Erken seçimde AKP diğer
Kürt oylarını da kaybedebilir diye düşündüm.
***
Şüphesiz Kars’la bağlantısı var, ama
hayatını burada kurmuş, Türklerle kaynaşmış, “altın bilezikli” İstanbullu bir
Kürdü anlamaya çalışıyorum. Şüphesiz ki ötekileşmeler yaşamıştır. Kürtlüğü sık
sık anımsatılmış. Kürt olarak da üstyapısal olarak kabul edilme mücadelesinin
yarattığı bir yoğun kültürel bilinç vardı karşımda.
Türkiye, hepimizin “bağlaç’ı. “Birlikte yaşamak zorundayız”, değil; bu
bir zorunluluk olamaz; gönül birliği içinde paylaşmak zorundayız.
Bu, ulusal bir farkındalık yaratmakla
olabilir, gerçekleşebilir. İki “iktidar gücü”, AKP ve PKK, yıllardır kafa
kafaya vardıkları sonuç bir sefalet. Yazdık çizdik ve gizli paylaşıma hiç ortak olmadık! RTE'nin kuyruğuna da Kürtlerin kuyruğuna ve RTE aşkına da katılmadık ve eleştirdik.. Çoğunluğun desteğini sağlayacak bir
“uzlaşı” böyle olamazdı, hep söyledik.
Savaşla bu meseleyi halledebileceğine,
her iki taraf da asla inanmasın...
***
Koalisyon
çıkar mı
Yanılmak
isterim, ama “oyumuz artıyor” beklentisi içinde olduğu sürece Saraylı,
koalisyon kurulmaz. Veya cümle alemin baskısı karşısında, “saha”
araştırmalarından, “kesin alırız” sonucu gelinceye kadar kurulur. Tabii,
beklenmedik bir Davutoğlu kararı ortaya çıkarsa, bir de.
***
Bir mektup
paylaşacağım: Ülke Kullanılmaya Uygun
"Türkiye ABD’ye ve AB’ye bir ortadoğu ülkesi
olmak istediğini kabul ettirdi. Diğerleri içinde bunun bir sakıncası yoktu.
Kabul ettiler. AB gündeminde olmadığımız gibi, iki taraf bir süredir bir
diğerinden vazgeçmiş görünüyor. Türkiye’nin geldiği/getirildiği noktada,
ortadoğu ülkelerinin (İran hariç) bir
parmak üzerinde (bu farkı yaratan ülkenin önceki birikimleridir) olması
yeterli ve gerekli görülmektedir.
“Toplumsal zeminin ve zihinsel
biçimlenmenin oluşmasında önemli mesafe alınmıştır (yaşamın her alanına yayılan
dinsel söylemler, etnikçiliğin, mezhepçiliğin, yoksulluğun, eğitimsizliğin
derinleşmesi gibi). Bu konumu ile ülke
kullanılmaya en uygun durumdadır. Bu konumu oluşturmada ve sürdürmede en
uygun isim RTE’dir. İstekleri, hedefleri ve hırslarıyla her türlü pazarlığa
açık bir kişilik. Kırılan gücünü, iç
değil ama dış desteklerle pekala onarabilir.
“Ya seçim sonuçları? Oy verenler
olabilecek en iyi hesaplamayı yaparak bu duruma hayır denilebileceğini
gösterdi. Talihsizlik, Meclise gönderilen siyasilerin bu süreci
engelleyebilecek yetkinlikte, niyette olmamalarıdır."
(MA)
--- 9 Ağustos 2015 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder