Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

10 Kasım 2018 Cumartesi

Beklenmedik karar, PKK, ABD ve Plan ne?


Cumhuriyet 8 Kasım Perşembe, 2018, Bilim ve Siyaset
Amerika’nın PKK’nin en tepedeki 3 yöneticisinin “başına ödül” koyması şüphesiz ki şaşırtıcı oldu. Bu karar aynı zamanda ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini kilitleyen PKK sorunu karşısında, açmaz içine düştüğünün ve bu sorunu aşmak için böyle bir karar almak zorunda kaldığının da kanıtı veya itirafı.
PKK’nın lider kadrosunu hedef alması, TSK’nın Suriye’deki PKK- PDY güçlerini iki kez bombalaması ve “Fırat’ın Doğusu’na da girileceği açıklanmasının ardından geldi.
Peki ama neden şimdi? Bu durum PKK’yi “bitirir” mi? ABD’nin böyle bir kararı mı var? Bu soruları yanıtlamadan önce, bir durum saptaması yapalım.

60 bin kişilik ordu
Türkiye’de terör faaliyetlerini sürdüren, bunca cana kıyılmasında başrolü oynayan, Türkiye’ye karşı savaşan PKK konusunda ABD’nin gizli-açık himayeci davranışı ABD - Türkiye arasındaki uzun zamandır temel anlaşmazlık konusuydu. ABD, “IŞİD ile savaş” bahanesiyle Irak- Suriye’ye aslında PKK üzerinden girmiş ve Suriye’ye yerleşmişti. PKK’nin Suriye’deki siyasi kolu- partisi PYD ile giderek bütünleştiğini biliyoruz. ABD’nin, PKK- PYD ve askeri kolu YPG’den 60-70 bin kişilik bir ordu yarattığını, binlerce TIR silah ile bu orduyu donattığını da biliyoruz.
PKK/ PYD ordusunun tamamen ABD kontrolü altında olduğunu da herkes biliyor. ABD, bu kontrolü de bölgedeki 4000 kadar Amerikalı askeri ile yapıyor. Bu güç ile de, Suriye’nin Fırat’ın Doğusunu denetliyor. Buraları, Suriye’nin ağırlıklı olarak Kürt yurttaşlarının yaşadığı bölge; PKK/PYD’nin bölgeyi diğer azınlıklardan arındırıp “Kürtleştirdiği” de biliniyor.
Suriye’nin birliğinin sağlanmasında baş engel ABD’dir.

ABD’nin planı açık
Planı programı açıktır: Burada kendi kontrolünde, giderek devletleşecek ayrılıkçı bir “özerk yapı” oluşturmak. 60- 70 bin kişilik silahlı güç ile de ilk elde, bu ayrılıkçı yapıyı Şam’a, Rusya’ya, İran’a (ve Türkiye’ye) karşı koruma amaçlıdır. Suriye’yi bölücü güçtür bu.
Kontrolü altında tuttuğu bu bölge, ABD açısından, “Suriye’nin parçalanması”nın da garantisi görülüyor. Bu güç aynı zamanda İran’a karşı ambargo ile geliştirilen ekonomik ambargo sonrası, gerektiğinde askeri seçeneğin kullanılması açısından da büyük önem taşıyor. Orta Doğu’nun sürekli savaş halinde tutulması ve halkların birbirine kırdırılması politikasının da gereğidir bu.

ABD için PKK bitti mi?
Şimdi gelelim, PKK- ABD ilişkilerine..
Bu ilişki doğrudan sürdürülebilir değildi. ABD bunun ilk işaretlerini bir kaç ay önce vermiş ve bölgede PKK’nın PYD güçlerine tabi olması gerektiğine işaret etmişti. ABD, “terör listesinde” bulundurduğu PKK ile doğrudan bir ittifak içinde olamayacağını biliyordu. Türkiye’nin, sürekli ülkeye karşı bir tehdit oluşturan ve fiili saldırılara uğradığı Fırat’ın doğusuna yönelik “meşru” askeri önemleri, ABD’nin bölgedeki “istikrarını - varlığını” da zora sokuyordu.
ABD, bölgedeki planları açısından Türkiye ile ilişkileri ılımlaştırma seçeneğini, PKK liderlerini hedef alarak öne çıkardı. İran’a karşı uygulanan  ambargoda Türkiye’yi de geçici muafiyet sağlanan 8 ülke arasına koymasını da bu çerçevede görmeliyiz. Dahası, Halk Bankası’na beklenen büyük cezanın ertelenebileceğine veya hafifletileceğini dair işaretler, Rahip Brunson’ın serbest bırakılması, hep bu “ılımlaştırma zorunluluğu”nun bir sonucu.

PKK liderlerini teslim eder mi
ABD için PKK kullanılan bir araçtı, şimdilik görünüşte de olsa bu aracı bırakabilir. Hatta daha ileri giderek, bazı PKK liderlerini bile ele geçirip Türkiye’ye teslim edebilir. Türkiye ile birlikte işbirliği yapabilir.
ABD için PKK bölgedeki hedefleri açısından miadını doldurmuşa benziyor. Çünkü PYD ile silahlı kolu YPG ile birlikte (PKK’lıların da önemli bir kısmını devşirerek veya PYD/YPG’leştirerek) daha meşru bir güç oluşturduğuna inanmaktadır.
Fakat, PKK / PYD birlikteliği, ülkeye karşı tehdidi ile sürecektir. Ankara, bu güçlerin yönetiminde bir özerk bölgeyi ve Suriye’nin bu anlamda parçalanmasını da Türkiye’ye karşı büyük bir tehdit olarak görüyor.
Hele hele İran’a karşı geliştirilen ambargo ve savaş olasılığı da kabul edilemezdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder