Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

23 Haziran 2015 Salı

CHP Neden Yükselemedi?


CHP seçim sonuçlarını kendi açısından tartışıyor mu? Yüzde 35 hedef kondu, sonra yüzde 30 dendi, tüm bu süreçte anketlerin gösterdiği ise yüzde 25-28 arasıydı. CHP, oy kullanacak seçmen sayısının artmasına rağmen, 2011 genel seçimlerinde aldığı yüzde 25,93’un altında, yüzde 25,13 oy aldı (-0,8). Bu başarısızlık mı? Tabii ki.
Peki oy artmamasında HDP’ye kayan oylar ne kadar etkili oldu? Hemen seçim sonrası bir yazımda, CHP’den kayan oyların HDP’ye baraja atlattığını yazmıştım. Fakat bunun tam doğru olmadığı görüldü. CHP’den akan oyların en çok yüzde 1,4 kadar olduğu hesap ediliyor (KONDA). Bu oylar, HDP’nin barajı değil ama yüzde 13’ü aşmasında etkili olmuş.
Seçim öncesi yazılarımda da sık sık HDP AKP’den büyük oranda seçmen kopartamazsa, CHP’den alacağı oylarla barajı geçemez diyordum. Bu durum gerçekleşti.

Siyasi durum uygun, ama CHP başarısız
CHP’den MHP’ye, HDP’ye kıyasla daha çok oy aktığı ileri sürülüyor.
Bunlar olabilir. Ama ortadaki gerçek, CHP’nin aslında oylarını yüzde 30’lara dayatması için siyasi durumun uygun olmasına rağmen, bunu gerçekleştirememiş olmasıdır. AKP oyları MHP ve HDP’ye aktı. Şaşırtıcı mı? Hayır. AKP’den CHP’ye akan oy varsa bile, bunun istatistiki olarak anlamsız kaldığı açıktır.
Oysa CHP stratejisini AKP’den oy koparma siyaseti üzerine kurmuştu. Bu neden başarısız oldu?
***
CHP başarısız bir seçim kampanyası mı sürdürdü? Hayır. Hep eleştiriliyordu kardeşim kendi projelerin yok mu diye.. Ve CHP’nin geçen seçimlerde etkisiz kalmasına, sadece iktidarı eleştirmekle uğraşması, kendini anlatmaması, özetle “muhalefet edememesi” neden gösteriliyordu.
Şunu söyledim genellikle: İktidar değişikliğinde zamanın ruhu-dinamikleri etkili olur. Mesela bir ana muhalefet partisi dünyanın en çarpıcı seçim programını hazırlasa bile, iç dinamikler henüz iktidarın lehinde sürüyorsa, yıkılması söz konusu olmayabilir.
Türkiye’de iktidar dinamiğini genellikle iki şey belirliyor: Birincisi ekonomi, ikincidi de seçmenin muhafazakar eğilimi. Bir üçüncüsü buna eklendi: Etnisite, yani Kürt ulusçuluğu..

AKP’den HDP ve MHP’ye, ama neden?
Türkiye’de bütün olumsuz işaretlere, verilere, yakın geleceğin kötü öngörülerine, eşitsizliğin yaygınlaşmasına, artan işsizliğe, göreceli yoksullaşmaya rağmen, zora girmiş ama henüz çökmemiş bir ekonomi ve iktidarın “sosyal yardım” adı altında süren geniş faaliyeti vardı. Cepteki, vaadlere galip çaldı.. 11 milyon emekliden AKP’ye oy verenlerin acaba yüzde kaçı CHP’nin iki maaş ikramiyesine gitti? Veya asgari ücretin 1500 TL vaadi, kaç seçmen kazandırdı? CHP’nin esas şimdi bütün bunları sahada araştırması gerekir..
AKP yüzde 41’e yakın oy ile, iktidarda tutulan parti oldu. Memnuniyetsizler MHP ve HDP’ye aktı. HDP tamam, Kürtler için barajı aşmak hayat memat meselesine dönüştürüldü.. RTE’nin başkanlık dayatması da şüphesiz etkili oldu. Peki MHP’ye kayan yüzde 4’e yaklaşan oyların nedeni nedir? AKP’ye destek çıkan “milliyetçi” seçmenin, yolsuzluktan kaçması mı, ekonominin kendilerini kötü etkilemesi mi, Başkanrlık dayatması mı, MHP’nin bence başarılı sayılması gereken seçim söylemi mi?
Neden CHP’ye değil de MHP’ye aktı? Burada AKP’nin “çözüm süreci” mi daha çok etkili oldu, yoksa hepsi birden mi. Kürt ulusçuluğu yükselirken, buna tepki olarak da Türk milliyetçiliği mi yükseldi ve oylar adresine gitti?!
Ama, AKP’nin ana seçmen gövdesini koruduğunu görüyoruz ki, bu AKP üzerine yaptığımız yukarıdaki analizi doğruluyor, diyebiliriz.
***
CHP neden yükselemedi, sorusu yanıtlamaya muhtaçtır yine de. Demek iyi bir ekonomik program yeterli olmuyor. “Sağa açılırsak, AKP’nin muhafazakar seçmeninden oy kopartırız” bakışı da iflas etmiştir. “Kürtlere açılırsak önemli oy kazanırız”, biçimindeki, “AKP-HDP arasına girerek oy çalınabileceği” tezleri de bir kez daha doğru çöktü. Oy kaybetti. Çünkü ülkemizdeki Kürt meselesi dinamizmi HDP ile iktidar arasındadır.
CHP meselesini sürdüreceğiz.

BİR KİTAP

Hakan Aygün: Çöküş! Halktv Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün, son iki yılın güncel ve ilginç analiz yazılarını Çöküş kitabında bir araya getirdi. Hemen seçim ööncesi yayımlanan kitapta Aygün, “seçim sonuçları ne olursa olsun, Erdoğan’ın çöküş süreci başlayacaktır” diyordu. Çöküş” doğru bir saptama oldu. Aygün, AKP iktidarının politik, ekonomik, kültürel uygulamalarını ele alarak hallaç pamuğu gibi atıyor ve yazılarının amtına da notlar düşüyor. HalkKitabevi, Yılmaz Basım.
--22 Haziran 2015 Pazartesi / Bilim ve Siyaset

1 yorum:

  1. Yanılmış olmayı çok isterim ama korkarım CHP'nin sorunu Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi.
    Her şeyin yerli yerine oturmuş olduğu bir kuzey Avrupa ülkesinde yaşasa, pekala hayli başarılı bir politikacı olabilecek olan Kemal Bey'in Türkiye'de başarılı olması neredeyse olanaksız.
    Kemal Bey çok çalışkan, olağanüstü tahammüllü, elindeki sınırlı gücü en verimli biçimde kullanmayı çok iyi beceriyor ve hepsinin ötesinde çok iyi niyetli biri. Bu nitelikler, başarılı bir parti genel başkanı olmak için yeterli, ama ne yazık ki 'lider' olmak için yeterli değil. Bizimki gibi kurumların değil, kişilerin ön plana çıktığı toplumlarda, tıpkı Fareli Köyün Kavalcısı, gibi insanları peşine takıp götürecek liderlere ihtiyaç var. Sosyal Demokratlara en yüksek oyları aldıran Bülent Ecevit böyle biriydi; Kemal Bey ise böyle biri değil. Bunda herhangi bir kusuru da yok, sadece kumaşı lider kumaşından değil,
    Bunun yanı sıra, benim kişisel olarak yazmaktan utandığım, ama ne yazık ki, bütün Ortaçağ'dan kalmalığıyla, hala 21. yüzyıl Türkiye'sinde hüküm sürmeye devam eden mezhepçi kafanın payını da yabana atmamak gerek. Bugünkü kültür yapısı ve eğitim düzeyiyle, ortalama Türk seçmeninin bir Aleviyi ülkenin başına geçirmesini ummak bana hiç gerçekçi gelmiyor.
    Adapazarı'nda "Oyum sana ama içim rahat değil, Fatiha okumayı biliyor musun, şimdi bir Fatiha okuyabilir misin?" diye soran seçmenin dışa vurduğu da tam buydu zaten.

    YanıtlaSil