Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

17 Haziran 2015 Çarşamba

Gül - RTE: Uzun Süren Çatışmanın Son Aşaması

Eski Cumhurbaşkanı Gül’ün danışmanı Ahmet Sever’in “Abdullah Gül ile 12 Yıl” kitabı tam zamanında gündeme düştü. AKP sandıkta iktidarı kaybetti... RTE’nin Başkanlık Anayasası hayalleri çöktü. Öyle ki “başkan gibi” davranmasının da sonuna gelindi. Ve “Başkanlık Sarayı”nı terketmesi bile talep edilir oldu..  RTE’nin inişi, Gül’ün yükselişi mi?!
Kitap seçim öncesi basıldı ama sonrası satışa sunuldu. Henüz okumadım, gazetelerden izliyorum yazılıp çizilenleri.. Gül’ün düşüncelerini ve çeşitli olaylar karşısında tutumlarını öğrenmek açısından da önemlidir. Gül’ün onayından geçmiş olduğunun da altını çizmek gerek.
Gül’ün önünde yeni bir siyasi dönem başladı gibi. Kitap, bunun için ön/yol açıcı niteliği taşıyor. Epey Gül tartışacağız.
Bazıları “Erdoğan dobra adam, gizli saklısı yok, biliyoruz onu; ama Gül öyle değil, saman altından su yürütüyor..” görüşü yaygındır. Ben öyle bakmam, hatta yanlış bulurum.
Erdoğan ne kadar “ilişki kurularak etkilenmesi zor, kendi doğrularında eğilmez bükülmez, uzun vadeli hedeflerine kilitlenmiş, bunun için de ezer geçer-kutuplaştırır.. köklü dini inançları doğrultusunda ne pahasına olursa olsun ülkeyi dönüştürür” bir kimse ise..
Gül ise yeni koşullarda yeniden durum muhasebesi yapabilen, yeni duruma uyum sağlayabilen, toplumsal ve siyasal olarak etkilenebilecek insandır. İslam dünyasında yaşanılanlara bakışı farklı ve reformcudur. Hatta, İslamın ortaçağından bahsetmiştir. Gül’ün toplumsal mutabakata daha yakın bir duruşu var. Erdoğan amacına ulaşmak için ne kadar kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı olmaktan çekinmezse, Gül de o kadar gerektiğinde uzlaşmacı olabilir. Gözlemim ve değerlendirmem bu..
Örneğin Gezi Direnişi’nde RTE Kuzey Afrika’da iken Gül ve diğerleri uzlaşmacı oldu, ama RTE döndü ve adeta savaşı başlattı! Bütün rezaletler ve ölümler birbirardına geldi, acılar yaşandı.
Diyorum ki, AKP içinde Gül döneminin başlangıcına adım atıldı.
En büyük ilk çatışma Şike Yasasında
RTE ile Gül arasındaki siyasi ilişkilerin “kardeşçe” olduğunu hiç düşünmeyin. RTE, Cumhurbaşkanlığı döneminde Gül’e siyasetin kapılarını hep kapamıştır. Bunları adım adım izledim ve yazdım.
2010’un 6 Haziranında “Neden şaşırıyorsunuz?” başlıklı yazımda “Gülen, AKP ile giderek yol ayrımına gelecektir. Kaderleri farklıdır ve herkes kendi kaderini kendi çizmektedir..” saptamasını yapar ve o andan itibaren iktidar – ittifak içindeki tüm gelişmeleri mercek altına alırken, gündemime Gül-Erdoğan ilişkisi/çelişkisi de zorunlu olarak girdi. Çünkü, ortada aslında bir “sacayağı sorunu” vardı: Bu saçağının bir ucunda RTE ve karşısında F. Gülen vardıysa, üçüncü ayakta ta Gül vardı.
Çatışmanın Anatomisi kitabım zorunlu olarak Gülen-RTE kapışmasına odaklanmıştı; ama bu üçlü iktidar oyununu izleyen Cumhuriyet yazılarımda, Gül-Erdoğan arasındaki çekişmenin de tüm izlerini sürüyordum. Özellikle 2011 aralığında üç koltuk boşalıyor  seri yazılarım, sonrasında yaşananları adeta tümüyle haber veriyordu. Arşivimden bakınız, Çatışmanın Anatomisi’ni okuyunuz. İki nokta:
11 Aralık 2011:  “Gül-Erdoğan-Cemaat Kavgası”: “İktidar odakları arasında mücadele ateşlenmiştir. Bu, sorun çözülünhceye kadar sürecektir. Güçlü bir olasılıkla bu mücadele sonunda saflar değişecektir. Eğer Cumhurbaşkmanlığı seçimi engeç 2014 Ağubtosunda yapılacaksa, Türkiye’nin zirvesinde 3 koltuk boşalıyor...
20 Aralık 2011: Temel siyasi gerçek şu: Erdoğan bugünkü liderlik gücüne dayanarak, Cumhurbaş kanlığını, başbakanlığı ve parti başkanlığını öyle bir şekilde bağlamaya çalışacak ki... parti Başkanlığını ve  Başbakanlığı himayesi- vesayeti altına alacak bir bir Köşk.. Bunun en kestirme çözümü ise Başkanlık Sistemine geçiştir..
Gül ile Erdoğan arasındaki ilk önemli olay, Şike Yasasının yeniden düzenlenmesi sırasında patlamıştı. Gül, ikinci şike yasasını ilk kez bütünüyle Meclis’e gönderecek, değiştirilmesini isteyecek, ama Erdoğan yasayı Meclis’ten olduğu gibi geçirerek yeniden Gül’e gönderip yasalaşmasını sağlayacaktı. Bu aralarında ilk ciddi bilek güreşildi.
RTE bununla kalmadı, Gül’ün görev süresini 7 yıl uzattırdı ve Gül’ün yeniden Cumhurbaşkanı seçimini de yasakladı. Tek aday olarak 2014’de seçime girecekti! Ama Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etti. Gül’ün en büyük hayal kırıklığı budur. Kitabımda bunun öyküsü var.
RTE Gül’e siyasetin, partinin yolunu hep kapadı. Cumhurbaşkanlığı bitince de, Parti’ye dönmesinin önünü kesti mesela! Gül, RTE’nin en büyük rakibiydi, tek adamlığında Gül’e hiç bir yer yoktu.
Gül, gücünün zirvesinde olan bir kişiyle güreşmek için mindere çıkmayacak ve bekleyecekti.
İşte şimdi  günler geldi. RTE güç ve Partisi iktidarı kaybetti. AKP yeni arayışlarda doğal olarak. Yeniden yapılanmasını ve Kurtuluşunu Gül’de arayacaktır. Nasıl, hangi koşullarda, göreceğiz.

--16 Haziran 2015 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder