Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Ekim 2014 Pazartesi

İki Saatlik Holivud Filminden Uyanmak ve Büyük Arınma

17 Aralık ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde aslında gerçek hiç bir şey olmadı. O sırada bütün millet gökyüzüne kurulu devasa bir sanal ekranı seyre dalmıştı. Dünyanın en büyük filmi canlı canlı orada oynuyor ve hepimiz seyrediyorduk. Rüyada gibiydik, ekrandan başbakan geçiyor, otelin lüks dairelerine yerleşmiş bakan çocukları, telefon konuşmaları, kupon arazileri satan devlet yetkililerini azarlamalar, hepsi birinci sınıf oyuncularca sahneye konuyor; mükemmel bir yönetmen de oskarlık bir filmini bizlere seyrettiriyordu.
Tıpkı Titanik filmi seyreder gibi kendimizden geçmiştik, çeçen sineği ısırmış gibi bir uyuşuklukla seyrediyorduk. Adeta gerçekmiş gibi algılıyorduk sahnelerde çoşkun bir nehir gibi akıp giden olayları.. Büyülenmiş gibiydik.. Ne rüşvetler ne yolsuzluklar ne para makineleri ve rüşvet görüntüleri ne para dolu ayakkabı kutuları.. Bunların hepsi sanal görüntülerdi. Baskınlar, Evi sıfırladın mı konuşmaları, Milletin a. koyacağız lafları, Alo Fatihler, Derhal evi hemen terkedin polisler basabilir bakan ağlamaları... Hepsi birer sıfırdı aslında.
Bütün bunlar sanki günlerce sürüyor gibi yaşadık.
Yattık -kalktık, kalktık-yattık, olaylar günlerce sürüyor sandık.
Oysa topu topu 2 saatlik bir Holivud filmiydi. Olaylar sanki Türkiye’de ve hükümet katında geçiyormuş gibiydi.. bakan ve çocuklarını, belediye başkanlarını kovalama, avlama ve sorgulama sahneleri o kadar gerçekçi kurgulanmış ki, ayıldık-bayıldık.. 
Bir de herşey AKP ve Recep Tayyip Erdoğan iktidarının tam ortasında geçiyor gibiydi, düşüncelerimize ne kadar uygun düşüyordu.
İşte bu! Gördünüz mü! Dememiş miydik! Hırsızlar, rüşvetçiler, yolsuzlar nasıl da yakayı ele verdiler sonunda, diye zıplayıp durduk yerlerimizden!
***
Bizi düşlerimizden bizi uyandıracak ve gerçeğe döndürecek bir şeyler gerekiyordu.
Çünkü bu topu topu iki saatlik bir film, yarattığı sanal dünyayı gerçekmiş gibi oynatıyor, suçsuz insanlar tutuklanıyor, hapishanelere atıyor, onur ve hayalarıyla oynuyor, kişiliklerini ve ailelerini yerle bir ediyordu.. Üstelik tepeden tırnağa namuslu, kursağından haram bir sokma geçmemiş, çocuklarını alın terinden kazandığı paralarla büyütmüş koskocaman 4 bakan hakkında, filmin sahnelerinden kotarılmış görüntüler ve suçlamalarla fezlekeler hazırlanmış ve Meclis’ten bunların kellerini almasını istiyordu..
Bu kadarı da fazlaydı, iktidar ve adamlarının “hepsi yalaaaaan” haykırışlarını kulaklarımızın duyması zaten mümkün değildi..
Şartlanmıştık: Bunlar rezil, kötü, hırsız, bugüne kadar görülmemiş bir ihanet çetesiydi.. Küplerini doldurmak için gelmişlerdi. İslamcı kılığında geziyor ve halkı aldatıyorlardı. Dinsiz- namussuz, imansız, ahlaksızdılar..
RTE ve avanesi gerçi çığlık çığlığa idi. İktidarlarına darbe yapılıyor, komplolar kuruluyor, ülkeye ihanet ediliyor çığlıkları bize ulaşamıyordu; bir türlü uyanamıyorduk, çünkü öylesine tatlı bir tatlı idi ki sormayın gitsin..
Çok güçlü bir uyandırıcı gerekiyordu.. Başka bir şeyler harekete geçmeliydi..
***
İşte tam o sırada, bağımsız yargı işe el koydu.
Önce Holivud filminden 25 Aralık günü olayları silindi görüntüden.. Yarı uyandık.. Kendimize gelir gibi olduk, ama yüreğimiz kalbimiz beynimiz filmin 17 Aralık görüntüleriyle, sanrısı ile idare ediyordu hala..
Nihayet ikinci yumruk geldi, filmin 17 Aralık görüntüleri de silinmişti, titredik ve kendimizi gerçek hayattu bulduk.
Sağolsunlar!
İki saatlik filmi, bize aylarca sürüyormuş gibi seyrettirenlere lanet olsun..
Kahrolsun Amerika!
Kahrolsun Holivud!
Kahrolsun bu senaryoyu yazan paralel yapı!..
Ve rüyamızı uzattığı için bunca zamandır: Kahrolsun CHP!
***
Zemzem suyu ile yıkanmış gibi hissediyorum kendimi, ülkemi, iktidarımı..
Tertemiz, hani ne derler pirü pak.
Yeni bir gün, Güneş pırıl pırıl, yağmur iki saatlik filmin bütün pisliklerini silip süpürmüş, heryeri ve herşeyi arındırmış. Ufka bakıyorum, yüzüm gönlüm açılıyor. Gelecek pırıl..
Yeni bir hayata merhaba diyoruz ülkece ve milletçe..

---19 Ekim 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder