Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

22 Şubat 2013 Cuma

“Biji Başkan RTE”


TV’de Bekir Bozdağ konuşuyor, bizim başkanlık anayasası önerimiz, ABD başkanlık sisteminden daha güçlüdür, diyor, belki de bizlerle alay eden bir gülmeyle... Ve sürdürüyor: Bakın, Obama esir alınmış durumda Meclis tarafından, ona zavallı deniyor!
Erdoğan’ın yeni anayasa taslağında ise böyle bir olasılık sıfır, tam tersine RTE Meclis’i esir alabilir ve zavallı duruma düşürebilir.. Peki Meclis’te kim var? Milletvekilleri! Onar da kim!? Bu anayasa taslağının, dünyada eşi benzeri yok! Sadece RTE’nin kafa ve düşünce biçimine göre özenle kesilmiş, biçilmiş, tasarlanmış! Uygulamada dünyada en dikta yönetimine rahmet okutur..
Kürt Meselesi / RTE Anayasası, birbiriyle tam ilişkili. Burada önemli olan RTE anayasası.. Kürt Meselesi ise bu anayasanın kabulüne bağlı. RTE için önemli olan kendi Anayasa taslağıdır, yoksa Kürt Meselesinin çözümü değil. Bu anayasayı sadece ve sadece Apo’nun desteği ile gerçekleştirebileceğini sandığı için, Kürtleri, “hak ve özgürlükler vereceğim” diye bağlıyor.
Kürtlerin ise umurunda değil, RTE diktatör olurmuş.. Konunun o yönü “Türkleri” ilgilendiriyor! Kürtleri ilgilendiren tek yön ise yeni anayasada milliyetçi kimliklerini güçlendirecek ifadeler, anayasal haklar, özerklik vb.. Bunları elde ediyorlarsa eğer yaşasın Kürt dünyası, batsın Türk dünyası! BDP lideri Demirtaş ne demişti: En yakın olduğumuz parti AKP.
Söyleyelim hadi: BDP-PKK, Kürt milliyetçiliği ve özerkliği için şeytanla bile yatağa girer.. Bırakın AKP’yi..
Mesele bu kadar basit..
***
BDP’nin kendisine “solcu” diyen “türk” milletvekilleri var. Şüphesiz “solcu Kürt”ler de var.. Şimdi bunlar RTE ile pazarlığa oturmuş durumda..
Pazarlığın denklemini size açıklayayım: Kürt milliyetçiliğine ne kadar çok hak ve hukuk; RTE’ye de o kadar çok dikta-yönetim yetkileri.. Sözde solcular, enine boyuna yasal bir diktatör yaratmak için “müzakere”deler.
Medyadaki bazı köşelere bakıyorum, oralarda da RTE çözümüne destek var. RTE-Apo müzakeresinden çıkacak “çözüm”e boyunlarını uzatmış durumdalar.. Bu “solcu” yazar-gazetecilerin örneğin RTE Anayasasına bir itirazlarını görmüyoruz. “Başkan RTE”’yi öpüp başlarına koyacaklar.. Haydi hayırlısı!
Etnik temelde bir çözüm, yani Kürtlere verilecek milliyetçi haklar ile aslında ister istemez bölünme gerçekleştiriliyor. Bunu görmeyen kördür. Etnik “çözüm”ün anlamı “etnik bölünme”dir. RTE’nin pazarlığını yaptığı Anayasa taslağı da bir “bölünme anayasası” niteliğini taşır.
Nilgün Cerrahoğlu, “Düşünür Fernando Savater: Özerklikle milliyetçilik yumuşamadı, bilendi” başlıklı yazısında, (7 Şubat 2013) İspanya’nın en tanınmış filozofunun düşüncelerini aktardı. Filozof “Ayrılıkçılık, bölgecilik ve bölgesel milliyetçilik konularını fırsatçı bir hastalık olarak tanımlıyor ve bu hastalığın zayıflayan organizmalara saldırdığını söylüyor. İspanya, Özerklikler devleti’nden, milliyetçilikler devleti”ne dönüşmüş..
Bu saptama Türkiye için daha da geçerlidir! Etnik temelde çözümün varacağı nokta, bu isterse Irak Kürdistanı’nı da kapsasın, kesin ayrılıktır. Bence, herkes bilerek bu ayrılığın değirmenine su taşıyor. Bunları yazıyorum, açıkça herşeyi tartışalım diye!
***
RTE’yi hayatının en zorlu ayları bekliyor. Sadece AKP seçmeninin önemli bir kesimi değil, ikna edemeyeceği kitle.. 
Milletvekilleri dahil, yakın çevresini iknada büyük sorunlar yaşayacaktır. Örneğin Abdullah Gül’ün, kendisine yakın bir siyasal konumda yer almasını önleyecek her türlü önlemi de alıyor. RTE anayasasına eklenecek bir madde ile, Başkanlık seçimlerine girmesi bile engellenmek isteniyor. Pollack, RTE’ye anket yapan kuruluş, eğer RTE Başkan olursa, Başbakan kim olsun diye anket hazırlamakta, ama önerdiği isimler arasında Gül bulunmuyor..
RTE, dışarıdan gelen örneğin Kurtulmuş ve S. Soylu (“Erdoğan gönüllerin ilelebet ve ebedi lideridir” sözleriyle yağcılığı doruklara tırmandıran) gibilere önemli roller hazırlıyor.
 Bir şey daha: Cemaat de, RTE Başkanlığına karşı.. Problemi çok RTE’nin.. Bence bu işten vazgeçecek!!!
NOT: Unuttum yazmayı: Öcalan'la görüşmeye İmralı'ya gidecek BDP'lilerden ikisi, Meclis'deki anayasa uzlaşma komisyonunun üyesi! Bu da açıkça, Öcalan-RTE arasındaki anayasa pazarlığını göstermekte...
--21 Şubat 2013 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

1 yorum:

  1. Merhaba,
    Yazılarınızı beğenerek okuyorum. Siyasi olayları en iyi yorumlayan, en doğru öngörüde bulunan yazarların başında geliyorsunuz bana göre. Bilimci düşünüşle bakışınızı ayrıca beğeniyorum; Türk basınında bu yaklaşımla yazan var mı? Açıkçası bilmiyorum.“Biji Başkan RTE” başlıklı yazınızı da beğeniyle okudum ama bu kez öngörünüze katılmıyorum:" Problemi çok RTE’nin.. Bence bu işten vazgeçecek!!!" Bence Sayın Bursalı, vazgeçmez, üstelik vazgeçmesi için hem ortada bir neden yok hem istese de RTE vazgeçemez! Bu aşamaya gelişi ve buradan geri dönüşün, ilerlemeden daha zor oluşu bir yana ama öte yandan aktörlerin konumu düşünüldüğünde Öcalan, RTE ve Kandil ki çok açık RTE iyi bir manevra yaparak Kürt politikasını böldü! Şimdi Kandil ve Öcalan ikbal arayacaklar ama bölgede artık İslam kimliğiyle bir RTE var. Bir de konuya şu yönden bakılırsa; PKK başından beri açık istemli bir politika güdemedi yani silahlar sussun (!) şimdi isteminden önce silahla istenen neydi? RTE bence bunu çok iyi gördü, oynadı ve kazandı. Bu aşamadan sonra kalkıp anadil, Kürt kimliği, kültürel özerklik -herhalde siyasal özerklik yok!- isteğine kimseyi inandıramazsınız. Bu istekler için de silahlı savaşım verilmez! Yani başta beri PKK'nin politikası sonuçsuzluk üzerine kuruluydu. Şimdi Öcalan ve Kandil, RTE ile neyin pazarlığına girecek? RTE alacaklarıyla yetinen biri değil...Baksanız ya adaya kimin gideceğini bile belirleyen RTE! Karşısında irade yok, o halde pazarlık da yok demektir! RTE, Öcalan üzerinden Kürt kimliğinin ruhunu satın almak istiyor, aldı da bence! Baştan kaybedilmiş bir anlaşma vardı, bu da anlaşma olmazdı!. 12 Haziran seçimlerinde CHP'ye gülenler şimdi aynı duruma düştü bence; yani tükürdüğünü yalayacaklar demişti RTE öyle de oldu ve CHP politik alandan silindi, tek Kamer Genç'le muhalefet olmaz! Şimdi bence aynı duruma ister Öcalan denilsin, ister Kandil (ama tabi ayrı bir durumu; silahlı bir güç sonuçta, Kürt tabanı kaybetmiş olsalar da önemli oranda, silahlı güçlerin etkisini kestirmek çok zor) meclisteki sözcülerin durumu bundan sonra ciddi olabilir mi? RTE bence devam edecek ama bunun iyi olduğunu düşünmüyorum...Neyse Saygılarımla
    Selçuk Oğuz
    Yeni Oluşum'un Sesi gazetesi yazarı

    YanıtlaSil