Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Şubat 2013 Pazar

Bir İhanetin Öyküsü


El yakan bir ateş gibi, Balyoz mahkümu Tümamiral Semih Çetin’in “Bir İhanetin Öyküsü- Hasdal’da Bir Amiral” kitabı. Bu dava üzerine sıfır bilgisi olanların, Deniz Kuvvetlerine ve bu bağlamda en parlak subayları tasfiye etmek amacıyla kurulan büyük tuzağı net, berrak bir dille izliyorsunuz.. Semih Çetin, kişisel Balyoz süreci içine sizi çekiyor, öyküsü içindeki dramatik olaylarla yüzleştiriyor..
Sonuç: hüzün, kurulan büyük alçakça tezgahlar, utanmaz ve yüzü kızarmaz bir yargılama süreci, subaylarının neyle suçlandığını bile bilmeyen komutanlar.. düşman saldırısının yokedici hamlelerini göremeyen ve bunlara göğüs geremeyen yüksek makam sahibi askerler.. “hukuki süreç bunu çözer” sanısına kapılan bir ordu.. “Aman bana da bulaşır, sessiz kalayım” şarlatanlıkları.. alçakça kurulan hukuki tuzaklar.. “fiili olmayan” suçlar... bütün suç isnatlarını boşa çıkartan kanıtlara gözünü yuman cübbeli gugukçu adamlar dünyası... Ve bir kara-medyanın, baştan sona sürecin bazen ta kendisi bazen ateşleyicisi ama kesin maşası olarak işleyişi...
Semih Çetin, adım adım, bölüm bölüm, bazen sessiz bazen çığlık çığlığa akan bir nehir gibi, bir kapkara dönemi paketleyip vicdanlarımıza emanet ediyor.
***
Çetin’in kitabında, bildiğimiz “sahte belge” olgularından sadece yeteri kadar ve kendi hikayesi ile ilgili olanları var. Bu kadarı bile, davanın hangi amaçla açılıp sürdürüldüğünü anlamaya yeter.
Çetin, iki kez tutuklanıp salıverilmişti, üçüncü tutuklamadan kaçınamamıştı. Bu akıl almaz sürecin öyküsünü günlük gibi yazdıklarından izliyoruz, insanlık ve demokrasi adına kahrolarak..
Savunmasında kendisine yöneltilen suçlamaların asılsızlıklarını ortaya çıkartıyor:
Suç: 35 kişilik bir darbeciler listesi hazırladın donanmada, şu şu tarihlerde..
Yanıt: Böyle bir liste hazırlamış olamam, çünkü o tarihlerde senelik izindeydim.. işte belgeleri..
Suç: N.Alacalı’nın hazırladığı bir listede adın geçiyor..
Yanıt: Alacalı bile o listeyi kendisinin hazırlamadığını, o tarihte yurtdışı görevde olduğunu belgeledi ve serbest bırakıldı.. Ben ise onun hazırladığı iddia edilen listede adım geçtiği için yargılanıyorum..
Yine üçüncü şahıslarca hazırlanan iki listede de adı geçiyor, ama o listelerin de sahte olduğu kanıtlanıyor.. Ama ne önemi var! Lehinde olan belgelerden iddianamede bahsedilmediği gibi, bazıları dosyaya bile konmuyor..
***
“Ünlü savcı” Mehmet Berk, ifadesi sırasında Çetin’e “Siz Yassıada’yı bilir misiniz.?” diyor. 1960’ın hesabı.. Çetin’in savunmanına da “çok uzatmayın avukat hanım, biz ne savunmalar gördük, bir şey değişmedi” diyor. Çetin’e “savcılar toplanıp hakkınızda karar vereceğiz” derken, TV’de tutuklanmak üzere Çetin’in mahkemeye sevkedildiği haberi ise çoktan geçiyordu! Daha Mahkemeye çıkmadan önce de, bu kez tutuklandığı haberi TV’de geçiyor.. “Yargıç” Ali Efendi Peksak da tutuklama kararını Çetin’in yüzüne söyleyemiyor, mübaşire verdiği bir kağıt parçasıyla gönderiyor..
Baştan sonra bir utanç, vicdansızlıklar belgesi..
Çetin savunmasından da bölümler koydu kitaba:
Kendi ordusuna ve donanmasına komplo kuracak kadar alçalmış bir çetenin yarattığı bir ihanet sürecinden geçiyoruz. Bir asker için en büyük onur şehit olmaktır, ama en büyük utanç ta düşmana esir düşmektir.
“Ama bu esaret, şimdi olduğu gibi canımdan çok sevdiğim ülkemin.. ulusal çıkarlarını koruduğum için beni tasfiye etmek isteenler ile onların içerideki işbirlikçileri tarafından hedef alınmanın bir sonucuysa, bundan ancak onur duyarım; hepsinin benzer nedenlerle hedef alındığına inandığım arkadaşların hapis yatarken ben dışarıda kalsaydım, zaten kahrımdan ölürdüm. Hasdal’da geçirdiğim günler benim için asla bir mağduriyet değil, gelecek kuşaklara bırakacağım şeref madalyasıdır..
“Bu davada işlenen ne çok günah, başta iftira ile çalınan özgürlüğümüz olmak üzere ne çok hırsızlık var bir düşünsenize. Şimdi ellerini ovuşturarak çaldıklarının keyfini sürenlerin hesap verecekleri günler de elbet gelecektir..”
***
Biliyorsunuz, bütün terfileri engelledikleri ve amiralleri tasfiye ettikleri için donanmaya komuta edecek oramiral kalmadı! Vicdan soyundan olmayanlar hala köşelerinde ve ekranlarda, her biri pırıl pırıl olan Balyoz mahkumlarına veryansın edebiliyor ve Balyoz bir darbeydi diye yazabiliyorlar. Bu karamedya kişilikleri de en kısa sürede birileri yazacaktır.
Bugün bu kadar.. Ama Semih Çetin’in bir de ordu ile hesaplaşması var. Hem bu konuyu hem de bu tasfiyenin daha büyük anlamını yazacağım.
--24 Şubat 2013 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder