Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Ağustos 2011 Pazartesi

Önce Hukuk’u Halledeceksin Sonra Defterleri Düreceksin!


Hukuku, adaleti, yargıyı siyasileştir, emir ve kotuna altına al, sonra istediğin herkesin, siyasi/ ekonomi muhaliflerini defterini dür.. Bir kılıf, her zaman uydurursun, önemli olan minerayi çalmaktır..
Ne diyor Başbakan ve Adalet Bakanı: Gazetecilikten, yazıp çizmekten içeride kimse yok ki, başka suçlardan yargılanıyorlar
Eğer devletin ve ülkenin başındaki en yetkili kişiler, gazeteci meslektaşlarımız için bunu söylüyorlarsa, sözün değerinin tamamen sıfırı tükettiği noktadayız! Ama uzun zamandır!
Mustafa günlüklerinden yargılanıyor, bunları savcı ve mahkeme, suç veya terör örgütüne üyeliğinin kanıtı olanak kullanıyor..
Açılan dava, bu haberleri niye yazdın değil..  Çünkü yazılanları basın ceza maddeleriyle ilgili görmek, garabet olur.
Ama kişileri içine sokacak ceza maddesi mi yok, tonlarca!
Şu sıralarda, iktidarın, savcısının ve mahkemesinin tercih ettiği “terör ve suç örgütü üyeliği”.. Siyasi iktidarı yıkmaya teşebbüs hem de! Ki istediği ölçüde içeride tutabilsin!
Bu sadece Mustafa için değil,.. Ahmet Şık arkadaşım,  yazılmış ama yayımlanmamış, İmamın Ordusu atlı kitaptan sorgulanıyor… Ama , suçu terör örgütüne üyelik! Bu üyelik için, iktidarın yerli ve yabancı adamları, gerekli suç örgütünü Odatv’de kurdular. Önce Odatv’yi tutukladılar, ardından da tutuklamak istedikleri gazetecileri odatv ile ilişkilendirdiler.
Tiyatro mu desem, yoksa tam bir Dümbüllülük mü?
Olayın trajik komik yan, koskoca Baybakan ve Adalet bakanının bu oyunu kamuoyuna anlatmaktan çekinmemeleri: Gazeteci yok, terör örgütü üyesi var!
***
Kurtların hukuk ve adaletle dansı üzerine bu kaçıncı yazı bilemiyorum. En önem verdikleri alan, başından beri hukuk / adalet / yargı oldu!  Buraları iktidara yağlamak! 
Bu amaçla bütün yargı sistemini değiştirdiler, Anayasa referandumu ile! Yetmedi, şimdi Meclis’ten bile geçirmeden, kanun hükmünde kararnemelerle adalet sistemini kendi lehlerine biçimlendirmeyi sürdürüyorlar!
Hayır, adalet mekanizması içinde hiç bir boşluğa, kaçağa, bacğımsızlığa, özgürlüğe, tarafsızlığa tahammülleri yok!
Tahammülsüzlük, iktidarın geldiği aşamada kilit sözcük! “9 yıldır tahammül ettik, artık tamam..”
İktidar, adaleti yönlendirmenin balını, Istanbul Belediyesi döneminde tattı. Eyüp’te mi ne, haklarında açılan davaları daha ilk başlangıçta bir bir temizlediler, temizlettiler. Temizliği yapanların izini sürün, bakın bugün mekanizmanın neresindeler; olayın çapını, önemini, verilen hizmetin niteliğini anlarsınız.
Herşeyi yasal yolla halletmenin önemini biliyorlar. Böylece,
* endinizle ilgili bir suç duyurusu, yolsuzluk durumu, yasadışı bir konu varsa, adalet kullanarak, bütün kirli sayfaları beyazlatıyorsunuz, (üstünü örtmek değil, yasal yolla “temize” çıkartarak kapatmak);
* muhalifleri, tutuklattırıp içeri attırabiliyorsunuz;
* elinize aldığınız o kos koca balyozu herkesin üzerinde sallayabiliyorsunuz.
Nitekim, seçim sonuçlarıın öncedeen gören büyük patronların medyaları derhal hızaya girdi.. Onlardan birinin TV’sinde çalışan bir meslektaşım, ne var ne yok soruma net yanıt vermişti:
Büyük bir zulüm altındayız, doğrudan iktidarın adamlarının TV si ile bura arasında fark sıfırı tüketti!
***
Adaleti yönlendirecek mekanizmayı kurdunuz mu, mesleğini yapmaya çalışan savcıcalara da dünyayı zehir edersiniz! Mesela Deniz Feneri iktidar başlarının yumuşak karnı; oraya her dokunuşta yeri göğü inleten aaaahhhh sesleri yükseliyor!
Derhal müfettişler falan, savcılar hakkında davalar, işi kapatma konusunda gösterdiği üstün özverilerle yukarılara tırmandırılmış görevlilere işi teslim etmeler!
Adalet mekanizmasına hükmetmenin anlamı, işte tam da bu!
Yoksa derdin adalet dağıtmak olsaydı, onu ele geçirmek gibi bir derdin olmazdı!
***
Yayımlanmamış, olup olmadığı bile belli olmayan kaset için arama kararı verbilen bir adalet sistemi, ortalıktaki yasa dışı kasetlerle zerre kadar ilgileniyor mu?
Habere bakın ve geldiğimiz yeeri anlayın: “Tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 14 kişi hakkında yürütülen Ergenekon soruşturması tamamlandı. İddianamede, 6 Mart’ta tutuklanan gazeteciler Şık ve Şener’in örgüte yardım ettikleri öne sürüldü... 9’u gazeteci 14 şüphelinin, 7.5 yıldan 69 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.”
 Suçlamaya bakın: “Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, örgüte üye olmak, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli belge temin etmek, açıklanması yasak gizli belgeleri temin etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal, hukuka aykırı olarak kişisel verileri temin etmek, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek.
Sİz onları hala gazeteci sanın!
Nasıl bir devirdeyiz, anlayın..
***
İktidar, adalet mühendisliğini sürdürüyor: Yargıtay ve Danıştay üyelerinin başkan veya başsavcı olabilmeleri için 8 yıllık üyelik şartını 5 yıla indirdi. Çünkü, iktidar yeni 200’ün üzerinde üye atadı, Alican Uludağ’ın haberinden öğreniyoruz ki, onları hemen kritik noktalara atayabilmek için, bu yasal değişiklik gerekliydi!
 Önce adaleti ele geçireceksin, sonra herkesin defterini düreceksin..
---29 Ağustos Pazartesi 2011 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder