Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Ağustos 2011 Cuma

Feza Gürsey’de Olumlu Gelişmeler Ve TÜBİTAK


Biliyorsunuz, TÜBİTAK Yönetimi, pratikte Önder Yetiş / Nüket Yetiş Yönetimi, Bilim Kurulu’ndan geçirdikleri bir kararla, Feza Gürsey Enstitüsü olarak da bilinen fizik ve matematik temel araştırmalar birimini, internet ve bilgi teknolojileri konusunda araştırmalar yapan BİLGEM’e bağlamışlardı. Bu pratikte temel teorik araştırmaların sonu demekti.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, BİLGEM’in başında Önder Yetiş var. Yetiş, ayrıca TÜBİTAK’ın Marmara Araştırmalar Merkezi’ni ve bir de Kriptoloji Enstitüsü’nü yönetiyor! Eşi Nüket Hanım da TÜBİTAK’ın başında! Yetiş’in bütün yöneticilik görevleri de Nüket Yetiş’in başkanlığı döneminde gerçekleşmişti! Tam bir uygulamacı olan Önder Yetiş’in, Nüket hanım’la birlikte, öyle uygulamayla bütünleşmeyen teorik fizik matematik araştırmalara önem vermedikleri, bu kararlarıyla belli olmuştu.
Bu karara karşı çıkan yerli ve yabancı bilim insanlarının sayısının, 1500’i aştığını belirtelim. Üniversitelerimizden ve araştırma dünyamızdan böyle bir tepkinin yükselmesi, son yıllarda suskun, susturulmuş YÖK-AKP üniversite düzeninde, umut verici olarak görülmelidir. Doğrusu ben bu hacimde bir tepkiyi beklemiyordum! O halde gelecek için umutvar olacağız, demektir!
***
Bu arada, Feza Gürsey Enstitüsü için Boğaziçi Üniversitesi’nden olumlu girişim haberleri geliyor. Önceki hafta, Boğaziçi Üniversitesi İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezinde 10 üniversiteden 40 kadar matematiksel bilim alanında çalışan akademisyenin katıldığı bir toplantı yapıldı. Burada, konu ile ilgili akademisyenler konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, Enstitü’nün daha önce planladığı bilimsel etkinliklerinin sürdürülmesine maddi destek sözü verdi. Feza Gürsey Enstitüsü’nün ismiyle yaşaması ve etkinliklerini artarak sürdürebilmesi için de, yeni bir yapılanma modeli üzerinde duruluyor.
Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte ilgili üniversitelerin de paydaş olacağı yeni bir yapılanma modelinin, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına önerilerek hayata geçirilmesi için destek istenmesi planlanıyor.
Konuşmacılar, temel fizik ve matematiksel bilimlerin ülke çapında bir ülke modeli olarak örgütlenmesi ve uzun vadeli stratejik perspektiflerin de hazırlanması gereğinin de altını çizdiler.
***
Bu arada TÜBİTAK’ın, Feza Gürsey Enstitüsü üzerindeki tasarrufları karşısında oluşan tepkilere 13 sayfalık yeni bir yanıt verdiği görüldü. TÜBİTAK’tan bu yanıtın, tepkilerin dile getirildiği savefezagursey.wordpress.com ve yasasinfezagursey.wordpress.com sitelerinde yayınlanması için de, sözlü ve kişisel olarak epey baskı yaptığı da, site yöneticilerinden öğrenildi. İlginç bir şekilde, TÜBİTAK yönetimi bu kamuoyu açıklamalarına kendi internet sitesinde ise yer vermedi.
Bu açıklamada, esas olarak, devasa kadroya ve maddi olanaklara sahip olan TÜBİTAK, kendisini, topu topu 4 kadrolu araştırmacısı kalan ve yeni kadro olanakları verilmeyen Feza Gürsey Enstitüsü ile kıyaslamaktadır! Bu arada belirtelim ki, FGE kadrosundan iki akademisyen, son gelişmeler üzerine istifa etti ve 2 akademisyen de, TÜBİTAK kararı üzerine BİLGEM’e geçti.
TÜBİTAK’ın açıklamasında, BİLGEM çatısı altında, Enstitü’nün daha da geliştirileceği belirtiliyor. Ancak bu açıklamanın kamuoyu baskıları karşısında yapıldığı anlaşılıyor. Karar alındıktan sonra, Enstitüsü yönetimine hiç bir açıklama yapılmamış ve karar hemen uygulama için sadece tebliğ edilmişti. TÜBİTAK’tan, bu tasarrufu konusunda da, kamuoyunu aydınlatıcı bir bilgi sunulmamıştı!
Ancak TÜBİTAK açıklamadan anlaşılıyor ki, karar esas olarak, teorik matematiksel ve fiziksel çalışmaların, BİLGEM’deki uygulamalı çalışmalara hizmet edecek bir şekilde yürütülmesi için alındı. Yani, BİLGEM’deki uygulamaların gerektireceği, eğer ihtiyaç varsa, teorik destek çalışmalarının yapılması düşünülmüş.
Şüphesiz, uygulayıcı bir merkezde, amaca yönelik teorik çalışmalar yapılması istenebilir ve bu gerekebilir de. Ancak, BİLGEM’in alt yapısında buna uygun yeni bir birim veya çalışma düzeni ve kadrolar oluşturulabilirdi. TÜBİTAK’ın böyle bir gereksinimi varsa, teorik matematik araştırmaları yapan tek enstitüyü kapatması veya onu bünyesine katarak faaliyet alanını değiştirmesi, gerekmiyordu!
TÜBİTAK neden bilimlere geniş bir açıdan yaklaşmıyor?
***
Bu arada, TÜBİTAK kurumlarında Merkezi Aile Yönetimi’nin iktidar ve yeni bakanlık çevrelerinde de rahatsızlık yarattığı biçiminde, doğrulatamadığımız söylentiler dolaşıyor.
TÜBİTAK’ın kişiselliklerden uzak, siyasetin de bilime aykırı dayatmalarından uzak, bilimsel ölçütleri herşeyin ötesinde tutan, Bilim Kurulu’na da gerekli ve hakkettiği işlevselliği veren, ülkemizin gereksinim duyduğu bilimsel ve teknolojik atılımları ön plana alan bir yapıya kavuşması, bilim dünyasının en büyük temennisidir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, tarihsel bir görevle karşı karşıyadır. Yılladır, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde, bilim ve teknoloji konularının en üst düzeyde örgütlenmesi ve desteklenmesi gereği konuşuluyordu. Bakanlığın kurulmasıyla bu gerçekleşti! Bakanlık ayrıca sanayi bakanlığı olarak da görev yapıyor. Böylece bilim ve teknoloji ile ekonomik faaliyetlerin birbirini destekleyerek sürdürülmesini isteyen bir yapı ortaya çıktı.
Burada soru şudur: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, amacına, ismine, kendisinden beklentilere uygun tarihsel rolünü yerine getirecek midir; siyasi mülahazalardan arınmış, eşyanın tabiatına uygun kararları hayata geçirecek midir?
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle...
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, Sayı 1275, 26 Ağustos 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder