Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Şubat 2011 Salı

Beden Dili, Erdoğan ve Hukuk / H. Çelik ve Liberaller Köşesi


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Erdoğan’ın “beden ve düşünce dili” ile uyum içinde kimselerden oluşturuldu. Seçilenlerin hemen hepsi adı “Ali Dibo”ya çıkan Adalet Bakanı’nın (Sadullah Ergin) listesindendi! Adalet Bakanı da en kilit mevkide, en büyük hizmeti sunan, (Hüseyin Çelik gibi) ilginç bir “Erdoğan Beyni”dir.
Nitekim HSYK, Silivri’de tahliyelerde bulunan, iktidar değil de hukuk adına hareket eden yargıçları çil yavrusu gibi dağıtmıştır.. Bu icraat, iktidarın, Silivri’deki, hukuki tutuklu görünümlü siyasi tutsakları, mümkün olduğunca salıvermeme iradesinin dışavurumuydu.
Anayasa Mahkemesi, yapılan ve yapılacak atamalarla, AKP’nin düşünce ve beden dili’yle konuşan bir yapıya kavuşturuldu.
“Dışarıda” Yargıtay ve Danıştay kalmıştı, henüz Erdoğan’ın beden ve düşünce kimyasıyla uyuşmayan!
Onların defterlerini, Anayasa Mahkemesi’ne tabi kılarak (süper mahkeme!), dürmeye kalkışıyorlar; Yargıtay ve Danıştay’ın yapısını değiştiriyorlar. AKP’nin acelesi var! Yüksek yargıdaki bütün değişikliklerin çok ayrıntılı olarak tartışılması gerekirken, yangından mal kaçırıyor, dayatıyor da dayatıyor!
CHP milletvekilleri yürekli bir çıkış yaptı, bu değişiklikleri “Nazi Dönemi yargı yapılanmasına” benzetti, yurttaşları  “baskıya ve faşizme” karşı direnmeye çağırdı! Sonra da, Anayasa Komisyonu’nun CHP’li üyeleri görevlerinden istifa etti. Bu, yargının tümününün Erdoğan’ın beden ve düşünce diline uygun hale getirilmesi çabalarına karşı ciddi bir uyarıdır! Koyun gibi başını uzatmaktansa, halkı yapılmak istenenler konusunda aydınlatmak bir yoldur! CHP’nin, oy aldığı milli iradeye başvurmasının neresi eşkiyalık!
Fotoğrafı, bütün görmek gerekir.. Erdoğan’ın yeni anayasa ile ilgili kendi düşleri, iki partili başkanlık sistemi ile birlikte.. Erdoğan, 8 yıldır herkese “beden ve düşünce dilini” benimsetmeye çalışıyor. Bazen “bertaraf olma” tehditleriyle, bazen de yasa değişiklikleriyle... Sivil itaatsizlik ve direnmek, demokratik, hukuki ve meşru bir haktır..
***
HÜSEYİN ÇELİK KÖŞESİ: AKP’nin propaganda başı Çelik, “Hizbullah’da çuvalladılar, legal olan tüm derneklere herkes gidebilir” demişti. Korumaya aldığı Başbakan da, “'AK Parti'yi Hizbullah'la, herhangi bir terör örgütüyle ilişkilendirme gayreti içerisine girmek bir densizliktir, namertliktir” demişti, daha sonra da “Terör örgütü ayrı, yasal dernek ayrı” diyerek, iki AKP milletvekilinin Hizbullah ile ilişkili Mustazaf-Der Derneği’ne gitmelerini mazur göstermeye çalışmıştı. Çelik ve Başbakan “çuvalladı”: meğer Diyarbakır mahkemesi, Hizbullah ile organik bağı olduğu gerekçesiyle derneğin kapatılmasını kararlaştırmış! Ayrıca bu derneğin, yasal olsa bile, Hizbullah’la ilişkisini bütün dünya biliyor! Şimdi seçim işbirliği görüşmeleri belki de yeraltına inecek!
***
LİBERALLER KÖŞESİ: Erdoğan liberalleri sırtından atmaya başlayınca, onlar da yeni bir kapı buldu: Cumhurbaşkanı... Gül, Hrant Dink davası için Devlet Denetleme Kurulu’na talimat vereceğini açıkladı. Tabii, güzel bir karar! Bu kararda etkili olan siyasal bir durum da var: Erdoğan  ile Gül arasında siyasal rekabet. Gül, atamalarda ve siyasi anlayışta farklı olmamasına rağmen, Erdoğan’ın sertliğine karşın, yumuşak. Liberalleri yanına çekti! Liberaller de kendierine yeni bir üst kapı bulmuş oldu!
---
 31 Ocak 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder