Hepsi birer birer kenara çekiliyor ve
genellikle Ahmet Davutoğlu’nun arkasında yer alıyor. Ali Bayramoğlu bile RTE’yi
eleştirmeye yöneldi.
Hepsi, şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna
oturan RTE’nin kale gibi sonuna kadar arkasında duran ve her yaptığını toplu
olarak savunan kimselerdi.
RTE’ye yöneltilen her eleştiri, adeta
kendilerine yönelikti, o kadar yani!
Akademisyeni, yazarı, çizeri, medya yüzü,
tartışmacısı, konuşmacısı, köşe yazarı, tv’de program yapımcısı..
Kalemlerinden kan damlıyor, sözleri ekran
camlarını çatlatıyordu..
O kadar keskindiler..
Şüphesiz bu desteklerinin karşılığını çok
çok fazlasıyla aldılar. İyi para kazandılar, böylesine destek karşısında az
bile aldılar, helal olsun!
RTE koltuk değiştirince, küçük
sallanmalar başladı. RTE medyasında patron değişimlerinde bazıları kapı önüne
kondu, gazeteler arası yer değiştirmeler oldu, şüphesiz ki AKP’yi savunuyorlar,
bazıları Davutoğlu safına geçti.
Yıldız
“alçalan” olunca..
7 Haziran seçimlerinden sonra ise
saflarını daha net ayırdılar.
Bunun nedeni, RTE’nin “yükselen yıldızı”
“alçalan yıldıza” dönüşmesiydi.
Başkanlığı artık Kaf Dağının ardında bile
gözükmüyordu.
Bu şu demekti: Evet, parti içinde bir
olaydı, seçmende de olay olarak varlığını sürdürüyordu, ama itibarına özellikle
sarayı büyük darbeyi indirmişti.. Milletin hazinesini istediği gibi
kullanıyordu, 17 milyon yoksulun olduğu ülkede Karun gibi yaşıyordu..
Danışmanları da büyük tepki çekiyordu.
Önümüzdeki 4 yıl içinde seçim yoktu
gerçi. Koalisyon kurulabilirse, bu süreç içinde Davutoğlu’nun güçlenme
olasılığı da doğaldı.
Yasal konumu itibariyle de, Parti içinde
gücünü kaybetmesi mukadderdi.
Parti’de iktidar adım adım yer
değiştiriyordu. Koalisyon kurulursa, RTE’den güç kaybı hızlanacaktı.
Davutoğlu’nun
Fahri Danışman ilan ettikleri
Bu saptama karşısında, RTE’nin
arkasındaki medya yüzlerinin, akademisyenin, yazarın çizerin desteğini de
etkilemesini ve saflardaki bu dönüşümü tetiklemesini normal karşılamak gerek.
AKP’nin medya yüzlerinden biri açıkça “Sarayına, yasal konumuna çekilsin, partiyi
rahat bıraksın, partiyi de oradan gütmeye kalkışması problem yaratıyor,”
dedi resmen.
Parti içinde güç, şimdilik Davutoğlu’nun
çevresinde birikiyor.
Davutoğlu, AKP’nin bu medya güçlerinden
bir kısmına iftar yemeği verdi, kimlar katıldı, Abdulkadir Selvi’nin yazısından öğreniyoruz: “Alev Alatlı, Prof.
Şükrü Hanioğlu, Prof. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Cemil Oktay, Halil Berktay,
Prof. Erol Göka, Prof. Ömer Çaha, Prof. Beril Dedeoğlu, Prof. Berat Özipek,
Prof. Atilla Yayla ve Prof. Mesut Yeğen..”
Davutoğlu, katılanları dinledi, çoğu
“yeni Türkiye ama yeni AKP” istemiş. Başbakan hepsini de “fahri danışmanı” ilan etti. Bu eleştirilerinin partide karşılığı olacağını
söylemiş. En önemli mesele olarak da AKP’den uzaklaşan yüzde 4’e varan Kürt
seçmenlerin nasıl geri döndürüleceği imiş.
Diyeceğim şu: geçmiş olsun!
Davutoğlu ile RTE arasında bir “gedik
açılmasına” uğraşanlara da yanıt olarak, Davutoğlu RTE’ye sahip çıkılacağını
“hissettirmiş”.
Üç
güç çarpışıyor
AKP’ye kimin “esasta” sahip olacağı, bu
yıl içinde ön önemli siyasi konulardan biri olacak.
RTE: erken seçime
zorlayarak, eskisi gibi bir “seçim zaferi” ile Parti’nin kendisine ait olduğunu
göstermek istiyor. Bence hayal artık, bu iş bitti.
Davutoğlu: Koalisyon
hükümeti kurarak, seçime gidilecekse, kendi koşullarında ve kendisini
güçlendirecek bir erken seçimi tercih edeceğe benziyor.
Ve Gül...
Bu yılın sonuna kadar Parti’de ve iktidarda yaşanacaklar, Abdullah Gül’e çok
önemli bir fırsat yaratabilir.
Parti içindeki “babalar’, Parti’deki,
tıpkı ANAP vb’deki gibi seçmen erimesini ve iktidar yitiminini önlemede sadece
Gül’ün başarılı olabileceğine inanıyorlar.
Evet, bu dördüncü AKP analizi ile, artık
yeni konulara geçebiliriz.
-- 9 Temmuz 2015 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder