Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Ağustos 2019 Çarşamba

ABD ile anlaşma zafer mi yoksa kayıplara gebe mi?


19 Ağustos 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Gözünüzden kaçtı mı yoksa önemsemediniz mi.. 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı’nın demecini kastediyorum:
Ağustos ayı tarihimizde zaferler ayı olarak geçer... Malazgirt zaferinden Mercidabık seferine.. İstiklal Harbimizin zirvesi olan 30 Ağustos Zaferi’nden Kıbrıs çıkarmasına kadar pek çok dönüm noktasını bu ay içinde yaşadık... Terör koridoruna ilk vurduğumuz darbe olan Fırat Kalkanı harekatını da yine bir ağustosta başlattık. İnşallah bu Ağustos’ta da tarihimizin zaferler halkasına bir yenisini daha ekleyeceğiz..”

Bu yeni zafer halkası ne ola?

Fırat’ın doğusuna, ABD’nin denetimindeki, PKK’nın siyasi ve askeri yönetiminin ağırlıklı olduğu bölgeye operasyon yapacağız demeçlerinin verildiği, askeri yığınakların yapıldığı ve ABD’nin en sonunda Ankara ile “güvenli bölge” görüşmelerine oturduğu bir zaman diliminde, Cumhurbaşkanı bu demeci veriyor.
Cumhurbaşkanının demecinde saydıkları Malazgirt, 30 Ağustos.. evet birer zaferdir. Malazgirt ile Selçuklular Bizansı yendi ve Anadolu toprakları Türklere açıldı. 30 Ağustos, Türkiye’nin kuruluşunun zafer tacıdır. Kıbrıs da Türk bölgesinin Yunanistan’a ilhakını önleyen savaş olarak çok önemlidir.
ABD’nin güdümünde, Fırat’ın batısına Akdeniz’e kadar uzanacak bir uydu devletin kuruluşuna askeri müdahaleyi, bu iktidar “zafer” olarak ilan edebilir. Ama bunlar Türkiye’nin topraklarını kurtarma değildir; sonunda ülkeye yönelik önemli tehditlere karşı önleyici meşru müdahaleler olarak kabul edilse bile, başka bir ülkenin topraklarına karşı asker harekatlardır ve olayın nasıl sonuçlanacağı konusunda Türkiye’nin bir takvimi yoktur.

Rusya ile Ankara karşı karşıya

Tersine, Fırat’ın batısında, İdlip bölgesinde Rusya’nın desteğinde Şam / Suriye meşru ordusu, bölücü köktendinci ve Ankara’nın güdümündeki ÖSO muhalif güçlere karşı savaşarak ilerliyor. Rusya –İran – Ankara arasındaki İdlip üzerine “Soçi Anlaşması” pratikte çökmüştür. Türkiye HTŞ gibi örgütün 10 kilometrelik alanı boşaltmasını sağlama sözünü yerine getirmedi, tersine örgüt neredeyse tüm İdlip’i egemenliği altına aldı. Ankara, Esad yıkılmalı temel politikasını değiştirmedi, bu nedenle Esad karşıtı tüm güçlerin ayakta kalması işine geliyor.
Aslında İdlip’te Ankara ile Rusya sahada karşı karşıya bulunuyor.
Fırat’ın Batısında  böyle sıcak bir savaş sürerken, doğusundaki bölge ise Ankara ile ABD arasında bir pazarlığa konu oldu. Bu, Suriye topraklarını bölüşme pazarlığı olarak da görülebilir.
Dünkü Cumhuriyet’te, bu pazarlığın yaratacağı sonuçları tartışan Ahmet Yavuz’un önemli yazısını kaçırmayın.

Ankara’nın hesabı yanlış

Ankara şunu mu hesap ediyor: ABD oradan çıkmayacak, bir PKK devletçiliği himayesinde kurulacak. ABD’yi savaşla oradan çıkartamayacağımıza göre, artık  Suriye’nin toprak bütünlüğü söz konusu değil demektir. Bu durumda Fırat’ın doğusundaki bölgenin bir kısmını da biz “PKK’ya karşı sınır güvenliği” olarak kontrol edelim.”
Yani bu bölgeyi ABD ile bölüşelim.
Tartışılan: Ne kadarı bize ne kadarı sana+PKK’ya kalacak.
Cumhurbaşkanı’nın “bu Ağustos’ta zaferlere yeni halka ekleyeceğiz” sözlerinin ardında bu mu yatıyor?
Ankara, Suriye’nin ülke bütünlüğünü birinci sıraya koysa, Şam ile işbirliğine öncelik verir. Öncelik vermiyorsan, bugünkü koşullarda Suriye’nin bölünmesinden çıkar uman politika izliyorsun demektir.
Bu Ankara’nın 2011’den bu yana temel politikasıdır ve değişmemiştir.
Değişmez mi, değişir.. Çünkü Suriye doğurgan bir alandır.

Rusya’nın önemli açıklaması

Rusya’nın bu anlaşmaya karşı olduğu açıktır, Dış işleri Bakanı sözcüsü, Fırat’ın doğusuna yönelik “teröre karşı faaliyetler için Şam’ın onayı alınmalı. Burada egemen bir ülke söz konusu olduğu için bu ilk ve mutlak şarttır. Bu, Rusya’nın hiç bir şekilde değişmeyen ilkesel duruşuz olup, Türkiye tarafından düzenlenen harekatlar için de geçerlidir... Suriye’nin bölgelerinin hiç bir gerekçeyle kopartılamayacağını bunun kabul edilemez olduğunuz düşünüyoruz..”
Rusya diyeceğini diyor.
Fırat’ın doğusunda ABD ile anlaşma ve pazarlık, Fırat’ın batısında Rusya ile ilişkilere de yansıması olacaktır.
Şam Ordusu’nun Rusya desteğiyle daha şiddetli harekatını bekleyebiliriz.
Ankara sırat köprüsü üzerinde yürüyor hâlâ! ABD ile anlaşma zafer mi yoksa ülke aleyhine büyük gelişmelere gebe mi olacak...
  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder