Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

7 Mayıs 2017 Pazar

Kılıçdaroğlu “Seçim gecesi silahlanmışlardı ve kan dökülebilirdi”



Geçen Perşembe akşamı Kılıçdaroğlu’nu Bab-ı Ali toplantılarının onur konuğu olarak dinledik.. Tabii benim odağımda, son iki yazımda ileri sürdüğüm görüşler, yüzde 50’ye karşı CHP’nin tavrı ve CHP’nin 2019 Başkanlık seçimleri hakkında neler düşündüğü vardı.
Kılıçdaroğlu, umduğumdan çok şey söyledi.. Yazdıklarımla CHP Başkanının düşünceleri neredeyse örtüşüyordu.. Ama önce seçim gecesi konusunda söylediği çarpıcı açıklamalara yer vereyim önce:
Çok net biliyoruz ki iktidar gece adamlarını silahlandırmıştı, sopalar dağıtmıştı, duyumlar aldık ve arkadaşlarımızla karar verdik, böyle bir hareket yapsaydık kesin kan dökülecek ve süreç bizim kontrolümüz dışında başka bir mecraya akıtılacaktı.. Gençlerin enerjisine gem vurduk biliyoruz, kararımızın doğru veya yanlış olduğuna tarih karar verecek.. Kavga ile sonuç alamayız, bu başka süreçleri tetikleyecektir..
Bunu şu soru üzerine söyledi: YSK adındaki iktidar güdümündeki kurumun yasaları çiğneyerek veya yasa maddelerini ortadan kaldırarak kararlar alması karşısında, seçim gecesi neden hayır oyu veren kitlelerle YSK kapısına dayanmadınız, pişman mısınız.. (Zafer Arapgirli’nin sorusu)

“Enerjiyi azalttım, farkındayım..”

O gece “silahlanın sokağa çıkın” diye tvit atan Cem Küçük’ü anımsadınız mı? Kılıçdaroğlu herhalde bu çağrıya dayanarak bunları söylemiyordur, bir takım duyumlar partiye gelmiştir. Kılıçdaroğlu ayrıca seçim sonrası “sokak çağrısı yapmadığım için kitlelerin enerjisini azalttığımın farkındayım” diyerek, kendisine aktivistler veya daha geniş çevre tarafından yöneltilen “pasif”lik eleştirilerini de biliyor.
Bize de çok sık mesajlar geliyor. Mesela toplantı sonrası sosyal medyada “açıklamaları doyurucu buldum” paylaşımıma gelen yanıtlar arasında çok sık dile gelen –ağır– eleştiriler de vardı: “Hala o adamdan medet mi umuyorsun.. her tarafı dolu olsa ne yazar bu saatten sonra.. O sinek anca vızıldar, gaz alır. Liderlik vasfı olmayan eski bir bürokrattan başka bir şey değil. Tam bir devlet memuru!..” gibi.
Eğer YSK önünde protesto için toplanan büyük kitleye saldırılar olsa ve kan dökülseydi, şüphesiz ki bugün farklı şeyler konuşuyor olacaktık, ama alınan duyum doğruysa, burada hem etik tartışma ortaya çıkıyor hem de sonuçlarının kime yarayacağı meselesi.

Peki seçimler ne zaman anlamını yitirir?

Fakat önümüzdeki süreçte, seçimlerin gerçekten anlamsız, göstermelik, milli iradeyi hırsızlamaya dayalı olduğu çok daha net ortaya çıkarsa? Ki muktedirlerin iktidarı asla devretmeme konusunda kararlı tutumlarının işaretleri giderek artacak gibi gözüküyor... O zaman ne olacak?
Mesela, YSK’nın kanun tanımaz kararı, önümüzdeki seçimlerde nasıl sonuç verecek ve sandıklar nasıl denetlenecek?
Herhalde, seçim ve parlamento tamamen terkedilir. Bu oyuna hiç katılmamak en şiddetli protesto olarak ortaya çıkar, şüphesiz ki Türkiye raydan ve zıvanadan çıkar.. İktidar bunu bile yapacak gözü karalardan mı oluşuyor?
Önümüzdeki 2,5 yılda neler yaşayacağımızı bilmiyoruz. Ama Cemaat tv’lerinin bir emirle, ihalesiz, sorgusuz sualsiz havuz medyasına devredilerek dünyanın en büyük medya tekelinin yaratılması yoluna girildiğine göre.. İktidar konusu artık giderek “kollektif  suç” niteliğine bürünüyor?
Verilen emirlere karşı çıkacak hiç bir yasal güç kalmadı mı artık? 

“Hedefiniz CHP..”

 Kılıçdaroğlu’nun işaret ettiği başka bir nokta daha var:
Referandum’dan sonra önümüzdeki süreçte en büyük hedefleri CHP.. Devlet kurumlarına ve havuz medyalarına talimat verdiler, bunu biliyoruz... Bizi büyük saldırılar olacak.
Havuz medyasına baktığınızda zaten kapaklarından CHP inmiyor. Kılıçdaroğlu için de “işi bitti” manşetleri çekiyorlar. CHP ve Kılıçdaroğlu için onlarca fezleke hazırlanıyor. Gözü kara bir şekilde CHP’yi de gerektiği zaman içeri tıkmaya cesaret edebilirler mi..
 Ama en azından, yüzde 50’lik kampı parçalamak için harekete geçtiler diyor Kemal bey.. Bunu da, referandum sürecinde CHP’nin eski politikasını terk ederek, herkesi kucaklama ve AKP’nin düşman yaratma politikasını boşa çıkarma stratejisine bağlıyor ve diyor ki:
Adamlarına, partilerine ve devlete, CHP’yi eski ayarlarına, politikalarına döndürün, bu amaçla her şeyi yapın talimatı verdiler..”
Önümüzde uzun bir süreç var.. Bütün bunları göreceğiz. Kesin olan yüzde 50 hayır, iktidar cephesinde ortalığı karıştırdı ve denizi dalgalandırdı..
Devam edeceğiz..

NOT: İKİ BİLGE KONFERANSI

Bugün iki Bilge Doğan Kuban ve Bozkurt Güvenç, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde saat 17.00’de “Türkiye’nin Gelişme dinamikleri” üzerine konuşacaklar. Herkes davetli..
6 Mayıs 2017 Cumartesi  / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder