Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

18 Mayıs 2017 Perşembe

15 Mayıs 2017 Salı  /  Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Cumhurbaşkanı Çin’e gitti, ama bu konuyu biliyor muydu? 

Cumhurbaşkanı Çin’e gitti, havaalanında bir polis odasına çekilip sorgulanmadı. Polis yanında bir otel yetkilisi ile kaldığı otel odasının kapısını da gece yarısı çalmadı, kimlik- pasaport  kontrolü yapmadı ve fotoğrafını da çeken olmadı.
Çin devleti- hükümeti Cumhurbaşkanına kıyak geçmiş, diyeceğim, yatsın kalksın dua etsin! Çünkü, Çin’i ziyaret eden Türk pasaportluların başına bu geliyor. İtibar yerlerde!
10 yılı aşkın süredir Türkiye’de bir şirketin genel müdürlüğünü yapan bir iş adamımız, Çin’de Türk Pasaportlulara nasıl davranıldığına ilişkin gönderdiği mektupta bakın neler anlatıyor:

“Polis, kapıyı açın”

“Şirketin işlerini görmek üzere, yılda en az iki kez Çin'e gidiyorum.   Şirketin başkanıyla, geçen yıl Hong Kong üzerinden Çin'in Ningbo uluslararası havaalanına indik. Burada Polis istasyonunda her ikimiz ayrı ayrı 45'er dakika sorgulandık. Sonra teşekkür edip bizim ülkeye girişimize izin verdiler. Oldukça gücümüze gitti. Gerekçesini sorduğumuzda normal kontrol demişlerdi, biz de peki dedik, ama not ettik!!!
“Yine ikimiz kısa bir süre önce bu kez Şangay’dan Çin’e giriş yaptık ve aynı gün trenle Huangyan kentine gittik. İş yaptığımız şirketin rezerve ettiği otele yerleştik. Tam valizimi açmıştım ki kapı çaldı. Açtım, karşımda resepsiyon görevlisi bayan ve yanında resmi kıyafetli 3 kişiden oluşan polis ekibi vardı. Hayırdır buyurun dedim. Polisler fotoğrafını çekecekler dedi. Niçinini sorduğumda aldığım yanıt güvenlik gerekçesi oldu. Polis fotoğrafımı çekti ve odamdan ayrıldılar.
“Hemen işverenimin odasına gittim, senin de fotoğrafını çektiler mi diye sordu. Kendimi bir an için kaçak Suriyeliler gibi hissettim. Otel odasında fuhuş baskınında yakalanan biri gibi.
“Bu arada, polislerin en küçük bir kötü davranışı olmadı. Resepsiyon özür dileyerek şu bilgiyi verdi: Afganistan, Pakistan, İran, Irak ve Türkiye, yani 5 ülke vatandaşına karşı yapılan bir uygulamaymış bu. Sabah kahvaltısında otelde kalan başka Türk vatandaşı buldum ve onlara da aynısı yapılmıştı.
“Dünyanın bir çok şehrine yıllardır giderim. Türkiye dahil, dünyanın hiç bir yerinde sabıka kaydım yok ve hiç bir yerde polis tarafından göz altına dahi alınmadım...”

Wikipedia: Anladıkları zaman hayat kolaylaşır

Bir okur : “Gerçekten de bizim “bakan” eğer aşama gösterdiğinde, “bakan, gören ve anlayan” konumuna yükseldiği zaman bu durumu aşarız. Ama bu zor gibi sanki, umarım ki Bakan bey bizi tamamen yanıltır..  Türkiye son referandum ile, kolektif herhangi bir şeyin önüne set çekti, “Tek adam” modeline geçti; bu bakımdan Wikipedia’yı anlaması, kabul etmesi, hele gidip orada bir maddeyi değiştirmesi, Tek Adam modeline uygun gözükmüyor. 
Türkiye artık bir yasaklar ülkesi, bir kapalı rejim; İran’ın bir zamanlar olduğu gibi. Belki artık bizi Kuzey Kore ile aynı kefeye koyar, onunla karşılaştırırlar.
Okurun çok karamsar, ben Bakan beyin kendi ve tek başına bu işin üstesinden geleceğine ve karamsarları şaşırtacağına inanıyorum.


2700 hakim ve savcı adayı daha alınacak

“Köşenizde yayınlanan "Adalet ile birlikte toplum siyasi iktidarın esiri oluyorsa" başlıklı yazınızı da ilgiyle/ibret alarak okudum. Adaletin yerini "siyasi adaletin" almasına yönelik tespit ve değerlendirmeniz tek sözcükle olağanüstü. Sorunun önemini ifade etmek ve kavramsallaştırmak bakımından çarpıcı. Rahmetli O. Bölükbaşı'nın yıllar önce “Adalet artık Bentdere'sinde” şeklinde değerlendirmesini hatırlıyorum.)
Bu arada, yeni hakim/savcı adayı alımının devam ettirildiğini, olayın yazınızın içeriğinde yer alan (FETÖ’cülerin yargıdan temizlenmesinden sonra büyük açığı) kapatmanın da çok ötesinde olduğunu belirtmek istiyorum. Örneğin, 03.06.2017 tarihinde 2.700 hakim/savcı adayı alımı sınavı var.”

Mahmut Esen, E. Mülkiye Başmüfettişi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder