Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Şubat 2014 Salı

21. Yüzyıl İçin Planlama / Refik Üreyen'i Kaybettik

CBT Gündem sayı 1402, 31 Ocak 2014

Geçen Perşembe- Cuma günlerini Ankara Üniversitesi Rektörlüğü 100 Yıl Salonu’nda geçirdik. Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un liderliğini yaptığı “21. Yüzyıl İçin Planlama” toplantıları kurumsal bir kimlik kazandı. 3.cüsü yapılan toplantının son ikisini izledim. Ana fikir ve soru: Türkiye 21. Yüzyıla Nasıl Girecek? Türkiye, Kuruç’un deyimiyle, “yüklerini geride bırakarak bizi ileriye taşıyacak yol” nedir, nasıl olmalıdır?
Temel fikir ise, 21. Yüzyılda bilimin yol göstereceğidir. Dünyanın bütün ileri gelişmiş ülkeleri, bilimi ve teknolojiyi kullanarak yollarını açıyor. Türkiye’de iktidar planlamayı tamamen terkederek, günlük, aylık, yıllık amaçsız politikalarla ülkeyi yönetirken, ABD ve bütün gelişmiş zengin ülkeler, orta ve uzun vadeli bütün programlarını bilimsel ve teknolojik gelişmelere odaklamış durumdadır. 21. Yüzyılı bilim biçimlendirecek.. O halde Türkiye buna ne kadar hazırlıklı?
Kuruç, geleceği planlamada esas görevin bilime, bilim güçlerine düştüğünü, eğer bilimin böyle bir derdi yoksa, toplumun da hiç olmayacağını söylüyor. Bu sözler de aslında daha çok bir sempozyum niteliğinde olan 21. Yüzyıl İçin Planlama toplantılarının çerçevesini çiziyor: Bilimsel güçlerin, Akademia’nın, 21. Yüzyıl’da Türkiye’nin izleyeceği yolun genel çizgileri konusunda bir birikim yapması, stratejiler, planlar, programlar önermesi… Dünyanın “merkez güçleri bilimi sonuna kadar kullanırken, çevre’ye ise bilimi vermek istemiyorlar”.
Kuruç, bazı saptamalar yapıyor:
* Toplantılarda, insan, sayı değil nitelik olarak ön plana çıkıyor. Genç nüfus ise bir şanstır ve iyi kullanılmalı.. Türkiye’nin kuruluşunda ise bu genç insan kaynağı yoktu.
* En büyük sorun, cari açıktan ve döviz kaynaklarının azlığından önce, niteliksel ve gelişmiş insan kaynaklarında olan açıktır. Tabii, burada kadının toplumsal güç olarak sahnede eksik kalması en önemli sorunlarımız arasındadır.
* Kadınlar, insanlar temel haklarını bilmiyor, öğrenemiyorsa, toplumda temel haklar alanı da oluşmuyor.
* Dünyanın ileri güçleri 21. Yüzyıla nasıl bakıyor ve ülkelerini biçimlendiriyor, biz kaynaklarımızı nasıl kullanacağız.. Türkiye’de motorun gövde ve dişlilerinde nasıl yeni tasarımlar yapmalıyız? Kısa vadeli iktidar sorunlarından kendimizi kurtarmalıyız. Uzun vadeli bir model, sistem geliştirebilmeliyiz. Akademik merak olmadan bu başarılamaz. Bir gelecek planlama iradesine sahip olmamız şarttır.
* Genç akademisyenleri de de buraya çekmeliyiz. Çıtayı koymazsanız, zor bir Alana açılmayı göze almazsanız yarın için planlama yapamazsınız.
***
3. Sempozyumun ilk oturumları insan ve planlamaya ayrılmıştı. Arzu Çerkezoğlu’nun yönettiği “İstihdam ve Kadın Emeği” oturumunda, Esin Ergin, Gülay Toksöz ve Seyhan Erdoğdu konuştu. Orhan Bursalı’nın yönettiği Eğitim ve Bilimin Tablosu- Geleceği başlıklı ikinci oturumda, Rıfat Okçabol, Metin Durgut, Çağlar Güven ve İlter Ertuğrul sunumlarını yaptı. Taner Timur, bir bildiri ile katıldı.
“Kaynaklar. Sanayi, Bilgi, Model” başlıklı oturumu Mehmet Torun yönetti ve Mahir Gürbüz ile Yücel Çağlar sunumlarını yaptı. Ali Ekber Çakar’ın yönettiği sonraki oturumda ise Aykut Göker, Oktay Küçükkiremitçi, Serdar Şahinkaya ve Halit Suiçmez, ilginç konuşmalar yaptılar. Bu konunun üçüncü oturumuna Hikmet Uluğbay Başkanlık yaptı ve Cengiz Yalçın ile Özlem Yüzak konuştu. Yavuz Ege’nin yönettiği son oturumda Oktar Türel ve Gündüz Fıındıkçıoğlu sunumlarını yaptı..
İki gün bir bilim, bilgi ve tartışma havuzunda keyifle geçti. Kendimi yenilenmiş hissettim! Şimdilik ön haberini böyle verelim. Bilsay Kuruç’la bir söyleşinin geçen pazartesi günü gazetemizde yayınlandığını, Serdar Şahinkaya’nın Sol gazetesinde sempozyum haberinin yer aldığını ve 21. Yüzyıl İçin Planlama sempozyumuna daha ayrıntılı olarak dergimizde yer vereceğimizi de duyuralım.
***
REFİK ÜREYEN’İ KAYBETTİK


Geçen hafta teknoloji ve sanayi dünyamız, duayen öncülerinden Refik Üreyen’i kaybetti. Kendisini, Arçelik ARGE bölümünün başkanı iken yıllar önce tanıdım. Koç’a ARGE’yi ısrarla getiren ve ARGE’yi kurumsallaştıran bir isimdi Üreyen. Sonra İSO Katek toplantılarında birlikte olduk. Ulusal sanayi toplantılarında görüştük, sunumlarını dinledim ve kendisinden her zaman öğrendim. Teknoloji tartışma, ödül, tören, teknopark toplantılarının vazgeçilmez bir ismiydi. Bir dostumuz onunla ilgili şöyle bir not geçti, onu paylaşayım:
Kibar, insanı hiçbir koşulda incitmeyen, her zaman dost kalan kişiliğinin ötesinde, Refik Üreyen, Türk sanayisinde, birçok öncü kavramı ilk olarak yaşamış, öğrenmiş ve öğretmiş birisiydi. Çoğumuzun bir teknoloji transferi simgesi olan “know-how” deyişinden öteye geçemediğimiz dönemde, teknolojiyi kendi yaratmanın kilit sözcüğü olan “know-why” deyişini sözlüklerimize katan, neyi neden yaptığımızı anlamamıza yol açan öğretmenliği, çoğu başarılı insana yol gösterici olmuştur”.
Anısına sevgi ve saygıyla…

Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak üzere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder