CBT Gündem, Sayı 1478, 17 Temmuz 2015
1) “Üniversite
diplomalarını çöpe atıyorum”
Petkim’in Genel Müdürü Kenan Yavuz feci konuştu üniversiteler
hakkında. Dolayısıyla onu da Gündem’e misafir etmek durumundayız. Önce Yavuz
bakalım ne dedi, özetle tabii.
“YÖK adındaki kurum, aileleri ve çocuklarımızı kandırmaktan vazgeçmeli.
YÖK’e sesleniyorum, gelecek üç yıl içinde binlerce meslek eğitimli işçi
istihdam edeceğim. Üniversite mezunlarına ise kapım kapalı.. Üniversite bitirip
ortalığa dökülen milyonlarca genç var. Bana gönderdikleri CV’lerini hemen çöpe
atıyorum. Üniversite bitirince, hemen müdürlük falan istiyorlar. Aileler,
sitcom üniversitelere çocuklarınızı gönderip hayatlarını karartmayın, iş
bulamazlar. Meslek Yüksek Okulları ve teknik meslek eğitimi teşvik edilmeli,
teknik olmayan Meslek Yüksek Okulları kapatılmalıdır. Sanayici olarak bir gün
bile YÖK bizlere sormuyor istihdama dair ihtiyaçlarımız nelerdir diye. Kafasına
göre hareket ediyor. Sonuç ise ortada..”
Adamın sıkıntısı büyük.
Eleştirisini cepheden yapıyor.
200 yakın üniversite
var; AKP her ile üniversite kurdu, pek çoğu için akademik kadro eksik. Yardımcı
doçentler bölüm başkanlığı falan yapıyor. Akademik birikim en alt düzeyde.
Hızlı akademik yükseltmelerle açık kapatılmaya çalışılıyor. Genel kültürle
mezun oluyorlar. Ceplerindeki diplomanın değerinin ne olduğunu, iş dünyası çok
iyi biliyor. Nereden, hatta nerenin hangi bölümünden mezun. Orada eğitim nasıl.
Bu çocuk gelmiş kapıma ne biliyor. Türkiye’nin eğitim alt yapısı, niceliği ve
niteliği belli. Doğrudan teknik okumuş gençler gerek ona.. Veya kaliteli bir
eğitimden geçmiş elemanlar..
Denecek ki, ne yani iş dünyasının
ihtiyaçlarına göre mi eğitim verilecek. Bunu çok duyuyoruz. Eğer üniversiteyi
vb bitirmiş genç, işverenin kapısına dayanıyorsa, onun ihtiyaçlarına göre bir
limit formasyonu olması gerekiyor. Yoksa kapıları yüzüne kapanıyor.
İyi üniversitelerimiz yok mu, var.. Fakat
bu iyilerin alabildikleri öğrenci sayısı sınırlı. Büyük çoğunluk ikinci, üçüncü,
dördüncü sınıf üniversitelerde. Ayıp olmuyor mu böyle bir sıralama. Oluyor da,
gerçeği başka türlü nasıl vurgulayacağız.
Üniversitelerde her yıl girişimcilik
sıralaması yayınlanıyor. İyi güzel, üniversitelerin kaliteli eğitim sıralaması
var mı? Başvuru sayısına göre giriş puanları yükselen üniversitelerimiz var.
Şüphesiz, bunların ülkenin en iyileri olduğu da bir gerçek.
Anne baba “aman oğlu üniversiteyi
bitirsin de..” çırpınışı içinde. Kemal Yavuz doğru söylüyor: Diploma bir sıfır
gibi. İşe girmekte belki bir çentik. Büyük çoğunluğu da diplomaların, birer çöp
olarak gözüküyor. Genç işsizler ordusuna katılanların ceplerinde diploma eksik
değil.
Türkiye’nin bu sıkıntısı öyle kolay
bitecek gibi değil.
2) Üniversitelerimiz
sıralamada nasıl yükseldi?
Şu
yıllarda gündem olan bir üniversite sıralama endeksi var: The Times Higher
Education. En son sıralamasında
Türk üniversiteleri önemli bir yükseliş yaşadı. Hatta bu endeksin yöneticileri Asya’nın yükselişi manşetini attılar. “International Higher Education”
adındaki bir dergi (sayı 79, Winter 2015), bu konuyu ele alan bir yorum
yayınladı. Alex Usher, yorumunda,
Asya’da önceki yıla göre bir yükselişin olmadığını, ama kastedilenin Türkiye olduğunu vurguladı ve en iyi ilk 200
üniversite sıralamasında, örneğin Boğaziçi
Üniversitesi, önceki sıralamadaki yerinden 60 sıra öne sıçrayarak
139.sıraya oturduğunu, İTÜ’nün 201-225 bandından 165.sıraya geldiğini, ODTÜ’nin eski 85.sırasını koruduğunu, Sabancı Üniversitesi’nin de ilk kez
sıraya girerek 182.liğe ulaştığını
yazdı.
Alex Usher, Türk üniversitelerinin bu
yükselişlerinin nedenini sorarken, sıralamanın yapıldığı sitenin blog
yazarlarından Richard Holmes’un
yazısına gönderme yapıyor. Nedeni orada yazılı: Çok ünlü bir dergi olan Physics Letters B dergisinde yayımlanan
“Observation of a new boson...” başlıklı
(yeni boson parçacığının gözlemlenmesi) makalesi Türk üniversitelerini
sıralamada sıçrattı!
Bu
makale CERN’deki çarpıştırıcıda yılın keşfiyle ilgili. 2800 ortak yazarlı! Bu
makaleye çok referans veriliyor. Her verilen referans da, oradaki çalışmalara
katılan bizim bilim insanlarının hanelerinde, “bilimsel başarımlarını”
yükseltici etki yapıyor. Dolayısıyla bu bilim insanlarının çalıştıkları
üniversitelere de büyük artı puanlar getiriyor ve bir bakmışsınız, onlarca
basamak yükselmeler var.
Başarı
kümülatif ve bütünsel bir olaysa eğer, üniversitelerimizin bu kadar büyük
adımlarla sıçramalar yapmasına pek de sevinemeyiz. Böyle çok yazarlı, dahası
binlerce yazarlı makalelere verilen sitasyonların dağılış- kullanış biçiminde
yanlışlıklar var deniyor. Ki biz de Mehmet
Doğan hoca başarılı bilim insanlarımızı sıralarken, bu sakıncalı ve
eleştiriler içeren referans dağıtımına işaret etmişti.
Ne
dersiniz?
Gelecek
Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder