Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

8 Temmuz 2015 Çarşamba

RTE’nin aradığı çıkış yolları çıkmazlarda bitiyor. Üçlemenin sonuncusu

RTE-Davutoğlu Çatışması üzerine, Davutoğlu’nun karşı çıkışları-3

Şimdilik bu son analizde bazı noktalara değineceğim.
İlki, RTE-Davutoğlu arasındaki çekişme-çatışma, aynı zamanda AKP’nin “özgürleşmesi” açısından da büyük önem taşıyor. Tek Adam’ın yanlış çıkan, ülkeyi zor durumda bırakan politika ve kararlarından özgürleşmiş bir parti, hem “AKP” için hem de “ülke” için önemli. AKP, son 7-8 yıldır RTE ile özdeşleşmiş, “RTE partisi” olarak nitelik ve biçim değiştirmiştir. Ülke dost-düşman olarak bölünmüştür ve RTE’den nefret eden bir ülke çoğunluğu oluşmuştur. Belki de hiç bir lider bugüne kadar bunu başaramamıştı!
AKP, parti olarak varoluşunu kanıtlamak zorunda.
Bu nedenle, parti ve hükümetle yasal-hukuki-resmi bir bağının olmadığı ve son seçimde de önemli yenilgi aldığı bu süreçte, RTE ile Parti tüzel kişiliğinin farklılaşması için ortam uygundur.
Ahmet Davutoğlu, Parti liderliğine ve Hükümetin başına geldikten hemen sonra önemli çıkışlar yapmıştır. Bu makamlara RTE’ce getirilmesine rağmen, bir “emanetçi” havasına girmedi. Önemli farklı davranışlarını anımsayalım:
1) Yolsuzluk ve rüşvet suçlamasıyla karşı karşıya kalan 4 eski bakanın Yüce Divan’da yargılanmasının yolunu açmak istedi; RTE son anda engelledi, Meclis’te siyasi aklanmalarını sağladı. Davutoğlu, rüşvet ve yolsuzluğa karşı çok konuştu, elleri keseriz bile dedi. RTE ise bu konuda ağzını açmadı.
2) Kamuda Şeffaflık Paketi hazırdları, RTE “2010’da biz bunu yaptık, ne gerek var” diyerek Meclis’e getirilmesini önledi.
3) Parti il ilçe başkanlarının mal durumlarının açıklamasını istedi. RTE ise “hayır gerekmiyor, ilçe yönetimlerine getirecek adam bulamayız” diyerek engelledi. Aslında yağmanın da bir itirafı ile karşı karşıya kalmıştık.
4) RTE’nin hükümete periyodik başkanlık etmesi konusunda anlaşmazlık çıktı. Davutoğlu – Arınç RTE’nin özel siyasi danışmanı Binali Yıldırım ile atıştı. Davutoğlu, Yıldırım’a: İcrai yetki, anayasal, yasal, hiçbir tereddüt olmadan Bakanlar Kurulu’nda. Öyle gölge bakanlar kuruluymuş gibi, gazeteye yansıtanlar bir başka oyunun içindeler… Böyle bir toplantı olabilir ama istisnai mahiyette ve gerekli görüldüğü zaman.”
5) RTE şikayet etti “Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında, istişare ve danışma mekanizması yeterince işletilemiyor…” Davutoğlu: “Cumhurbaşkanı’mız bizim 6 ay önceki başbakanımız, bunu doğallık içinde değerlendirmek lazım.”
6) Tabi Hakan Fidan'ı hükümete almak istedi Davutoğlu, ama RTE şiddetle karşı çıkıp MİT'e geri gönderdi.. Bu da büyük çatışma konusu oldu..

Yeni dönem başlatmak istedi, ama
Davutoğlu, RTE döneminin arşıalaya çıkmış iddia, olgu, söylenti, ortaya serilen yolsuzluk-rüşvet olayları ve mekanizmalarının, bilgi-belge, mahkeme vb.leri devamcısı, sürdürücüsü bir dönemin lideri, hükümeti olmak istemediğini daha başından ortaya koydu.. Kendisiyle başlayan yeni bir dönemin lideri olmak istedi..
Ama RTE, hayır, sen bizim devamızsın dayatması içinde. (*)
***
Koalisyon görüşmelerinin başlaması için de bir türlü görevlendirme yapmıyor Cumhurbaşkanı. Seçime gitme kararını ve Meclis’te yeniden çoğunluğu sağlayacak bir ortamı nasıl yaratacağının hesabı kitabı içinde. Bu kendisini yeniden anka-kuşu havasına sokabilir tabii.
Ama RTE bence imkansızı istiyor, arıyor, deniyor.
Ama şimdilik her yol sanki çıkmaz sokak...
--
(*) Eskiden RTE’nin çok yakınında bulunmuş bazı gazeteci-yazarlar, RTE’nin çevresinin RTE’yi yanlış yere sürüklediklerini belirtiyor (Akif Beki, mesela). RTE kendi kafasıyla uyum içinde olanları yanına topladı ve onlarla beraber bu yolculuğu sürdürüyor. Zamanı gelince de, hepsini silkeleyip atmakta tereddüt etmez..

NOT: Yunanistan’da halk, evet’i de hayır’ı da çıkmazlar ve zorluklarla dolu bir süreçte, ‘hayır’ diyerek, kendi yolunu çizdi ve yazgısını nihayet ele aldı. Merkel’ler, Yunanistan’ın bu duruşu, demokratik kararı karşısında uzlaşmacı tutum alır mı? Yoksa “kendi çukurunuzu kazdınız, belanızı bulunuz” mu der.. Bakacağız.

--7 Temmuz 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder