Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

22 Haziran 2015 Pazartesi

İki Hükümet Seçeneği ve Koalisyonu hangi koşul belirleyecek?

>İki seçenek kaldı: AKP-MHP ve AKP-CHP.. Her ikisi de mümkün, ama en olası koalisyon hangisi? Veya yanıt, hiçbiri, Meclis’in feshi ve yeni seçim mi? 45 gün var. Bu süre içinde bir hükümet kurabilirse, hangi koşullarda ve hangi kriterlere göre ve kimlerle kurulacak? Bu soruya yanıt verebilirsek, daha doğru bir kestirimde bulunabilir miyiz?
Olabilir, deneyelim.

Suriye ve “Kürt koridoru”
Türkiye’nin içinde bulunduğu iki güncel ve önemli sorun var. İlki, Suriye’nin parçalanmasının hızlanması ve Suriye komşuluğunun  yerini Suriye Kürdistanı komşuluğunun alması. ABD IŞİD’i bombalıyor, PYD/ PKK silahlı güçleri ilerliyor. Çok sözü edilen bir “Kürt koridoru” kısmen gerçekleşti.
Akdeniz’e açılan topraklarda yaşayan Arap vb nüfusun şu veya bu şekilde Kürtlerin denetimine alınması/girmesi/verilmesi durumunda, bu koridor denizle, Akdeniz’le buluşacak. Güneydoğu Anadolu ile Suriye tarafının kucaklaşmasının önünde “bir fiziksel sınır” kalacak. Ruh, inanç, kültür ve etnik birliğin karşısında bir telörgünün ne kadar dayanır?!
Ankara’nın eteği tutuşmuş durumda. O Ankara ki, Suriye’de 3 yıldır iç savaşı körükleyerek güçsüz bir “merkezi yönetim”in (Esad iktidarı) oluşması kafasızlığını gösterdi. Suriye’ye egemen olabileceği ve “Kürt ilerleyişini engelleyebileceği” gibi bir hayalle, dünyanın büyük nefretini kazanmış IŞİD desteklendi.
Oysa ABD ve Batı, IŞİD’i her durumda kapana kıstırmaya kararlı. Kürtler bu konuda ön cephedeler, yolları açılıyor ve ilerliyorlar. IŞİD “hapsedilince”, savaş meydanının galibi ve pay sahibi kim olur?! Ankara bu duruma karşıysa, tek yapacağı, Esad yönetiminin ülkeye egemen olmasına destek vermekti.
Irak ve Suriye (diğerleri sonra) mezheplere ve etnisitelere dayalı devlet yapılarına dönüşecek yeni bir haritanın ilk kurbanları durumunda. Türkiye’nin Güneydoğusu bu çerçevede, Ankara için “öncelikli güvenlik sorunu” olarak gözüküyor.

Çözüm Süreci başlar mı başlamaz mı
RTE, denetlediği Kürt oylarının önemli ölçüde HDP’ye kaçtığını gördüğü için seçim öncesi “masayı devirdi”. Yeniden nasıl kurar, belli değil. Yazmıştım: “AKP, eh, Kürt seçmenler de benden gittiğine göre, MHP ile koalisyonun bu açıdan bir sakıncası kalmadı” diyebilir. Yukarıda betimlediğim Suriye’deki gelişmeler Türkiye’nin önlem alması gereken bir numaralı sorunu olarak algılanıyorsa RTE/AKP tarafından, MHP ile koalisyon kurar.
MHP, CHP’den kaçıyor, “başbakanlık rüşveti”ni bile reddediyor, çünkü tek amacı var: Çözüm Sürecini koalisyonla AKP’ye bitirtmek. Bahçeli, “Türkiye’nin başındaki büyük tehlike” gerekçesiyle, öne sürdüğü bazı şart ve isteklerinden geri çekilerek, hükümet olmaya hazır. Bu, “üniter birliği” korumayı en önemli sorun olarak gören Ordu’nun da görüşüdür. Öncelikle bir güvenlik koalisyonu.
MHP yine de AKP’yi sıkıştıracaktır. AKP’de çözüm sürecinin sürmesini isteyen önde gelen politikacılar var. Giden Kürt oylarını geri alamazlar, ama desteğini hala aldıkları Kürt seçmenler artık AKP’de kalıcıdır, derlerse, çözüm sürecini ölmeyecek şekilde ayakta tutabilirler. Yok, çözüm süreci hala temel politikadır görüşü AKP’ye egemen olursa, rota, CHP ile koalisyona ve/veya seçimlerin yenilenmesine kırılır.
Öyle görülüyor ki, seçim başlıca etken olacak Çözüm Süreci/ Kürt politikası: “Milliyetçi oylar” üzerinde kavga. Kürt meselesi sertleştikçe, milliyetçilikler büyüyecek. CHP’nin bile buna kurban gitme olasılığı var.

İkinci konu: Ekonomi ve CHP
İkinci önemli konu ise ekonomi. Eğer koalisyon anlayışında ekonomi ön plana çıkarsa, kartlar yeniden karılabilir. CHP ile koalisyon olanağının, ekonomiye rahat nefes aldıracak ve Kürt meselesinin de yumuşak geçiştirilebileceği ana düşünce olarak egemen olursa, AKP-CHP koalisyonu dayatılır.
Her durumda RTE’nin o buyrukçu dedim dedik döneminin sonuna geldik. Hukuk ve daha pek çok şeyin rayına oturma olasılığı yükselir. Yine de, siyasetin sertleşeceği bir döneme giriyoruz.  


BİR KİTAP:

Kerem Çalışkan’ın “Alman Cihadı ve Ermeni Sürgünü" kitabını öneririm.. Tartışmalarda eksik halka. Kerem, 1915 olaylarının hep dile getirilen ve üzerinde fazla durulmayan bir yönünü, Almanların tehcir politikalarını inceleyen ve gündeme getiren kitabını unutmayalım. Bu tehcirde, o sırada Osmanlı üzerinde etki sahibi olan ve Doğu’ya açılma, İngilizlerin Hindistan egemenliğine doğru karadan yönelme politikası izleyen Almanların rolünü görüyoruz. Remzi Kitapevi. 189 sayfa.


--21 Haziran 2015 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder