Böyle bir seçim yaşamış mıydık? Türkiye’yi
adım adım tek adam rejimine dönüştüren RTE ve iktidarına bir “darbe” vurmak
amacına kilitlenen bir seçim. CHP’li seçmen, kendi partisinin oy kaybetmesini
umursamadı, ve en az yüzde 2 oranında bir oy HDP’ye aktı. Onu 4.parti olarak
Meclise sokarak, 4 partili meclisi oluşturdu.. Öyle ki, AKP’nin tek başına
iktidar olma olanağını bile ortadan kaldırdı..
Bu tablo, CHP’li seçmenin eseridir!
Bunu Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı
olarak görmek mi gerekir? Sonuçta yüzde 30’lara tırmanma olasılığı
gerçekleşmediği, oylarını HDP’ye kaptırdığı için, seçim aritmetiği bakımından,
evet bu parti yönetimi için bir başarısızlıktır demek zorundayız. Daha aylar
önce CHP’li seçmen tabanında kayma olduğu görülüyordu, Parti merkezi tabana tam
hakim olamadı, demek zorundayız.
Ama CHP’li
seçmenin başarı ölçeği, partisinin yüzde 30’lara tırmanması veya aşması
olmadı, RTE’nin hükümet kuramaması oldu.
HDP’yi baraj üzerine sıçratan oyların
salt CHP’li seçmenden geldiğini söylemek yanlış olur. HDP’nin önemli ölçüde
AKP’deki Kürt oylarını da kendine çekmeyi başardığını görüyoruz.
AKP
içinde yeni bir irade çıkar mı?
AKP, birinci parti olma özelliğini korudu
ama sonuçta kaybetti.. RTE’nin ne “Yeni
Türkiye”si kaldı ne yeni anayasası,
belki de artık bundan sonra ne de “parti liderliği..” kalacak...
Kısa süre önceki yazılarımı anımsayın: “AKP’nin tek koalisyon seçeneği var: MHP. Ama
böyle bir koalisyon da, Cumhurbaşkanını, anayasal yetkileri ile sınırlı tutar..”
MHP
ile bir koalisyon durumunda, AKP RTE’den epey bağımsızlaşacak ve parti içinde
yeni oluşumlara yol açan süreç içine girecektir.
Bu durumda, seçim meydanlarında mistik,
masalsı nutuklar atan Davutoğlu’na bir şans tanımak zordur. Davutoğlu, ilk
başlarda “bağımsız davranış” göstermeye çalıştı, ama RTE’nin müdahaleleriyle,
bir emanetçi pozisyonunu benimsedi. Sürpriz gelişmeler olabilir. Abdullah Gül’ün parti içinde sıkı
ilişkilerini anımsatırım.
AKP içinde çift başlı yönetimin sonuna
gelineceği görülüyor. Cumhurbaşkanının dışında ve ondan bağımsız, AKP içinde
yeni bir liderlik iradesinin ortaya çıkam sürecine giriliyor gibi. AKP tek
çarenin bu olduğunu görebilir.
AKP-MHP
veya HDP Koalisyonu?
Yeni hükümeti belirleyecek olan hala
Cumhurbaşkanıdır. MHP ile bir koalisyon ister mi? Koalisyon hükümeti üzerinde
egemenliğini, etkisini kaybedeceği böyle bir olasılığa evet der mi?
Eğer RTE tek karar verici iddiasını
sürdürmekten vazgeçecekse, evet.
Ama tek adamlığında israr edecekse,
hayır.
Eğer Meclis’i feshedip erken seçimi
zorlayacaksa, partisinin azınlık hükümetini zorlayacaktır. Belki “demokratik”
görünüp, CHP’ye de “hükümet kurma şansı” verebilir. CHP-MHP-HDP hükümeti,
HDP’nin dışarıdan desteği ile bile olsa, çok zor, belki de olanaksız.
Demirtaş, AKP ile koalisyonun kapılarını
kapattı sanki.
Peki soruyu ortaya atalım: HPD AKP ile
yeni anayasa konusunda anlaşırsa, bir koalisyon kurar mı?
Bu konuda karar verici sadece Demirtaş mıdır?
Mesela İmralı’nın düşüncesi nedir? 2013
İmralı Tutanaklarına sadık kalacak, RTE ile bir anlaşma yolunu işaret edecek
midir?
Kandil ne diyecektir?
Kürt Siyasi ve Silahlı Hareketi kendi
içinde halletmesi gereken önemli sorunlar vardır. Bunları izleyeceğiz.
HDP’nin bir Türkiye partisi olarak bundan
sonra davranması, sözlerini yerine getirmesi, silahlı dönemin sona erdirilmesi,
herkesin kazancı olur. Ve Bu hareketin isteklerine makul yanıtlar aranır ve
bulunur.
Peki
CHP-AKP Koalisyonu?
AKP’nin her koalisyonu, sözkonusu
partilerin önemli koşullarına bağlıdır.
CHP ile? Eğer yolsuzluk konusu yeniden
gündeme gelir ve gerekli yeni girişimler olursa, gündeme gelebilir. Ama AKP ucu
RTE’ye uzanacak böyle bir girişimde bulunmaz. AKP, 4 milletvekilini Yüce
Divan’a göndermeyerek bu şansını kaçırdı. Burada da sorumlu bizzat RTE’dir!
Sanıyorum, AKP’yi aşağı çeken en büyük etkendir RTE..
AKP bu sorunla süreç içinde karşı karşıya
gelecektir.
-- 8 Haziran 2015 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder