Geçen
ay dergimizde Aydın Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde “Astroloji ve
Fütürizm Sertifika Programları’ başlattığını duyurmuş ve eleştirmiştik:
Bilimsel eğitim veren bir üniversitede, bilimle ilişkisi olmayan astroloji gibi
bir konuda sertifika programı açılması yanlıştır. Üstün Dökmen’in (sayı 1465) ve Osman
Bahadır’ın (sayı 1468) eleştirilerine yer vermiştik.
Oradan
bir ses gelmedi, anlaşılan Üniversite böyle bir programı para kazanacak bir
alan olarak gördü. Öyle ya, toplumda “uzman
astroloji” olma talebi varsa, hem de “üniversiteden diplomalı astrolog”
gibi bir anonsla kendini topluma sunmanın iyi piyasaya yaratacağı ve gelir getireceği
inancı söz konusuysa, üniversite de bundan para kazanacağını düşünüyor ve
“hizmeti” veriyor, adını kullandırıyor.
Bu
dersin içeriği şöyle tanıtıldı: “Geçmişten
günümüze uzanan eski ve yeni teknikler ışığında tüm detaylarıyla astrolojinin
öğretilmesi amaçlanmaktadır.”
Anlaşılan
fütürizm süs olsun diye konmuş, esas amaç astroloji.. Ders 9 Ocak 24 Nisan 2015
arasında yapılmış. Kaç kişi katıldı bilmiyoruz, ama bugün katılanların
aldıkları sertifikalarının fal açtıkları dükkanlarında duvarları süslediğini
tahmin edebiliriz.
Üniversite
adının bir astroloji sertifikasında duvarlarda asılı olması, o üniversite için
övünç ve iyi bir propaganda vesilesi olur mu?
Astrolojinin
bilimsel bir konu veya bir bilimsel bir meslek olarak üniversite programlarına
girmesi, yazıktır.
***
Derken
şimdi ikinci bir örnek olarak, Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Astrolojik kişilik ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişki” başlıklı
yüksek lisans tezi önümüze geldi. Tezin yazılış amacı, “insan kaynakları departmanı çalışanlarına astoroloji bilgisinin
verilmesi veya astroloji eğitimi aldırılması”.
Tezi
yazan Canan Selvi, danışma hocası
ise Yard. Doç.Dr. Hasan Gül.
İnsan
kaynakları bölümleri aslında epey bilimsel çalışan yerler. Şimdi ise bir tez,
bu bölümlere, “boşverin siz bilimsel
davranmayı astroloji falcılığı ile elemanlarınızı değerlendirin” diyor.
BİLİM
AKADEMİSİ’NDEN YÖK’E ÇAĞRI
Bilim Akademisi
iki üniversitede bu olayla ilgili YÖK’e çağrıda bulundu ve şunlara değindi:
“Bilimle ilgili konularda üniversitelerin
kanıtlara göre, bilginin gözlem ve deneylerle doğrulanmış ya da yanlışlanmış
olup olmadığına göre değerlendirme yapmaları, üniversite, bilimsel araştırma ve
eğitim kavramlarının olmazsa olmaz gereğidir…
Astroloji (yıldız falı) bir bilim değildir.
Dünya’dan bakınca aynı yönde oldukları için burç diye
gruplanan ama aslında birbirlerinden çok uzak mesafelerde bulunan,
birbirleriyle bile alakaları olmayan yıldızların, bu uzak mesafelerden
dünyadaki insanların kaderini belirledikleri iddiası, en basit sağduyuya aykırı
olduğu gibi, sayısız gözlemle de yanlışlanmıştır.
Bazı üniversitelerin astrolojiyi bir bilim gibi kabul
ederek üniversite çatısı altında verilen sertifikalarla, tezlerle bu falcılık
alanına saygınlık ve ciddiyet atfetmeleri ve kamuoyunda yıldız falının bir
bilimsel temeli varmış gibi bir yanlış algıya destek olmaları üniversiteden
beklenen bilimsel sorumlulukla bağdaşmaz.
Bu duyurumuzu YÖK Başkanlığının ve ilgili üniversite
yönetimlerinin de dikkatlerine sunuyor, kendilerini bu konudaki uygulamalarını
düzelterek ilkelerini kamuoyuna açıklamaya çağırıyoruz.”
***
Akademi ayrıca Suriyeli mülteciler üzerinde üniveritelerce yapılacak bilimsel
araştırmaların İçişleri Bakanlığı iznine bağlanmasını eleştiren bir açıklama
yaptı. Bakanlık YÖK’e bu konuda bir duyuruda bulunmuş ve YÖK de bunu üniversite
rektörlüklerine aktarmıştı. Bakanlık bu girişimini bazı yasalara
dayandırıyordu.
Akademi ise, bu yasaların üniversitelere
araştırma sınırlaması getirmediğini belirterek şöyle diyor: “Yasalar, verilerin korunmasından hükümetleri
sorumlu tutuyor, verilerin korunması düşüncesi, her türlü bilimsel araştırma
için geçerli olan bir ilkedir.. ancak bunu ihlal etmeden gerçekleştirilen
araştırmaların ilgili bakanlıkların iznine tabi tutulması, Anayasal güvence
altındaki araştırma ve bilim özgürlüğüne aykırılık” oluşturur. “İçişleri Bakanlığı’nın YÖK’e ilettiği bir
talep, Anayasa’yı ihlal etmektedir. Durumun en kısa zamanda düzeltilmesi
gerekir..”
***
Neyse, umarım Anayasayı ihlalde
uzmanlaşmış bu iktidarın sonu ile, Anayasa yine siyasetin bir başucu-kılavuz
kitabı olarak layık olduğu yerini yeniden alır.
Gelecek Cuma yeniden buluşmak umuduyla..
--CBT sayı 1473, Gündem, 12 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder