Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

8 Şubat 2020 Cumartesi

Topraklarımızı emperyalistlere peşkeş çeker miydik... Suriye


6 Şubat 2020 Perşembe / bilim ve siyaset


ABD ile İktidar arasında bir ittifak var: Suriye parçalansın.
İktidarın hiç seslendirmediği bir konu var: Suriye topraklarını, özellikle İdlib’i işgal altında tutan HTŞ çatısı altındaki uluslararası terör örgütü konusundaki fikriniz nedir? Bu örgütün Suriye topraklarını işgal altında tutmasına karşı çıkan bir açıklamanızı anımsayan var mı? Rusya ve İran ile yaptığınız anlaşmada bu örgütü 1 ay içinde silahlandıracağınız sözünü 5-6 ay önce verdiniz, ama hiç bir şey yapmadınız, böylece anlaşmayı bozdunuz. İstiyorsunuz ki, Suriye böyle bölünmüş kalsın. Suriye ise bu terör örgütüyle savaşmak durumunda kalıyor.
Olan Türk askerine oluyor, şehitler geliyor. Ne amaçla ve ne uğruna?
Savaş her zaman göç yaratır.
İktidar ise 1 milyon insan daha Türkiye’ye yürüyor diyor. Ankara gerçekten bu göçe karşı mı?
Durdurmak istiyor musunuz göçü?
O zaman Suriye ile anlaşarak, yeni bir durum yaratmak zorundasınız, oturup bu terör örgütünü ne yapacağını kararlaştıracaksınız.

Neden anlaşmaya yanaşmıyor?

Ama Şam ile anlaşmaya yanaşmıyor Saray. Politikası açık ve seçik: Suriye’nin bölünmüşlüğü sürsün. Terör tugayı kalsın, kontrol etsin, bir parçası da Ankara’nın güdümündeki ÖSO’nün egemenliğinde kalsın.
Suriye’nin bizle olan doğu sınırında ise uzunluğu 440 km derinliği ise 10 km’lik bir alanın kontrolü de Ankara - ÖSO’nun elinde... Aşağısı, en önemli petrol bölgeleri ise ABD ve PKK’nın denetiminde...
Ankara ve Batı Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsediyor, ama hepsi yalan söylüyor.
Ana politikaları “bölünmüşlük sürsün, dahası kesinleşsin”. Meseleyi anlamayanlara daha açık yazayım.
Ankara’nın politikası şu: “ABD oradan gitmez, bir PKK yapısının oluşması kaçınılmaz. Suriye nasıl olsa bölünüyor, eh ben de o zaman bugün operasyon yaptığım bölgeleri kontrol altında tutarım, vesayetime geçiririm ..”
Uzun uzun Suriye tahlilleri yazanlar ne tarafların bu niyetlerini dile getirirler, ne de İdlib’deki terör tugayına Ankara’nın neden ses çıkarmadığını.. ve neden çözüme yanaşmadığının arka planını... bol bol laf!

Toprak genişletmek

Unuttunuz mu Suriye macerasının başlangıcını? Ahmet Davutoğlu kendilerini yeni Osmanlı olarak nitelendiriyor ve Suriye’ye de Osmanlı toprağı olarak bakıyordu. Türkiye’nin arka bahçesi... Türkiye “Osmanlı Milletler Topluluğu” kuracak hayalini yayıyordu. RTE ile birlikte Arap dünyasını fethe çıkmışlardı.
Ankara genişlemeci politika izliyor o zamandan beri. Atatürk’ün barış politikasını pasif buluyor ve “aktif dış politika” izliyordu, tabi bu politikanın ana unsuru da asker idi.
Saray’ın umurunda değil Suriye’nin bütünlüğü. Suriye’den ne kopartırım, ana politikası.

Gelecek sorular

Bunu yapamazlarsa ve elde var sıfır ile geri çekilirlerse şu sorulara verilcek hiç bir yanıtları olmayacak:
Neden bu kadar şehit verdik?
Neden milyarlarca dolar askeri harekatlar için harcadık, ÖSO’yu besledik?
Ve 5 milyon Suriye’liyi ülkeye saldık ve derin toplumsal sorunlar yaşamaya başladık..
Ve üstüne üstlük, Suriye’de bir de ABD güdümünde PKK özerk yapısı yarattınız..”
Cumhurbaşkanı’nın Suriye ile yaşanan çatışmada savaşmayı göze alan açıklamalarının arkasında bunlar yatıyor.

Yeni Türkiye’nin esası

Başka bir nokta daha var: Suriye’nin bir kısmında vesayet rejimi kurarak, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk ve arkadaşlarını aşmak istiyor. Yeni Türkiye’nin kendileri için baş anlamı bu.
Tüm bunlar için Suriye parçalanmış kalmalı!
Bu nedenle, İdlib’de Suriye ile yaşanan çatışmanın ardından Batıyı ve ABD’yi yardıma ve desteğe çağırıyorlar!
Çünkü Suriye’yi parçalayacak olan ana güç Amerikan emperyalistleri. Bu konuda muazzam deneyim sahibidirler.
Amerikan emperyalistleri işbirliği çağrısına olumlu yanıt da verdi!
ABD’yi yardıma çağırırken, aslında Rusya ile savaşa da çağırdıklarını biliyorlardı.
Bu politika Türkiye’nin yararına değil büyük zararına bir politika.. Milli bir politika asla olamaz.
Ne Şam ne Rusya ne de İran Suriye’nin parçalanmışlığını kabul eder. Bir adım durur, bir adım atar, eninde sonunda ülkesini kurtarır.
Biz olsak, ülkemizi kurtarmaz mıyız?
Yoksa emperyalistlere peşkeş mi çekeriz?!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder