Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

9 Ağustos 2017 Çarşamba

Harikulade evrimsel devrim.. Osmanlının Avrupa’ya hediyesi uygarlık



      
Genetikte, canlıların DNA’sında  mutasyonların varlığını kabul edipte “evrim yoktur” demenin anlamsızlığı üzerinde yazmak bayağı eziyettir.
Zaten konumun odağımda şüphesiz ki eğitim müfredatında Evrim başlığının çıkartılması, bazı yetkililerin “öğrenciler için bu soyut bir konu, anlamazlar” biçimindeki çocuklarımıza hakaret içeren temelden yanlış yaklaşımlarıdır. Yaklaşım var. Ülkemizdeki hiç bir çocuğun, dünya bilimi ve geleceği açısından yol açıcı nitelikteki biyolojinin bu en temel öğretisinden mahrum bırakılmasını, en temel bilgi edinime ve öğrenme hakkına büyük bir tecavüz olarak görülmesini sağlamaktır.
Buradaki seri yazıların amacı, demokratik bir insan hakkını, öğrenme hakkını savunmak ve gerçeklerin örtbas edilmesi politikalarına karşı çıkmak ve çağdaş dünyada anlamsızlıklarını vurgulamaktırd.
Altını çizerek söylüyorum, hiç bir iktidar okuldaki eğitim programını “çağdaşlıktan, bilimden yoksun” olarak programlamak, bilgiyi yasaklamak yoluna gidemez. Kendi ideolojik- dinsel anlayışlarına uygun bir programı ülkenin ulusal okullarına, çocuklarımıza dayatamaz, dayatılamamalıdır.
Bilgiye yasak koymaya ayrıca bu iktidar çok sık başvuruyor. Mesela Wikipedia gibi bir kaynak, ülkemiz yurttaşlarına resmi olarak yasaklanabilmektedir.

Bakteri ve virüslerin hayatta kalma mücadelesi

Evet canlılarda mutasyon olduğunu kabul ediyor musunuz? Mesela antibiyotiklere karşı bakterilerin, sonraki nesillerinde "biçim ve özünü değiştirerek" direnç kazandıklarını kabul ediyor musunuz, yoksa bunu bilimin bir uydurması olarak mı görüyorsunuz? Antibiyotikler zamanla bakterileri neden öldürememeye başlıyor ve işe yaramaz hale geliyorlar?
Basit anlatırsak: Çünkü, bakteriler de “hayatta kalma” stratejisi uyguluyor. “Düşman” ilaçlara karşı zamanla savunma araçları gelişiyor, çeşitli mutasyonlar sonucu, yeni nesillerinde antibiyotiği etkisiz hale getiren "genetik değişiklikler"le ortaya çıkıyor.
Bu, salt bakterilerde değil, virüslerde de öyle. En basitinden Kuş gribi salgınında çok kısa sürede bunu görüyoruz. Kuş gribi etkeni virüste, popülasyonlarında var olan "dirençli protein"e sahip virüs nesilleri 1, 2 , 3, 4 gibi farklı kılıklarla, varyasyonlarla öne çıkıyor ve baskın hale geliyorlar.  
Aslında gözümüzün önünde çık hızlı harikulade bir evrimsel biyolojik savaşın tanığıyız. Sirke sineklerinin kısa süre içinde nasıl sürekli evrim geçirdikleri laboratuvar koşullarında izleniyor. Aynı şekilde fareler.. Kanser genetiği, evrimsel biyolojinin ana konularından birine hızla dönüştü. Hastalıkların mekanizmalarını açıklamak evrimsel biyolojinin çok hızlı gelişen ana araştırma alanlarından biri oldu.

Evrim, robotik ve elektronik

İlginç bir şekilde evrimsel biyoloji ile robotik gibi dijital teknolojilerin de yararlandığı, nano teknoloji gibi milimetrenin milyonda biri ve daha küçük birimlerindeki çalışmalar bile evrimsel biyolojiyle ilişkili. İlaç geliştirmeleri, zirai araştırma ve uygulamalarına kadar uzanan geniş bir alandan bahsediyoruz.
Düşünün: Evrimden tamamen habersiz nesiller yetiştirmeyi hedefliyorsunuz. Ne için? Vay bizim ideolojik siyasi anlayışımıza, dini kavrayışımıza aykırı olduğunu düşünüyoruz. Batsın bu anlayış.
 Bu, öğrenme hakkına büyük bir saldırı olduğu gibi, günümüzde bilim üzerinde yükselen büyük yarışta ülkemize de büyük bir ihanettir. Dini referansla yönetilen İran bile biyoloji kitaplarında evrime onlarca sayfa ayırırken, laik bir ülkeyi yönettiğini ileri süren iktidar, dünyanın en geri düşüncesiyle eğitimi tasarlıyor ve tüm ülkeyi bu yanlış bakışın vesayeti altına alıyor.
Bu kabul edilebilir değil. Kimse, ülkeye şunu okuyamayacak, öğrenmeyeceksiniz diye bir dayatmada bulunamaz.

Osmanlının Avrupa’ya hediyesi bir uygarlık

İslam’ın Altın Çağı diye isimlendirilen, bilim ve teknolojide hızla yükselen  dönemi bitiren faktörün de Osmanlı olduğunu burada öne sürüyorum. Bu mirası devralmadı, geliştirmedi, sürdürmedi. Bu mirası tamamen Avrupa’ya terk etti.
İslam’ın Altın Çağı mirasını devralan Avrupa, hızla parladı ve bugün neredeyse 600 yıldır süren bilim ve teknoloji devrimleri, rönesanslar, aydınlanma dönemleri, sanayi devrimleri, bilimsel teknolojik devrimler ve bugün de ikinci ve üçüncü sanayi devrimleri ile devamı ve ürünü olan Sanayi4.0, Osmanlı’nın Avrupa’ya “hediye ettiği” gelişmeler silsilesidir. Bir uygarlık ve çağdaşlık!

Bunun sonucu kendisi battığı gibi, bugün takipçileri olduğunu düşünenler de  ülkeyi batırma niyetinde.
7 Ağustos 2017 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder