Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

28 Ocak 2017 Cumartesi

Bir insan neden tüm güçleri elinde toplamak ister?


Harika bir şey! Kadınların sokağa dökülmesi! Trump’ın tam da Başkanlığı devraldığı gün, Amerika’nın tüm önemli kentlerinde (ve Avrupa’da) kadınlar sel gibi caddelerde aktı. Aman ne protestolar! Ne renkli söylevler, pankartlar...  
Milyonlarca kadının tüm dünyada böylesine sahneye çıkması, gelecek için umut yaratıyor. Tepede, tüm erkek arkaik kültürü çeşitli derecelerde sepetinde taşıyan erkek siyasetçiler... Ve kullandıkları müthiş bir devlet gücü, ordu gücü, istihbarat gücü ve polis gücü ile birlikte!
Ama caddeler alanlar kadınların gücü ile dolup taşıyor. Silahları pankartlar, danslar, sözler, konuşmalar..
Tam asimetrik bir durum. Hangisi güçlü?

Demokratik haklar çöp sepetinde

Kadınların her anlamda ve alanda sahip oldukları gücü kitlesel halde sergileyebildikleri zaman dünyada işler değişebilir. Tabii bizim Meclis’teki “erkek uzantılı güç gösterisi”nden bahsetmiyorum. Bu, siyasette kadın varlığının kanıtı değil, erkek gücünü katmerleştiren bir durum.
Türkiye’de böyle bir protesto gösterisini kaldırabilecek, yasal koruma sağlayacak, barışçı geçmesini kolaylaştıracak iktidar mı var? Lider mi, polis örgütü mü var? Meclis çevresinde başkancı anayasa değişimi hakkında görüş belirtmek için Meclis çevresinde toplananların, CHP’liler dahil, gazla suyla copla dağıtılmasını anımsayın! Ankara Valiliğinin kentte gösterileri yasaklamasını..
Gösteri hakkı, protesto hakkı, yürüyüş hakkı, bildiri okuma –görüş belirtme hakkı, toplanma hakkı... Tüm bunlar anayasa ve yasalarda var. Ama hepsi kullanılmaz kılınarak çöp sepetinde yerini almış durumda.

Yüzde 75 geçer selamları

Yasaklar, dayatılan totaliter nitelikli bir rejim değişikliğini kolayca geçirmek için için. Uzum zamandır çeşitli düzeylerde yasaklar hep kullanıldığı için de, sessiz, boyun eğer, güdülen bir toplum oluşturmak için.
Niyet bu, ama sureti haktan görünen bazı köşelerde “yüzde 75 geçer” fetvası ile egemenlere kabul mesajlar verilmesine rağmen, bu milletin anayasası olmayacak. Doğal anayasa yapma sürecinin tamamen dışında kotarıldığı, toplumsal bir sözleşme niteliği taşımadığı, böyle olması gözetilmediği ve sadece bir kesimce dayatıldığı için.
Anayasa mı? Hayır! Önce anayasal, demokratik hak ve özgürlükler! Bunların kısıtlandığı bir ülkede anayasa yapmak tam bir lükstür ve özgürlük kırıntılarının da yok edilmesi sonucu doğurur..
Kadınlar, çocuklar, erkekler, Anayasa değişimlerine hayır demek için korkusuzca, güven içinde, yasaların ve anayasanın güvencesi altında caddelerden akabilecek meydanları doldurabilecekler mi? Peki ya sonrası?

Millet iradesi palavrası

Trump, halkın gücünü iktidara taşıdım, diyor ve gelmiş geçmiş en büyük demagojilerden birine imza atıyor. Sadece o mu?! Çağa uygun bir aldatma, post –hakikat politikası. Trump, taşısa taşısa muhafazakar milyarderlerin gücünü iktidara taşır. Ama bunların arasında halkın gücü olmayacak.
Ayrıca “milletin gücü”, “milletin iradesi” nasıl oluyor da, iktidara taşınıyor? Seçmen kitlesinin, bugünkü yasal anayasal güç kullanma olanakları dışında, bir başka kurumsal yapı mı oluşuyor da, millet bu araçlarla iktidara, kararlara ortak oluyor.
Biri bunu açıklasa da öğrensek!
Milletin gücü-iradesi iktidara geldi, politik söylemi, demagog uydurmasıdır. Halkın, seçmenin aldatılmasıdır. Her türlü gücü elde toplamaya yöneliktir. Biraz demokratik sistem, tüm güçlerin tek kişide toplanmasını ebedi yasaklayacak sistemdir.

Neden tüm güçleri istiyorsun?

Bir siyasetçi, anayasal ve yasal kendisine tanınan iktidar olma-icraat yapma, güç kullanma olanakları yetinmiyorsa..
Doğrudan kendisinin denetleyemediği diğer kurumsal yapıları, özellikle de parlamento, yargı, parti organları, ülkedeki neredeyse tüm ana güç odaklarının karar verme süreçlerini kendine bağlamak istiyorsa, onlara kararlarını dikta ettirme yoluna girmişse, tüm ülke için tehlike kaynağı olup çıkar...
Meclis’ten geçen anayasa değişikliğini cümle cümle inceleyin.. Bu ülkenin 150 yıllık tarihinde görülmeyen bir güç yığılmasının nasıl tek adamda toplandığını göreceksiniz.
Ülke, tehlikeli bir dönemece girdi.
Bütün güçleri isteyen yapı otoriterdir, tek kişilik oligarşidir, her türlü keyfi davranışa açıktır...
Muhalefet nasıl karşı durabilecek iki ay içinde merak konusu..
***

Bugün 24 Nisan, 1993’te Uğur Mumcu’nun alçakça katledildiğinin 24.cü yıldönümü. Demokrasi Haftası! Türkiye tüm bu acılardan yürüyerek bugünlere geldi ve hala özgürlük ve demokrasi mücadelesi veriyor.
24 Ocak 2017 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder