Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

23 Mart 2016 Çarşamba

RTE’nin dilindeki “özgürlük” neyin nesi?

Televizyondan kulağıma çalındı, günde tabir caizse beş posta konuştuğu için ne dediğinin önemi azalan Cumhurbaşkanı “teröre karşı savaşacağız, ama özgürlükleri de koruyacağız..” diyordu ve teminat veriyordu! Kastettiği hangi özgürlüklerdi, bilmiyorum. Çünkü özgürlüklerden ne anladığımız konusunda, bugüne kadar bir bağlantı kurabilen yok.
Cumhurbaşkanı hâlâ özgürlük deyince “başürtüsü” aklına geliyor ve sık sık bundan bahsediyor. Bizler ise anayasal yasal hak ve özgürlüklerden bahsediyoruz.
Yani hiç kullanamadığımız, hiç kullanılmasına iktidarca izin verilmeyen hak ve özgürlüklerden..
Mesela Anayasa’nın basın hürdür sansür edilemez diyen maddesinden.
Yasaların tanıdığı, fakat iktidar ve yönettiği devletin asla tanımadığı mesela gösteri, yürüyüş yapma, düşüncelerini dile getirme-ifade etme özgürlüklerinden vb.
Yani sadece yasal hakların dışında, hiç fazlasını istemediğimiz haklardan.

“Köşe yazarıymış, bana ne!”

Daha dün Cumhurbaşkanı ne diyordu: Köşe yazarıymış, orada düşüncelerini diye getirebilirmiş, hiç umurumda değil. Ya bizden, bizim tarafımızda, hükümet ve devletin politikalarından yanasınız ya da terör örgütünden.
Bu mu özgürlük? Terörden, kıyımlardan yana olanın canı cehenneme şüphesiz ki. Bazı küçük entel- yazar vb çevrelerde PKK yandaşlığı çeşitli şekillerde dile geliyor olabilir. Yine de açıkça terör örgütü ve faaliyetlerine övgü, çağrı, katılım niteliği taşımadığı sürece, ifade ifadedir ve anayasal yasal teminatlar altındadır. Teröre övgü ve çağrı zaten suçtur ve bunun savunulacak bir bir yönü olamaz.

Ya ben ya o” tercihi dayatılamaz

Ancak hiç kimse de “ya ben- ya o / ya şu-ya bu” tercihi içinde bırakılamaz.
Özgürlükler “bahsi müşterek”, “geçir halkayı al parayı” oyunu- kumarı değildir, ya kazandın ya kaybettin olsun.
Hayat siyah beyaz kıskacı içinde sıkışmış da değildir. Böyle bir bakış, her şeyi ya ölüm ya hayat ikilemi içinde insanı hapseder ki, ikisi arasında tonla seçenek vardır.
Hayat ve özgürlükler genellikle, siyah-beyaz arasındaki upuzun süreçte seyreder. Beyazda doğarsınız, gri tonlar içinde 80 yıl yaşarsınız ve siyaha gelince ise hayat durur.
Bilmem anlatabiliyor muyum!

Özgürlük, eleştirme hakkıdır

Demokrasi, insanların tüm seçenekler arasında tercih yapma ve kullanma hakkına sahip olması demektir aynı zamanda!
Ülkeyi yönetenlerin ve araç olarak kullandıkları devlet güçlerinin icraat, bakış ve anlayışlarıyla fikir birliği içinde olmak zorunda kimse değildir.
Dahası, özgürlükler, Siyasi iktidarı, yönettiği devletin icraatlarını, bırakın boyun eğmeyi, eleştirmeyi kapsar daha çok.
İktidar ve yönettiği devlet kurumları bir büyük güçtür.
Özgürlük, gerektiğinde bu gücün amansız şiddetine, devlet benim anlayışına, keyfi uygulamalarına karşı çıkmak; dahası anayasa ve yasaları uygulamamasını şiddetle eleştirme, hatta her türlü mahkemede dava etme hakkıdır. Dünya kamuoyu dahil!
Bunlar yoksa, o ülkede tekçi anlayış vardır.

Cumhurbaşkanı özgürlüklere alışık değil

Şimdi Cumhurbaşkanı, teröre karşı mücadele ederken özgürlükleri, hakları korumaktan bahsediyor.
Şüphesiz ki eğer buna inanıyorsa, bunun böyle olması gerektiğine artık kanaat getirmişse, daha önce söylediklerinin yanlışlığını kabul ediyor demektir ki bu iyi bir şeydir.
Acaba gerçekten öyle midir?
Terör kıskacı içinde bir ülkede, teröre karşı mücadeleyi, özgürlükleri bastırarak yürütemezsiniz, başarı da kazanamazsınız. Bütünleştirici olamazsınız. Zaten bugüne kadar olamadınız ve sorunların büyük kısmı da buradan kaynaklandı.
Başörtüsü ve benzeri konular dışındaki özgürlüklere iktidarınız alışık değil. Hele hele Cumhurbaşkanı hiç değil.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı özgürlüklerden yana olacağız derken, akla, ne özgürlüğü, hangi özgürlük sorusu geliyor.

22 Mart 2016 Salı / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder