Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

16 Mart 2011 Çarşamba

“Ulusal Medya 2010”- 2 ve Üniversitelerde Protesto

Dedik ki dün: Bu “metin”, ülkenin demokratik yaşamına, demokrasiye, yasalar çerçevesinde çalışan basına karşı bir “sürek avı”nı başlatmak amacıyla Odatv’ye “kakıştırıldı”.  Bu, “Türkiye’nin, ülkeyi karanlığa sürüklemek amacında olan bir özgürlük ve hukuk düşmanı güçle karşı karşıya olduğunun kanıtıdır.” Bu metin, süregelen davalara karşı yapılacak eleştirilerin sahiplerini, ergenekoncunun psikolojik savaşçısı olarak damgalamanın ve Silivri’ye yolcu etmenin “hukuki aracı” olarak kullanılmak istenmektedir! (*)
Gazeteci ve köşe yazarı, aydın- akademisyen, liboş kılığındaki “yamuklar”ın da ellerine, savunmayı ve haksızlıklara karşı eleştirileri susturmak için, uyduruk bir metinle bir “saldırı belgesi” verilmiştir. Bunlar, karşı görüştekileri, “vaayy ergenekonun psikolojik savaş taktiklerini uyguluyorsun”, diye susturmaya ve “ihbar etmeye” kalkıştılar!
(Gazetecilikte yamukluklar, bugünkü olağanüstü koşullarda özellikle ortaya çıkıyor. Tıpkı, geçmişte askeri darbeler sonrasındaki yamuk gazetecilik gibi.. Olağanüstü koşullar, herkes için (genel insanlık için de!) bir turnusol kağıdı gibidir!)
Ne zaman ki “Ergenekon” çarşafa dolanıyor,  topluma yeni korkular pompalayarak, bizzat kendilerinin yokettiği inanırlığı yeniden canlandırmaya çalışıyorlar!
Bir “aptal” metinle!
Tıpkı, “Orduyu tutuklamak” ve “dehşet” senaryolarıyla toplumda korku salmak için, sonradan yazıldığı ortaya çıkan 11 nolu “Balyoz Operasyonu” CD’sini “piyasaya” sürmeleri gibi!
Bunların gerçek olduğunu kanıtlamak gibi bir hukuki yükümlülükle karşı karşıyalar! 
Ama, önemli olan, her iki “delil”in doğru olması değildir.. Tutuklamalara birer gerekçe sunmalarıdır! Şimdilik acil ihtiyaç, tutuklamak ve tutuklamaktır! Nasıl olsa, bu “deliller” hukuki olarak geri tepecektir… Ama davanın yıllar boyu sürmesine hizmet ettiği sürece, “deliller” amaca uygundur!
(Bu arada: intikamcı gözükaralıkları insanlıktan öylesine uzak ki, sistemi, hasta iki rektör Mehmet Haberal ve Fatih Hilmioğlu’nu bir an önce hapishanede yoketmek için çalıştırıyorlar! Mesele salt “suçsuz iki gazeteci” arkadaşımız değil, bütün haksızlıklar, hukuksuzluklar ve yasaların gaddarca ve insafsızca yanlış uygulanması, yorumlanmasıdır… Bu uygulamadır ki, arkadaşlarımızın tutuklanmasına yolaçtı, tıpkı diğerlerinin de tutuklu yargılanmaları gibi!)
Odatv kumpası çok yönlüdür, bir taşla, “beş-on kuş”u vurmanın tezgahı kurulmuştur; “büyük fotoğrafın” içinde hele hele seçim sürecinde CHP vardır. Tezgahın medya ayağındaki cemaatçiler, planın kapsamı içinde bulunan “CHP liderlerini Ergenekoncu savcıların karşısına çıkartmak” programını, savcıdan önce ilan ettiler!

ÜNİVERSİTELERE ÖZGÜRLÜK
Pek çok üniversiteden öğretim üyesi ve öğrenci Özgür Bilim, Özgür ve Özerk Üniversite için yürüdü geçen cumartesi günü. Binlerce kişinin katıldığı bu gösteri, yakın zamanda yapılan en büyük tepkidir! Çok sayıda öğrenci ve akademisyen, gönderdikleri mesajlarda, bu gösterinin haberi değeri mi yok diye sordular!

ÜNİVERSİTELERDEN PROTESTO
Boğaziçi Üniversitesinden 174 akademisyen, “Düşünme, araştırma, fikir üretme ve fikirleri sözlü, yazılı ifade etme, insan haklarının ve demokrasinin temellerindendir. Çağdaş demokrasilerde araştırma-eğitim kurumları ile basının, müdahale ve baskı endişesi taşımadan işlevlerini yerine getirebilmeleri esastır. Bu temel hakları kullanmanın cesaret gerektirdiğine ve hukukun bu hakları korumadığına dair son zamanlarda giderek artan kaygıları paylaştığımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.” açıklamasında bulundu.
Daha önce de ODTÜ Senatosu, 7 Mart 2011’de önemli bir karar aldı: Rektör Ahmet Acar’ın açıkladığı kararda, “Çağdaş demokrasilerde üniversitelerin ve basının ortak zemini düşünce ve ifade özgürlüğü, düşünce ve ifade üzgürlüğünün güvencesi ise evrensel normlara uygun bir hukuk sistemidir. Ülkemizde bu çizgiden uzaklaşan ve adalet hissini zedeleyen her türlü uygulamadan derin bir kaygı duyuyoruz,” denildi..
Bütün bu gelişmeler, iktidarın ve emrindeki güçlerin pervasız gidişatlarına, ülkenin doemokratik güçlerinin boyun eğmeyeciğinin göstergeleridir!
---
(*) 6 Mart tarihli “Bir Analiz Denemesi” başlıklı yazıda, gazeteci tutuklamalrı üzerine demiştim ki: “Erdoğan müttefikini (cemaati) gözden çıkarmaz. Ama, güvenlik-savcılık vb operasyonlarında, istemediği durumlarla karşılaşmamak için, gözünü açıp bir takım araçlar arayacağı söylenebilir. Çünkü seçimlere gidiliyor... ” Gazetelerde adı cemaatçiye çıkan operasyonlardan sorumlu polis şefinin pasif bir göreve atanması, bu analizi doğrulamıştır.
--15 Mart 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder