Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Mart 2011 Pazartesi

Medya, iktidar ve Sapla Saman:Katliamcı Medya!

Gazetecilere Özgürlük Platformu (92 meslek örgütü) 4. büyük yürüyüşüyle, iktidarın ve emri altındaki polis ve yargının gazeteciler üzerindeki sansürleyici ve özgürlükleri yokedici baskılarını protesto etti. Gazetecilere özgürlük sesleri, bu kez Ankara’da yankılandı! Başbakan’ın kulaklarında yankılanmış mıdır “özgürlük” sesleri? Dünya duyuyor, ama o duymuyor mu?
Başbakan ne demişti: Cezaevinde gazetecilikleri nedeniyle yatan kimse yok.. Hepsi, ya  Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak ya silahlı terör örgütüne üye olmak…tan yatıyor..
Başbakan’a en etkili ve doğru yanıt, dışarıdaki bizlerden değil, haksızlığı ve isyanı bütün ruhuyla yaşayan içerideki Mustafa (Balbay)’dan gelmişti.
Sayın başbakan, eğer iddianamede yazılı suçlamalar doğrudan insanlara yaftalancaksa, siz şiir okuduğunuz için yargılanmadınız. 1998’de hazırlanan iddianameye görehalkı ve ırk farklılığı gözeterek,  açıkça kin ve düşmanlığa tahrik etmek”ten yargılandınız… (Ne şiirdi ama!! “Minareler süngümüz..” Toplumdaki bugünkü derin yarılma ve bölünme olgusu, Başbakan’ın bu şiire olan inancı ve bu şiirin politik ürünü olabilir mi!?)
Ve bu suçtan üstelik 10 ay hapse makum oldu Başbakan. Yani sabıka aldı.. Silivriye tıkılan gazetecilerin ise kesinleşmiş hiç bir hükmü yok…
Acaba Mustafa’nın mektubu, Başbakan’a iletildi mi, yoksa “yüreği sızlar ve gerçeği görür, üzülür” düşüncesiyle ondan gizlendi mi?
O mektubu okumalı!
***
Soruşturma aşamasında olan bilgileri medyada yaymak suçtur. Bu genellikle bilinir. Bunu göze alan gazeteciler ve gazeteler hakkında dava açılır. Olağan dönemlerde bu davaların sayısı azdır..
Türkiye üç yıldır toplumsal bir Ergenekon (ve Balyoz) medya terörü yaşıyor. Polis+savcılık+iktidar+yandaş medya marifetiyle, hazırlık aşamasındaki bütün veriler ortalığa döküldü. İktidar medyası bütün toplumu bombardıman etti!  Insanlar “kesin suçlu” yapıldı. Darağaçlarında hepsi idam edildi! Telefon dinlemeleri veya telefonda dinlenmiş gibi sürü sepet ses kaydı, yine yandaş basınca servis edildi…
Bu çok yönlü “toplu suç işleme” eylemi sürüyor!
Sadece bu nedenle bazı medya ve mensupları hakkında 5000’i aşan dava açıldığı savı doğruysa, bu rakam aslında işlenen hukuk ve yasa katliamının boyutlarını, büyüklüğünü, hacmini gösteriyor.
Başka bir şeyi değil! Hele hele gazetecilik başarısını, hiç değil!
Çünkü bu yayınlar nedeniyle, insanlar öl(dürül)dü! Ergenekon’un kasası (“örgüt”e bir de muhasebeci gerekiyordu!) ilan edilen kırk parasız Okkır ve daha niceleri! Aynı şekilde, ülkemizin en başarılı rektörlerinden Fatih Hilmioğlu’nu ve Mehmet Haberal’ı da yoketmek istiyorlar! Onlar da, büyük hukuk katliamının kurbanları!
AKP, şimdi bu “toplu katliam” suçunu ortadan kaldırmak için, yasalarla oynuyor.. En çok kullandıkları adamı da milletvekili yaparak kurtaracaklar. Gazeteciliğin bir de böyle “gazetecilik olmayan” veya “haddini fersah fersah aşmış” boyutu var! Bu gazetecilik” yapmak mıdır, yoksa iktidarın programladığı bir “siyasi linç” politikasının uygulamasına, bilerek ve isteyerek katılmak mı?
Gazetecilik nedir, tamamen tartışmalıdır!
Eh ne yapalım, gazeteciler arasında bunların da olması normaldir, cebinde sarı basın kartı var..” bakışı kabul edilebilir midir?
Zaten, iktidar basını ve kalemlerinin, Gazetecilere Öçzgürlük Platformu’nun eylemlerine karşı aldıkları utanç verici tavırlarına, yazıp çizdiklerine bakacak olursak, “gazetecilik nedir” konusunda, birbiriyle taban tabana zıt farklı görüşlerin varlığı net olarak ortadadır!
Sapla samanı ayırmak gerekir!
***
Bu arada, iktidar Meclis’de başka bir “medya oyunu” daha oynuyor: Yasadışı dinlemeleri ebedileştirecek ve insanların bütün özel hayatının deşifre edilmesini sağlayacak yasa değişikliği: “Dinlemeler bir yerde yayınlanmışsa, herkes alıp yayınlayabilir!”
İnsanların bütün özel hayatını sergilemek artık yasal hale getirilmek isteniyor!
İktidar, “nasılsa seçimleri garanti alacağım, dört yıl daha hepsinin canına okurum” diye düşünüyor! Nasıl bir dört yıllık iktidar dönemi daha planladıkları açık seçik ortada!
---20 Mart 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder