Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Mart 2011 Cuma

Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji 25 Yaşında!

Okurumuzdan Ali Sirmen’e (ve kopyası bana) şu mesaj geldi..
***
“Sayın Ali Sirmen;
Yer: Ankara Cumhuriyet Bürosu Gencay Hoca'nın Odası
Odadakiler: ODTÜ Öğrencileri, Vural Saygılı, Siz ve Gencay Hoca:
Konu: Cumhuriyet Bilim Teknik.
Öğrenciler: Fizik ve astronomi konularını içeren yazılar hazırlamışlar, söyleşi yapabilecekleri bilim adamlarıyla ilgili Gencay Hoca'nın da görüşlerini almaktadırlar.
Siz “derginin ömrünün en fazla 6-7 ay olacaktır, emeğinize yazık olur" diyerek söze girdiniz.
Öğrenciler; “Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisine en az beş yıl yazı göndereceğiz, beş yıl sonra zaten çok insan yazı yollamak isteyeceğinden bize gerek kalmaz ve bu dergi 25 yılı devirir" sözlerine siz kahkahalarla güldünüz ve "bu dergi 25.yıla ulaşırsa beni ararsınız” diye gözlerinizi açarak son noktayı koydunuz.
Sayın Sirmen; Cumhuriyet Bilim Teknik 25 yaşında..”
***
Mesaj okudum, herhalde derginin 25.inci yılı için gelebilecek bundan daha güzel bir anı ve mesaj olmazdı diye düşündüm, sevgili dostum Ali’ye hemen bir mesaj attım ve sordum: “Anımsıyor musun bu olayı?..” Derken Ali Sirmen’den telefon ve aynı zamanda bir mesaj, özetle:
“Sevgili Orhan, hiç hayatımda yanılmış olmaktan ötürü bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum... Bu olayın bir başka yorumu da, ki benim adıma hiç hoş değil, adama sormuşlar “kişiyi nasıl bilirsin?” diye, o da yanıtlamış: -Kendim gibi.. Eğer Türkiye'de herkes Ali Sirmen gibi olsaydı, Bilim Teknoloji 6-7 ay değil, 6-7 sayı bile sürmezdi. Çok şükür ki, öyle değilmiş..”
Ali’nin gönlü yücedir.. “Benim batmam önemli değil, yeter ki Türkiye çıksın..” Ülkesini bu kadar çok seven insanların neslindendir, Ali...
***
Aslında dergimizin yazarlarından rica etmeyi planlamıştım, birer 25. Yıl yazısı. Ancak, kendimize övgü düzmek birden anlamsız geldi.. Boşverelim kendi kendimize kutlayalım diye düşünürken, okurdan gelen bu müthiş mesaj, herşeyi bitirdi..
Sevgili okur, adını yazmadın, biz de buraya yazamıyoruz. Ama anladığım kadar o sırada Gencay’ın (ona da bir merhaba!) odasında bulunan öğrencilerden biriydiniz!
Şubat 1987’de yayınlandı ilk sayımız.. Okurun, demek ki şimdi 45-50 yaşında ve unutmadığı bir an, bir sahne, bir konuşma, bir düşünce ve bir yanıt!
Henüz biz 25. Yılı ilan etmemişiz, kapakta 24. Yıl logosu duruyor, onu 25. Yıl’a bile henüz dönüştürmemişiz!
Okur hepimizden önce davranıyor, 25.yaşında olduğumuzda hemen mesajını gönderiyor.. Fikri takip diye ben buna derim!.. Hepimizin burada yaşıyor olması ve bu anıyı ve bugünü kutlamamız, derginin hayatını sürdürüyor olması, keyif verici bir durum!
***
İlk sayı arşivini açtığıma göre, ilk “Haftanın Gündem’indeki yazımı aynen okuyalım:.
“Sizlere bilim ve yaşamın ne kadar iç içe olduğunu anlatmamıza gerek yok. Bilim dünyasının buluşlarıyla, yenilikleriyle, günlük alışkanlıklarımızı bile nasıl etkilediğini herkesin kendi yaşamında izlemesi zor değildir. Bir video olayı, sinema önlerinde kuyrukları kaldırmıştır. Lazer ameliyatları, gözlükleri gereksiz kılmaktadır. Doğayı, evreni keşfe çıkan bilimin insanoğlunun önüne koyduğu seçenekler, toplumları yeni kalıplara döküyor.
“Değişim aslında çok boyutludur. Açılan yeni ufuklar, kurulabilecek düşleri bile sınırsız kılmaktadır. Örneğin ünlü astrofizikçi Carl Sagan, uzay takvimine göre kısa bir süre sayılan bir kaç milyar yıl içinde yok olacağı varsayılan dünyamızı kurtarmak için, Merih’in tarihini keşfetmemiz gerektiğini belirtiyor. Hem de acele! Tez, Merih’in de bir zamanlar üzerinde yaşanan bir dünya olduğu şeklindedir. Amaç dünyamızın Merih’in yazgısına uğrmaktan kurtarmaktır.
“İstanbul’dan kalkıp dikine, atmosferin dışına çıkan ve dünyanın dönme hızını kendi hızına ekleyerek bir saat sonra New York’a inecek uçaklar da, düş olmayacaktır.
“İnsanoğlu’nun bu temel bilimsel etkinlikleri, gazetelerin siyasi manşetleri arasında genellikle yer bulamıyor. Başbakanın veya bir başka politikacının bazen incir çekirdeğini doldurur günlük demeçlerini ve sözlerini delerek manşetlere tırmanma, babayiğit bile olsa, öyle her bilim haberinin harcı değildir. Köşede bucakta değerlendirilmek, bilim haberlerinin sanki yazgısı olmuştur.
“Cumhuriyet işte bu durumu değiştirmek, bilim dünyasının cıvıl cıvıl yaşamına ayna tutabilmek, basınımızdaki bu çok önemli eksikliği giderebilmek amacıyla, sizlere bu eki hazırlamıştır. Daha geniş kapsamıyla amacımız, düşünceleri zenginleştirmek, her türlü bilimsel etkinliği özendirmektir.
“İlk sayımızda, hiç bir zaman tartışma gündeminden inmeyecek olan sigaranın iç organlarda yarattığı tahribatı, fotoğraflarıyla belgelemek istedik. Orta sayfamızdaki fotoğraflar sanırız sigara aleyhine sürdürülen sözlü kampanyalardan daha etkileyici olacaktır. Eksikliklerimizle birlikte ilk sayımızı görüşlerinize ve eleştirilerinize sunuyoruz...”
***
Ama 25 yılda bu derginin başına gelenler de ancak pişmiş tavuğun başına geldi, diyelim şimdilik! Sevgi ve saygıyla...

http//orhanbursali.blogspot.com

1 yorum: