Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

23 Aralık 2010 Perşembe

Sınırlar Nereden Başlıyor?


Türkiye yeniden formatlanıyor.”
Basit ve net.
"Nasıl bilgisayarda işler iyi gitmez, bir format atarsınız, işte Türkiye'ye de bir format atılıyor. İç ve dış dinamiklerin birleşmesi, bu durumu gündeme getirdi..”
NTV’de katıldığım programda “Kürtçülüğün” bir yazarı söyledi.
Açık ve net.
Üstelik, bütün zamanların son galibi pozunda, üstten bakan, “işte böyle ezeriz” tavrıyla ve gönül rahatlılığıyla...
Aslında şunu demek istedi, yeni bir bilgisayar programı yüklüyoruz “Türkiye bilgisayarına”, ekranda, bildik Türkiye haritasını değil, yeni bir Türkiye göreceksiniz..
Söylemi, Türkiye yanlış bir devlet ve kuruluş, Atatürk büyük düşman... üzerine. PKK- BDP-KCK- DTK (Demokratik Toplum Kongresi) örgütünün bütünü bu söylemde..
Programları açık ve net.
Diyarbakır'da basına kapalı kongrelerinde (DTK) “özerk” Kürdistan'ın programını kotardılar. Üzerine “Bu bir devlet kurma projesi değil” yaftası asılı, ama içi tamamen ayrı bir devletin tüm unsurlarını taşıyor.
Bu program geçen Ağustos'ta İmralı tarafından açıklanmıştı.. Talimatlı program, hayata geçiriliyor.
Özsavunma gücü” gibi yaftalar arasında saklanan, Ordu'su var. “Soykırımcı” ve “faşist”saldırılara karşı “özerk bölge”yi koruyacak. Yani Kürt devletini.
CHP Parti Meclisi'ne seçilen Kürt olmayan bir üye, Kongreye katılmış, ama orada öyle “ayrı devlet kokusu” falan almamış.. İlginç!
***
Bu köşe başından beri “işin aslı”nı tartışma amacındadır.
Bu “siyasi gerçekleri açıklama” kampanyasına katılan pek yoktur. Siyasi gerçekleri bilmek isteyen de!
Köşeler, bir kaçı dışında, konuya incik boncuk boyutuyla yaklaşıyor.
Olay ne saf bir “dil” meselesi, ne saf bir “demokratik hak” meselesidir.
İçine baktığınızda görüyorsunuz ki, konu, kapsamlı bir “Kürt Devleti” kuruluşu boyutundadır.
Anadilde eğitim olur mu olmaz mı, özerklik falan filan... Bunlar tali meselelerdir.
Ana meseleyi tartışalım!
***
Türkiye topraklarında Kürt Devleti kurulur mu, kurulabilir mi, kurulmalı mı?
Kürtler tamamen ayrılmalı mı, ayrılabilir mi?
Kürtler Güneydoğu'da devlet kurarsa, şu veya bu şekilde ayrılırsa, Batıdaki Kürtler ne olacaktır?
Çünkü Türkiye bir etnisite temelinde bölünmüş olmaktadır!
Kürtler bu konuda ne düşünmektedir?
Bu ayrılık nasıl olacaktır veya olmalıdır?
Ayrılık kansız, kazasız belasız mı olur, yoksa kanlı ve müthiş etnik çatışmalı mı?
Kürtlerin hamisi, PKK'nın koruyucu ve büyütücü babası ABD, işin içine karışır mı, Kürtlerin yanında Türkiye'ye karşı saf tutar mı?
Vesaire..
***
Ne oldu?
Yüzünüz mü sarardı, dişleriniz mi takırdıyor, asabınız mı bozuldu, bana küfür mü ediyorsunuz? Yoksa, bu soruların gündemde olduğundan haberiniz mi yok(tu)?
Çok ayıp! Bakışınız sathi, suyun bir santim altını görmüyorsunuz, kendinizi sürekli bir sis dumanı içinde tutuyorsunuz, aklınız bir adım ötesine ulaşamıyor..
Şöyle Taksim meydanın mikrofon tutulsa, “ülkemizde Kürt sorunu mu varmış..” diyen millettensiniz demek!
Kulağınıza söyleyeyim: İşte geldiğimiz nokta, o meşhur “demokratik çözüm”le varılmak istenen yerdir.
"Demokratik çözümcüler”, hiç bir zaman bu demokratik çözümün ne olduğunu yazmadı.. Buradan bağırıp çağırdık, oğlum-evladım eveleyip geveleme dilinde, lafı dolaştırıp boğma ağzında, söyle ne demek istiyorsun!?
Yazmadılar, çünkü yazamadılar, “anlayın artık ne demek istediğimizi, bırakın ayrılsınlar, bunu silahla falan yapmaya gerek yok..”
Şimdi sürdürülen bütün “arama konferansları”, “şiddet çözüm getirmez” tantanaları, 500 bin insan arayışları... bunların hepsinin amacı bellidir:
Artık olan olmuştur şiddet gereksizdir, iki taraf da silahları bırakmalıdır, masaya oturup bunun nasıl kolayca halledileceğine bakalım, bu işi medeni insanlar ve toplumlar gibi pazarlıkla çözmenin yollarını arayalım, kazan kazan yapalım, fifti-fifti, sen de kazan ben de kazanayım, akan kan damarda durmaz, iş olacağına varır, giden gider kalan sağlar bizimdir..
Beğenmediniz mi? Pazar gününü bekleyin, size beğendireceğim..
Ayrıca: Bu yazı “tarafsız”dır; sadece, “siyasi gerçekleri açıklama” amaçlıdır..
Bilim editörlüğü, insanı sadece doğrucu davut yapıyor da... Varsa kusurlarım ondandır..
--

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder