Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

5 Aralık 2010 Pazar

Bir “Rektör Atama” Sahnesi


Rektör atamaları meselesini, çok iyi anlatan bir mektuba yer veriyorum:

“Sayın Bursalı, dört gün sonra görev süresi dolacak İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü olarak size bu mesajı yazıyorum. Üniversiteleri rezil etmiş, çivisi çıkmış rektör seçilme/atanma süreçleriyle ilgili olarak yaşadıklarımı aktarmayı bir borç biliyorum.
Kendi üniversitemde seçimleri kazandım. Bu seçim sürecinde diğer iki aday propagandalarını benim “Cumhurbaşkanı tarafından atanmayacağım” söylemi üzerine oturttu. Bildiğim kadarıyla Sn. Ahmet Necdet Sezer tarafından atanan rektörlerin yeniden seçime katıldığı tüm üniversitelerde diğer adayların söylemleri hep bu merkezdeydi.
3 Kasım günü YÖK Genel Kurulu’nda görüşmemiz vardı. Gittiğimde ilk dikkatimi çeken toplantı salonunun karşısındaki büyük salonda bir üniversitemizin rektör adayının velisinin !! (Ekrem Pakdemirli) oturuyor olmasıydı. Zamanı geldiğinde salona alındım; YÖK Başkanı 5 dakika zamanım olduğunu, eğer genel kurul üyeleri soru sormak isterlerse bir 5 dakika da onun için ayıracaklarını söyledi ve ‘evet anlatın’ dedi. Ne anlatmamı beklediklerini sordum, ‘ne isterseniz onu anlatın’ dedi. Ben de en temel sorunlarımızdan olan maddi konularda ne gibi ek kaynak yaratma çalışmaları yaptığımızdan ve bu konuda geleceğe yönelik planlarımızdan bahsettim.
Konuşmam süresince üyelerin çoğu önlerindeki dosyaları karıştırıyor, kimileri birbiriyle konuşuyor, kimileri başka şeylerle ilgileniyordu. Konuşmamım sonu gelmeden YÖK Başkanı ve genel sekreter odadan çıktılar; süremin dolduğu belirtildi ve ‘sorusu olan var mı’ diye soruldu. Bir üye ‘bu anlattıklarınızın Yüksek Teknoloji ile ne alakası var hoca’ dedi. Ben de, bana istediğinizi anlatın denildiğini bu nedenle maddi konuları öne çıkardığımı ifade ettim.
Başka sorusu olan çıkmadı ve yaklaşık 7-8 dakikalık bir görüşme sonrasında odadan çıktım. Bu diğer adaylar için de sanırım böyle olmuştur.
Ve YÖK Genel Kurulu bu ciddi!! ve kapsamlı !! görüşme sonrasında adayları değerlendirerek !! kararını verdi; beni 3. sıraya indirdi, 3. sıradaki adayı 1. sıraya çıkardı, daha sonra da Cumhurbaşkanı 2. sıradaki adayı atadı. Sonrasında da sayın YÖK başkanı bir açıklama yaptı: ‘Sayın Cumhurbaşkanının atamalarına bakıldığında, YÖK olarak fazla bir hata yapmadığımız görülmektedir’.
Yani bu mantığa göre Cumhurbaşkanı hata yapmaz, YÖK biraz hata yapabilir, ama en büyük hatayı o üniversitede çalışan, uygulamaları ve yönetimi bizzat yaşayan öğretim üyeleri yapar!!
Bu yaşanılanlar için sözün bittiği yerdeyim. Atama listelerinin bir takım kişiler ve oluşumlar tarafından hazırlandığına eminim. Türkiye’yi yönetenler arasında torpili daha yüksek olan adayın listenin başına çıktığına eminim.
Yazımı kendi Akademik personelime attığım mesajın son cümlesi ile noktalayayım: Sonucun üniversitemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Prof. Dr. Zafer İlken
***
Zafer Bey'den akademik kadroya gönderidği iletiyi de istedim. Üniversitenin içine ayna tuttuğunu düşündüğüm için yayımlıyorum
“Değerli arkadaşlar, Enstitümüze yeni Rektör seçilmesi-atanması süreci bildiğiniz gibi gerçekleşmiş bulunmaktadır. Gelinen bu aşamada bazı şeyleri söylemeyi, kendime ve sizlere saygının bir parçası olarak görüyorum.
Hiçbir cemaat, tarikat veya siyasi parti ile ilişkim bulunmamaktadır. YÖK Başkanıyla hemşehrilik  veya şirket ortağıyla akrabalık ilişkim yoktur. İYTE öğretim üyeleri dışında kimseye veya hiçbir oluşuma güvenerek yola çıkmadım. Bölüm ziyaretlerimde sadece yaptıklarımızı, yürüyen işleri ve yapacaklarımızı anlattım.
Kimsenin özeline dair ağzımdan en ufak bir laf çıkmamıştır. Ancak benim kişisel yaşantım üzerine yalan-yanlış ve iftiralarla dolu bir kampanya yürütenleri ve söylediklerinin hepsini biliyorum ve bunu hiçbir zaman unutmayacağım.
Devrini tamamlamış akademik muhterislerin, hâlâ makam peşinde koşan başarısız eski yöneticilerin, narsistlerin, her dönemin rektör yardımcısı adaylarının, birbirleri hakkında her türlü lafı eden benzemezlerin oluşturduğu kutsal ittifaka ve rektörlüğe atanmayacağım propagandası ile yola çıkmış  adayların Üniversiteleri rezil etmiş bu sistem içerisinde verdiği amansız uğraşlara, lümpen proleterya’ya, Athos, Porthos, Aramis ve Brütüs’e rağmen, beni birinci yapan dik duruşlu, omurgalı arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler ediyorum. Sonucun Enstitümüz için hayırlara vesile olmasını diliyorum!”
***
Şu rektör seçim-atama sürecinin iğrençliğinin fotoğrafı, bundan daha iyi çekilemezdi, diye düşünüyorum.. Gelecek Cuma yeniden buluşmak umuduyla..
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, Gündem, Sayı 1236

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder