Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Davutoğlu'nu Dinlerken... Türkiye ve Ekseni

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dünkü (25 Aralık 2010) bilgilendirme toplantısında pek çok konuyu bizlerle paylaştı. Dış politikanın ana hatları üzerinde durdu. Bu iktidarın en önemli açılımını dış politika gerçekleştirdiğini ötedenberi gören ve yazan bir insan olarak, şunu söyleyebilirim: Türkiye, 60 yıldır ilk kez kendi ekseninde yerli yerine oturma çabası içine girmiştir!
Kayma değil; bulunduğun yere, coğrafyaya, tarihsel ilişkilerine, çevreye, özetle doğal yerine “oturma”.
60 yıllık bir “askeri cephe” ülkesi olarak, değişmez bir dış politika ekseni, yerinden oynadı.
Bu Batının “askeri ileri karakolu” niteliği, Türkiye'yi çevresine yabancılaştırdı, özgür ve bağmısız politika üretmesini engelledi. Askeri harcamalar ve Batının güvenlik politikalarının bizi hapsettiği ilişkilerin dışına çıkıyor ülke. Olması gereken doğal ilişkilere geri dönüş içindeyiz.
Bu konu, bir AKP meselesi değil, ülkenin temel bir sorunudur. Hani iktidar buna yardımcı olursa, ülkeye yarar sağlayacağı için desteklenmesi gerekir düşüncesindeyim.
***
Üç ay önce yayımlanan “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” kitabımda da (Cumhuriyet Kitapları), 1950'lerden itibaren Türkiye batının askeri cephe ülkesi olarak, ekonomik kalkınma ve üretken bir ülke yaratma iradesini terkettiğini belirtiyordum. Geriye yönelik olarak, tarihimizde tartışılması gereken ana eksen kayması budur, (Demokrasiye, çok partili parlmenter sisteme geçme kararı değil.) Ekonomi, atardamarıdır her ülkenin. Eğer, şu veya bu nedenle, ekonomide üretken ülke olma iradesini elinizden kaçırırsanız, gelişememiş ülke konumuna düşersiniz.
Davutoğlu, komşularla sorunları sıfırlamayı hedefleyen ve Türkiye'yi ulus devletler çağında kendi ekonomik çıkarlarını savunan bugünkü politikayı, “restorasyon” olarak nitelendiriyor. Ancak, bu restorasyonu, gelişen ve değişen dünya koşullarının dayattığı düşüncesinde; “dünya düzeni ve politikaları bir restorasyon içinde” diyor. Bu doğrudur, fakat ülkenin 60 yıl boyunca “Batı askeri güvenliğinin cephe ülkesi” olarak kalmasını izah edecek bir durum değil bu...
Askeri cephe ülkesi konumu bize çok pahalıya mal oldu! Askeri harcamaları görülmemiş derecede arttırdı! Ordu ve güvenlik, Batının çıkarları gereği ön planda seyretti! Askeri darbeler ülkesi olduk! Sivilleşmeyi, demokrasinin yerleşmesini ve gerçekleşmesini, insan temel hak ve özgürlüklerin yerleşmesini ve ülke ve kurumlarının içselleştirmesini engelledi! Üstüne üstlük, mezhep ve etnik sorunlar ön plana çıkartılarak, bunlar kışkırtıldı! Yolsuz siyasi partiler ve hükümetler süreklilik kazandı! Ve Bunların sonucunda AKP iktidarı yaratıldı!
***
ABD'nin ve AB'nin Türkiye'yi “eski askeri cephe konumunda” görmek ve tutmak istediğinde şüphe yok!
Ancak bu artık aşılmıştır!
Türkiye yönünü Batıya mı dönmeli yoksa Doğu ya mı, bunlar boş tartışmalardır! Ülkenin ekonomik ve buna bağlı olarak siyasi gerçeklikleri neyi gösteriyorsa!
Ülkenin yeri “Çok merkezli ilişkiler” içindedir!
Geçenlerde bir yazımda da belirttiğim gibi, bu ilişkiler çok eksenlidir... çünkü dünya artık salt “Batı eksenli” olmaktan çıkıyor!
Ekonomik, teknolojik ve dahası bilimsel olarak da!
Bir “Doğu ekseni”, uzun zamandır dünyaya kendini kabul ettirdi! Çin ve Hindistan, Tayvan ve Güney Kore ve diğerleri.. Dünya ekonomisine ve yaratıcılığına ağırlıklarını koymuş durumdalar!
ABD her durumda bir “çöken ülke” konumundadır ve bu konumdan kurtulması çok zordur! Dahası, ABD büyük bir “hır” bile çıkartabilir, salt bu nedenle ve yeniden ileriye fırlamak umuduyla!
Afrika, gelişen ve büyüyen bir kıtadır! Küreselleşen dünyanın önemli bir eksenidir! Türkiye'nin yoksul Güney ülkeleriyle dayanışmasına iliişkin Davutoğlu'nun sözleri, sevindiricidir!
***
Küreselleşme, sözcük anlamı olarak da, zaten eksen olgusunu mezra gömmüştür!
Eski bilimsel bir söylem, herhalde siyasal, kültürel, ekonomik açıdan da hiç bugünkü kadar gerçeklik kazanmamıştı:
Dünyanın merkezi, ayaklarınız bastığı yerdir, ayaklarınız altıdır!
Türkiye, bu anlamda yeniden inşa edilmeli.. Önce çevresiyle büyüyen bir ülke..
Dvutoğlu, çevrede ve dünyda barış ve istikrara Türkiye'nin katkısına çoklukla vurgu yaparken, Edoğan ve iktidarının, içeride siyasal istikrarsızlığa ve bölünmüşlüğe böylesine katkısının doğurduğu açmazı ve çelişkiyi de, “politikaların bütünlüğü” açısından, “anlamak” zordur!
Cumhuriyet, 26 Aralık 2010 / Bilim ve Siyaset (Aynı gün Davutoğlu'nun açıklamaları geniş bir haberle Cumhuriyet''te yayımlandı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder