Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

15 Eylül 2013 Pazar

Dedi mi Demedi mi!? Bir Doktora Görüneyim!


Büyük derinlik stratejisti (!) Davutoğlu ve Başbakanı, Suriye yönetimine yıkıldı yıkılacak ömrü biçip durdu... İki yıldır saldırıya kışkırtmadıkları dünya lideri kalmadı! Suriye’de son “şansları” kimyasal gaz kullanımı idi. Çünkü Obama bunu kırmızı çizgisi ilan etmişti! Esad güçleri bütün cephelerde üstünlük sağlamaya başladığı tam o sırada, Esad’ın kimyasal silah kullandığı haberleri pompalandı.. Bu söylentiye dört elle sarılan, v etam inanan dünyada belki de tek iktidar oldu Ankara’daki..
O gün bugündür, kimyasal silah kullanıldı mı, kullanıldıysa bunu kim yaptı, hiç belli değil.. Büyük olasılıkla, Obama’yı müdahaleye kışkırtmak için, muhalifler! Ne yazık ki bu entrikada Ankara’dakilerin de adı geçmeye başladı! Bu tezgah aydınlanır ve Ankara’nın şu veya bu şekilde bir dahli saptanırsa, yandı gülüm keten helva! Uluslararası Mahkeme! Dahası, iktidardan kurtulmak isteyenler varsa dışarıda, bulur eder ilişkiyi ortaya çıkartır.. Şimdilik, ÖSO ve köktendincilerin cinayet vahşetleri piyasaya sürülmeye başlandı! Peki bu vahşetin destekçileri kimlerdi? Ülkemizde bunları barındıran, yedirip içirip giydirip sağaltarak ve silahlandırarak yeniden savaşa süren..
***
Obama’nın Esad’a müdahale niyetinden, bizimkiler nasıl da sevinmişlerdi: RTE yetmez, Esad’ı yıkmak hedef alınmalı, dedi. Hatta iktidar saflarında, kara harekatı olmadan Esad’ın işinin bitirilemeyeceği vurgulandı.. Dahası, Suriye’ye karşı oluşturulacak bir gönüllüler savaş-saldırı cephesinde yer almaya hazırız bile dediler!
 Ne kadar çok öldürmeyi seviyorlar! Arınç bile müdahale niyetini duyunca sevinçten gözleri yaşarmıştı.. Davutoğlu, Rusya- ABD ve Suriye arasında kimyasal silah stoklarının belirlenmesi ve teslimi konusunda görüşmeler başlayınca, “savaşsız çözüm oyalamadır” diye barışçı çözüme karşı çıkmıştı!
Arkadaşlar, bütün bunları söylediler mi yoksa ben mi hayal gördüm ve uyduruyorum!
Bir doktora görünmeye hazırım!
Davutoğlu artık barışçı çözümün belki de durdurulmaz bir sürece girdiğini görünce, önceki gün medyanın karşısına çıktı ve bu kez de dedi ki: Biz savaş istemiyoruz.. Türkiye hiç bir zaman savaş çağrısı yapmadı..
Yahu ben kafayı mı yedim!? Yoksa böyle bir şey demedi mi!? Aha şuraya yazıyorum: Şu barış görüşmeleri çıkmaza girer ve Esad’a yeniden askeri müdahale gündeme gelirse, Davutoğlu ve lideri savaşın ön cephesinde yer alacaklar!
Davutoğlu hiç istifa diye bir sözcük duydu mu?
Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir böyleleri hiç görülmedi! Zaten olay, bu ikilinin, Türkiye tarihindeki o eşsiz insan Atatürk’ün “yurtta barış dünyada barış” sözünün geçersiz olduğunu ilan etmeleriyle başladı!
Peki bu açmaza nasıl düştüler? Çooook sıradan: Çöküşleri, Libya müdahalesinde NATO’nun Libya’da ne işi var, demekle başladı. Ama hemen katıldılar savaşa! Ardından, NATO gözünü bu kez Suriye’ye çevirince, Libya’daki gibi açmaza düşmemek için hemen öne fırladılar, parsayı toplayacaklar ya.. “Stratejik derinlik”, Libya ile Suriye’nin asla kıyaslanamayacağını görememişti!!!!
Türkiye’nin içine düşürüldüğü çukurun hesabı kitabı bu kadar basittir! Şimdi İngiltere’de mutlaka Esad mı önce gider iktidardan RTE mi üzerine bahsi müşterek oynandığına eminim!

27 Mayıs Korkusu
İki notla bitireyim..
a) RTE, Gezi gösterileriyle ilgili dedi ki: 27 Mayıs 1960 ihtilali de böyle öğrencileri kışkırtarak geldi, aynı oyunu deniyorlar.. Gençler şöyle dövülüyor böyle dövülüyor  öğütülüyor diye o zaman da durmadan yayın yapmışlardı, şimdi de tıpatıp aynısı yapılıyor..
RTE’de tarihsel bilincin zerresi yok, aslında Menderes kafasının aynısı.. Menderes’in bu ülkeye yaptıklarına hiç bakılmaz, seçilmiş iktidarın zulmü, yasasızlığı hoş görülür, eh seçilmiştir, hakkıdır (eee kocadır döver de öldürür de) denir. Askerin müdahalesi yerilir ve keyfi diktator Menderes mazluma dönüşür! 27 Mayıs’ı anlamak mi istiyorsun! Öncesine bak! Başka hiç bir ölçü ve bilgi yoktur!
RTE konuşuyor: Gençler şöyle dövülüyor böyle dövülüyormuş…İki TV kanalı ve bazı gazeteler olmasa, Türkiye’yi, ülke çapında hiç bir direniş olmadığına, 6 gencin öldürülmediğine, iktidarın polisinin bütün ülkeyi savaş alanına çevirmediğine ikna edecek!
b) 28 Şubat 1997 soruşturması için, medya ve patronlar niye soruşturulmuyor diye yargıya müdahalesi artık gelenekseldir.. RTE intikamcı duygu ve düşüncelerle Türkiye’yi daha büyük kargaşalığın içine sürüklemeye çalışıyor.
Durdurun şu ülkeyi!
--15 Eylül 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder