Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Eylül 2013 Pazar

Bu Ülkeyle Bu Milletle Baş Edemezsin!


Bu ulusla, bir ulusla savaşacak kadar kimse büyük olamaz...
Bugün 1 Eylül.. İnsanlar İstanbul’u ve bütün Türkiye’yi ele ele saracaklar, kucaklayacaklar, bağırlarına basacaklar birbirlerini.. Haritaya bakıyorum, müthiş güzel bir ele ele görüntüsü, uzaydan.. Marslılar kıskanıyor, uzaylılar şüphesiz vallahi billahi de dünyaya özel gezilerle geliyor, bu görüntüyü kaçıracak kadar aptal değiller!
Türkiye, duyuyor musun!
Hey Feldmarşallığa soyunan, bu ülkeyle başedemezsin.. Suriye halkının üzerine bomba yağdırmak için çırpınıp dururken ve ABD’yi ikide bir kışkırtırken yeni osmanlı tayfan ile birlikte, Türkiye Barış Günü’yle yanıt veriyor..
Bu ülkeyle, bu insanlarla, bu milletle, bu halkla baş etmek zor!
Bu ülkeyi herşeyiyle, ruhuyla, bütünlüğüyle, doğasıyla yiyip bitirmeye çalışırken iktidarın, bu insanlar ortalığa güzellik saçıyor.. Yoketmeye çalıştığın herşeyi yerlerine koymak için harekete geçiyorlar..
Arkanı dönüyorsun, kırık dökük gri merdivenlerini gökkuşağına boyuyorlar..
Sabaha karşı boyacılarınla belediyenle baskın düzenliyor, merdivenleri griye çeviriyorsun.. milletin alaya aldığını görünce bu kez gelip kendince renklendiriyorsun...
Derken, DuranAdam gibi, renkli merdivenler Ankara’da patlak veriyor..
Gezi ruhu bu kez gökkuşağı merdivenleriyle pardon diyor!
***
Biliyorsun ki, renkli merdivenler değil orada gördüğün: hadi git artık seni istemiyoruz.. Doğru okuyorsun!
Yana döneceksin ki, bu kez önünde Gezi müziği çalan renkahenk dev bir balon karşında..
Patlatsan mı tutuklasan mı, yoksa ne..
Rüyamda gördüm, millet avuç içi kağıtları sağa sola yapıştırıyor, üzerinde tek cümle, tek sözcük, neyi ne kadar sevdiklerini anlatan.. önünde sağında solunda, duvarlarda reklamlarda.. bir tık, tamam. Hey ne oluyor diye uyanıyorum..
Kusura bakma, bu milletle başetmek zor.. Oraya kirletiyorsun, burayı süpürüp temizliyorlar..
“Sıcak sonbahar” korkusu yaşıyorsun.. Güya protestolar seni apansız yakalayacak da, önlem almaya başlamışsın...
Renkli merdivenlere bi baksan!.. Bu millet hergün bir protesto, direniş yaratıyor da farkında değilsin..
***
Sopa gösteriyorsun!
İzmir’de Gezici gençlere yazılan iddianameye bakıyorum, oturup yazmışsın bi güzel! Hepsi senin ifaden, söylemin, cezan, mantığın, isteğin...
Sokak serserileriymiş..
Gezi Meydan Muharebesini Türkiye ölçeğinde kaybettin..
Feldmarşal apoletini tam takacaktın ki, topun tüfeğin toman mermin biber gibi kimyasal gazların fayda etmedi.. ikiseksen yerdesin...
Milletin duvarı önünde feldmarşal apoletin eriyip aktı gitti.. nereye diye sorma..
Şimdi Suriye’de çizmelerini geçirdin ayağına, komutan ceketini şapkanı tutmasalar giyeceksin..
Müslüman kanını durduracakmışsın, öyle duyduk..
Binlerce müslüman kanı akıtarak..
Biliyoruz ki orada uluslararası teröristlere verdiğin silahların öldürdüğü Suriyelinin çetelesini tutmuyorsun, ama bu millet tutuyor...
Helikopterine bin yarın, şöyle önce İstanbul’un üzerinde bi uç, sayamayacağın kadar ele ele yüzbinlerce insan, işte tutulan çetele üzerindeki öldürülen, bombalanacak, bombalanmasını istediğin, bu millete gösterdiğin sopaların uzandığı insanları, sayıları işaret ediyor.
***
Bu millet büyüktür..
Arkasında 30 Ağustos’da sopaladığın insanları vareden Büyük Zafer, Kurtuluş Savaşı, Büyük Kuruluş, bir Ulus olarak yeniden varolma, bir büyük dil, bir büyük tarih, Atatürk ve şanlı arkadaşları, şehit subayları erleri.. şanlı direnişler var..
Oralarda pişerek bu millet büyüdü büyüdü büyüdü..
Taksim oldu, Türkiye oldu, ODTÜ ormanı oldu; Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş oldu..
Milletine karşı, bir millete karşı savaşan kimse muharebe kazanamamıştır.
Buna kalkışanlar hep yokolmuşlar, milletler ise hep varolmuşlar.
Tarihe bak..
Bu ülkeyle, bu milletle başedemezsin!
---1 Eylül 2013 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder