Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Haziran 2013 Pazartesi

Yo Hayır, Bilim İnsanları Hala Varlar!


Gündem, CBT Sayı 1370, 21 Haziran 2013

Bakıyorum yüzlerce dolusu imza.. Tam gazete sayfası.. ODTÜ öğretim elemanları ve çalışanları imzalı.. www.odtuayakta.org internet sitesi.. RTE’nin ve polisinin çok sayıda şiddetini bizzat üniversitelerinde tatmış insanlar olarak, diyorlar ki:
“Biz, aşağıda imzası olan ODTÜ Öğretim Elemanları ve Çalışanları, daha önce üniversitemize karşı da uygulanmış olan, en temel demokratik hak ve özgürlükleri şiddet kullanarak engellemeye yönelik iktidar anlayışının ülkemizde yaygınlaştırılmasına kararlılıkla karşı çıkıyoruz.
Bu şiddete dayalı anlayış ve uygulamalar karşısında, ülkemizin her yanında, başta gençler ve kadınlar olmak üzere, temel insan haklarına sahip çıkan halkımızın ayağa kalkmasını destekliyoruz.
Yaşananların sorumluluğunun mevcut iktidarda olduğu gerçeğinden hareketle, direnişin, Taksim Dayanışması tarafından açıklanan haklı ve meşru taleplerinin kabul edilmesinin demokrasi ve hukuk devleti anlayışının asgari bir gereği olduğuna inanıyoruz.
Temel haklarını, yaşam biçimlerini, çevrelerini ve ülkelerini, insan olmanın gereği olarak, onurlu bir biçimde savunanlara tüm ülkemizde uygulanan devlet şiddetini kınıyor, bütün sorumlularının hesap vermeleri gerektiğini Kamuoyu'na bildirmeyi bir görev biliyoruz.”..
ODTÜ hem üreten ve ülkeye katkıda bulunan hem eğiten hem de diktatörlüklere boyun eğmeyen, üniversite adını haketmiş bir kurumumuzdur.  ODTÜ hep böyledir! Selam onlara!
İTÜ’lüler de, öğretim üyeleri ve öğrenciler toplanarak Gezi Parkı’na baskını alkışlarla protesto ettiler. Sonra Taksim’e ve NTV’nin önüne yürüdüler...
Üniversite öğretim üyeleri derneklerinin de protestolarını biliyoruz... Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri de protesto bildirisi yayımladı..
Ama şüphesiz bunlar etmez. Üniversitelerin nasıl tepeden aşağı bir cendere içine aldıklarını biliyoruz. Ama öğretim üyeleri özgürlüklerine sahip olmalıdır. Yönetimlerin baskıcı ve yasadışı bir sürü eylemde bulunarak hoşlanmadıkları öğretim elemanlarını dışlama gayreti çok sık olarak medyaya yansıyor. Bu baskıyı aşmanın yol ve yöntemi nasıl bulunur? Belki “abi” üniversitelere bu konuda çok daha önemli rol ve görev düşüyor..
Üniversitelerin tepkilerini selamlamakla birlikte, hiç mi hiç yetmez diyebiliriz ancak. Evetsiz hiç yetmez! Çünkü ülkeye yayılan Gezi Parkı protestoları aynı zamanda üniversitelerin de özgürlük sorununa bir destektir.
Üniversitelerimizin içine düşürülmeye çalışıldığı çıkmazı anlayabilmek için, TÜBİTAK’ın artık “dinsel” projelere verdiği desteklere bakmakta yarar var:
TÜBİTAK ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği ile düzenlenen bilim fuarında, Kuran dinletilen fasulye hızlı büyümüş; şeriat yasalarında uygulanan ceza yöntemleri “bilimsel” bulunmuş...  TÜBİTAK da bu öğrenci projelerine projelere destek vermiş...
Pek yakında, Kuran okunarak gerçekleştirilen büyük teknolojik projeler de gündeme gelirse hiç şaşırmayacağım.. insanlar “buluşlarımı beş vakit damaz kılmama borçuluyum” demeye başlayacaklardır!..

GÜÇ VE İKTİDAR BEYİNDE HASAR YAPIYOR
Bir uzman profesörün, güç-iktidar-toplum ve beyinle ilişkisi üzerine ilginç yazısını tartışmaya getiriyoruz, üçüncü sayfamızda. Bu yazı ülke içinde bir bilim insanımızdan çıksaydı, görürdünüz siz kopan kıyameti! Ian Robertson, iktidar ve gücün uyuşturucu etkisinden söz ediyor ve Başbakanın 11 yıldır edindiği “Güç ve Başarı”nın beyinde tahribatı olabileceğini ileri sürüyor. Ayrıca iddialı bir savı daha var, bu ikilinin, dünya tarihi boyunca beyinde çok önemli etkileri olduğunun kesin olduğunu ve başarının insan beyninin kimyasını değiştirdiğini vurguluyor... Şüphesiz, bu bir bilimcinin savıdır, benzer iddiaların İngiltere’de Thatcher gibi siyasi liderlerde de ortaya çıktığı tartışılmıştı.
Yaşadığımız son olaylarda gördüklerimiz, yazarın şu iddiasıyla örtüşüyor mu: “Bu değişiklikler insanları daha fazla benmerkezci, özeleştiriye kapalı, daha az kaygılı hale getirir, hata ve yanlışları görme becerisini köreltir.. bütünr bunlar lideri muhalefe ve eleştilire karyısında tahammülsüz kılar..”
Bu ilginç saptamaları bilginize sunuyoruz..
***
Gezi direnişi üzerine Doğan Kuban hocanın gözlem ve yorumlarının yanısıra, yine Hayrettin Ökçesiz  Gezi Direnişçilerine Sözler’ini yazısında aktarıyor. Tanol Türkoğlu da yine Gezi Parkı bağlamında Dünyayı Güzellikler Kurtaracak, Şiddet Değil diyor..
Gelecek Cuma’ya kadar, sevgi ve dostlukla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder