Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Haziran 2013 Perşembe

Lütfen Yardımcı Olun (Paranoyak, Olup Biteni Göremez)


Sabah televizyonda gözüm Enerji Bakanı Taner Yıldız’a takıldı. Baktım ciddi ciddi bütün bu eylemlerin müthiş bir eşgüdüm içinde planlandığını, tek odaktan yönetildiğini söylüyor! CHP kurumsal olarak orada yokmuş ama CHP’liler yüzde 70’leri aşıyormuş. Zaten meselenin de park olmadığını, hükümeti yıkmayı tasarladıklarını da nihayet itiraf ettmeye başlamışlar..
Yoo salt Yıldız değil, bazı bakanlar da benzer düşünceleri dile getirince ve hükümetin medya yalakaları dır dır dır dış mihrak diye kafa ütülemeyi sürdürdükçe... hele hele Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bile dış mihrakların engelleri olmasaydı “uzay gemisi bile yapardık” biçiminde konuşunca.. bir de üstüne üstlük o müthiş eylemi başlatan “Duran Adam”ın (Erdem Gündüz, alnından öperim senin!) CİA Ajanlığı ortaya sürülünce... tam koptum..
Ama o kopuş noktasında bi dakka!, dedim kendime, şüphe veya ikileme düştüm: ya ben / bizler başka bir dünyada yaşıyoruz, ya da iktidar insanlarının içinde yaşadıkları, bize paralel bir dünya var.. 
Biz içine giremiyoruz onlarıın dünyasının; ama sadece davranış biçimlerine bakarak bu/bizim dünyadan olmadıklarını anlayabiliyoruz...
Paranoyak bir durum yarattım, üstelik bizler için de gördüğünüz gibi, ama bu problemi çözemedim, lütfen yardımcı olun.. Yoksa biz mi gerçeklerden koptuk ve olanı biteni anlayamıyoruz?! Gelin biraz daha ilerleyelim:
***
İki olasılık var:
Ya, başta RTE olmak üzere hükümet ekibi gerçekten iktidarlarına karşı ciddi bir yıkma planı devreye sokulduğuna, bu amaçla Gezi Parkı eylemcilerinin ve yandan yandan CHP’nin de komplonun içinde olduğuna, olayın ardında da CİA bulunduğuna ciddi ciddi inanıyorlar.. 
Ya da, inşa ettikleri bu uyduruk teoriyi millete yutturmak için tepeden aşağıya bir yalan propaganda makinesini harekete geçirdiler..
Yardımcı olun: Hangisi doğru olabilir!..
YönFMRadyo’da dün sabah biraz bunu tartıştık Murat Taylan’la (Çarşamba günleri sabah 9.00’da).. O, AKP’nin, kendilerine bir darbe planı kurulduğuna inandıklarını söyledi. İktidarın yazarlarını okudukça buna kanaat getirmiş!
***
Eğer öyleyse, yani birincisi doğruysa, başta RTE olmak üzere iktidar gerçekle ilişkisini kaybetmiş demektir.. Yani bir paranoyak durum iktidarı esir aldı! 
Sözlüklere bakıyorum, bu duruma aşırı derecede endişe ve korku yol açabiliyormuş. Sıkca mantıksız kuruntuların esiri olabiliyorlarmış. Bir tür akıl kaçırma... Aşırı şüphecilik nedeniyle, “kendilerine veya mülklerine karşı bir tehdit” (burada mülk=iktidar=devlet=zenginlikleri vb) oluştuğu endişesini atamamak..
Eh yani, belki de haksız değiller. Baksanıza, ağaçları koruma, parkta kışla yaptırmama eylemi, birden ülke çapında hükümete karşı büyük bir direniş salgınına dönüştü! Sadece direniş olsa iyi.. eylemler hızla RTE’nin istifasını ve hükümetin çekilmesini istemeye yöneldi, yıldırım hızıyla… anında… Tanrım sen ne büyüksün! (Yoksa “CİA sen ne muazzamsın nasıl da bütünü bu kadar ince hesapladın, gerçi hesapların pek tutmaz ama burada müthişsin” mi demeliydim!)
Arkasından, CİA ortaya DuranAdam’ı çıkardı, onu Taksim’e dikti ve ülke çapında başka eylem dalgası başlattı.. 
Ben CİA’nın üçüncü büyük eylem dalgasını şimdiden merak etmeye başladım. Bu iktidara nihai darbeyi indirebilir!
Gel de şüphelenme ve iktidara hak verme!
***
Öte yandan emniyetin hazırladığı raporda ise, dış güç, komplo falan saptanamadığı da belirtiliyormuş.. Rapor, Başbakana karşı! RTE, Taksim Platformu temsilcisine, camide içki içme konusunda bana yalancı mı diyorsun diye çıkışıp, kızı tarafından odadan çıkartılmamış mıydı? Emniyetin raporu da Başbakanı yalancı çıkartacak cinsten..
Yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji ekimizde, başka bir olasılığı daha, dünyaca ünlü bir sinir bilimci psikolog, Ian Robertson gündeme getiriyor: Başbakan bir güç, başarı, iktidar zehirlenmesi içinde.. 11 yıl boyunca durmadan bütün güçleri kendisinde toplayan bu tür liderlerin beyinleri bir uyuşturucu etkisi altına giriyor ve beyinde iktidar tahribatı yaratıyor.
Bu nörolojik değişikliğin yarattığı”kibir”, “benden sonra tufan” düşüncesini tetikler, “koltuğu bırakmamak adına ülkede büyük bir karmaşayı, hatta iç savaşı bile göze alabilir.. Kendisinin yalnızca Tarih’e veya Tanrı’ya karşı sorumlu olduğunu düşünme; yargıya hesap verme zorunluluğundan muaf olduğuna inanır”...
***
Aslında biz de paranoyak durum içinde olabiliriz: Hayır, iktidar mensupları geliştirdikleri (CİA bizi yıkmak istiyor) yalanını sistematik hale getirerek millete yutturmaya çalışıyorlar.. RTE ortalıkta olmayan şeyleri olmuş gibi anlatıyor (yalan söylüyor mu demeliydim!) Cami’de içki içildi gibi.. Bu yalanı bilerek söylüyor ve milleti din açısından kışkırtarak, milleti safında tutmaya çalışıyor.. Yalanları durmadan tekrarlarsan, iktidarın gücüyle, “gerçekmiş gibi” algılanmasını sağlayabilirsin.. 
Yani sistematik kafa yıkama..
Ne dersiniz?
--20 Haziran 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder