Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

16 Haziran 2013 Pazar

Erdoğan’ı Hangi Dış Güç Yıkmak İstiyor?


Bu yazıyı mektup olarak RTErdoğan’a yazmak istedim önce, ama boş ver, en yakını ve siyaset bilimci kızı Sümeyya Hanım bilgilendirir dedim! Artık bu iddiayı ciddiye alarak yazıyorum, çünkü Başbakanın buna inandığına inandım:
Başbakan gerçekten de kendisini yıkmak için dış güçlerin harekete geçtiğine ve bu amaçla da Gezi Parkı’nda üç beş ağaç bahane edilerek ülke çapında ayaklanmaları başlattıklarına inanıyor.. Bu direnişin ardındaki dış güçler onu devirmek istiyorlar..
Yeni Şafak vb bu inancı temellendirmek için akıldışı komplolar yazdı.. Hatta bir haberleşme ağı olan “Zello”yu bir örgüt bile yaptı.. Oradan emirler geliyormuş! En son Soros ortaya atıldı! Soros’un adamları ki, iktidarınızın en büyük destekçisi! Ülkemizdeki Baş Sorosçuyu akil adam bile yaptınız! En sonunda ellerinde bir şey kaldı Faiz Lobisi! Hayır, bazı bakanların da inanmadan ama papağan gibi tekrarladıkları bu zırvalık üzerinde de durmayacağım... Ben “dış güçleri” ciddiye alarak yazacağım..
RTE’nin korkusuna hak veriyorum: Evet “dış güçler” sizi yıkmak istiyor.. Daha doğrusu şöyle diyeyim: Sizsiz bir AKP iktidar tercihlerini görmemek için kör olmak gerekir.
***
Ama önce, sizi yıkmak isteyen “İç Güçler” var! Önce buradan başlayalım. Siyasi partilerin varlığına dayanan bir sistemde RTEyi yıkmak istemek kadar meşru bir şey olamaz. BDP’yi bilmem, ama diğer partiler sizi iktidarda istemiyor! Şüphesiz meşru yollardan.. Birincisi bu..
İkincisi Gezi Parkı direnişi sizi yıkmak için harekete geçmedi. Olayların kronolojik gelişimini önünüze kimse koymadı mı? Gezi Parkı’na polisinizin zalim baskını tüm ülkede vicdanları taşırdı. Bunu size söyleyen kimse yok mu? Ama Gezi Parkı direnişinin ülke çapında bir boyuta ulaştıktan sonra, olay parklıktan çıktı ve iktidarınıza yöneldi.. Yoo burada CHP yok.. Halk var!  Sizi iktidarda görmek istemeyen bir halk hareketine dönüştü.
Bir kışkırtıcı mı arıyorsunuz: İktidarınıza, kendinize, polisinize, zulmünüze, haksızlığınıza, Taksim Parkı konusunda artık saçmalık noktasına varan direnişinize bakın. Kışkırtıcı, iktidar ve uygulamalarıdır sadece! Tabii olay, Gezi Parkı ve iktidarınızın zulmüne direniş olmaktan da çıktı. Çoğunlukçu, baskıcı, uzlaşmasız siyasetinizle yok saydığınız yüzde 50-60 halk kesimine karşı yaptığınız bütün yasalara tepkiler de gündeme geldi..
Diyorsunuz ki, meşru hükümete karşı bir sivil darbe yapılmak isteniyor. Bekleyin seçimler ve sandık var..
Valla bilemem, Tunus’ta da, Mısır’da da, Libya’da da meşru hükümetler vardı.. biliyorsunuz. Kaddafi’yi yıkmak için bizzat operasyona katıldınız! Yani mesele iktidarda meşru bir kişinin olup olmaması değil. Bir iktidarın meşruiyetini yitirmesidir olay.. Eğer hukuksuzluklar, baskılar ayyuka çıkıyorsa, iktidar halka, muhalefete zalimlik yapıyorsa, protestoları kanla bastırıyorsa, askerini sivilini haksız hukuksuz yasasız yıllarca içeride tutuyorsa, uyduruk mahkemelerin arkasında duruyorsa, örneğin Gezi Parkı’na inşaat yapılmasına karşı büyük muhafeleti zulümle bastırmaya kalkışıyorsa, insanları avlıyor kafalarına kurşun sıkıyor, gözlerini oyuyor, kafasını kırıyorsa..
Kusura bakmayın, meşruiyetinizi yitirdiğinizi durumlar ortaya çıkıyor demektir. Bunun görüntüsü nedir: Ülkedeki direniştir. Zulmünüze meydan okumadır.. Bu meydan okumaya daha büyük bir zulümle karşılık verirseniz, her iktidarın ayvayı yediği koşullar ortaya çıkar.. Dünyanın hiç bir yerinde “ne yapıyorsunuz bu meşru hükümettir” denmez.. Ancak iktidar yardakçıları “vaayyy sivil darbe haa..” der, demokrasicilik oynar, aptal kafalar ise gelecek sandığı gösterir. İnsanları öldürerek ükeyi yönetilir duruma kimse getirememiştir. İstedikleri kadar arkalarında oy çokluğu olsun, halkın direnişi yıkıp geçer bütün iktidarları.. Tabii demokratik koşullarda böyle hükümetler istifa eder..
Türkiye’yi saran direniş dalgasının ardında “dış” değil, tamamen iç dinamikler arayın.. Allahaşkına, hadi siyasi danışmanlarınız susuyor diyelim, MİT’iniz, emniyetiniz durumu analiz edip önüne koymuyor mu! Koymuyorlarsa, çukurunuzu kazıyorlar demektir!
***
Herkesin bildiği bu olgulardan sonra gelelim sizi yıkmak isteyen dış güçlere... kim bu güçler? Bırakın Soros’u, Faiz Lobisini Zello’yu.. Neden isimlendirmiyorsunuz? Bu dış güç Katmandu mu, yoksa Bahreyn mi, Kanada olmasın? Belki de Brezilya’dır, sizin ekonomik başarınızı çekemeyen!
 RTE ve adamları ABD’yi kastediyor, ama dile getirmekten çekiniyor. 18 günde defalarca RTE iktidarını uyarıcı konuşmalar yapan onlar. Eski Ankara Büyükelçisi, “Bu iç işlerine müdahale değildir, aynı kulübün üyesisiniz, uyarılarımızı yapmak hakkımız” diyor.. Eh, doğru lafa ne denir! Tabi bir de AB var, kararını reddettiğiniz!
Şöyle düşünün: Dostlarınız, iktidarınızın yıkılmasından endişe ettikleri için sizi uyarıyorlar.. Ama şu da var: ABD (AB bile artık), RTE olmasa daha iyi olur diye düşünüyor. Bunun nedenlerini burada analiz etmeyeceğim. Ama bu bir olgu.. Diktatörlük, tek adamlık, herşeyi güdüleyen, toplumu adım adım dini kurallara göre yönetilen bir cenderenin içine sokan, Gezi Parkı gibi orada yaşayanları ilgilendiren bir konuda bile tek başına karar verecek bir kişiyi kimse istemez...
Kusura bakmayın, ama giderek Türkiye’nin çoğunluğu da sizi istemiyor artık.. Değişmezseniz gidersiniz..
Dış güçlere gelince.. Onlar bu ortamdan, sizin yerinize iktidara AKP’den başka birinin gelmesi umudune besleyerek ve bekleyerek, “duruma müdahil” oluyorlar sadece..
Şimdilik hepsi bu.. diyeceğim, sandıklara kadar uzayacak zaman içinde davranışınız, kişisel iktidarınızı belirleyebilir..  Süreç ne kadar zulüm içerirse, gidişiniz de o kadar hızlı olabilir.. Kişisel istikbalinizi mi seveceksiniz yoksa bu ülkeyi ve halkı mı.. Bu da belirleyici olacak..
Şimdilik benden bu kadar!
----16 Haziran 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder