Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

14 Haziran 2013 Cuma

RTE İktidarı Bırakmaz, Ama Ne İnci Kefali Ne Morino Balığı


RTE’nin son Salı konuşmasını bir yerden kesip görebileceğiniz bir duvara asın, çünkü bu konuşma kendisinin topluma, muhalefete, hayata, siyasete, gençlere, doğaya, demokrasiye, hukuka.. özetle hemen herşeye bakışının ana hatlarını içerir.. Konuşma, Tayyip beyi anlamanın bütün ipuçlarına sahip! Bu konuşma içerdiği çok ciddi ipuçlarıyla bir kılavuz olabilir. Şüphesiz, süreç içinde bazı “politik hesaplı” sapmalar olabilir.. Ama doğrultusu önemli..
Ana doğrultu, bütün güçleri kendinde toplamak isteyen bir lider.. herşeyi bütün yasaları, siyaseti buna göre düzenleyen bir lider.. demokrasiyi tamamen biçimsel gören bir lider.. iktidarını tehdit edecek herşeyi, ya büyük polis gücüyle (yarın Ordu ile de!) ve/veya seçmen gücüyle ezmeye yeminli bir lider..
Yani her durumda iktidarda uzun vadeli olarak kalmayı planlayan bir siyasi kimlik var karşımızda...
Nereden çıkartıyorsun diye soran varsa hala, polis gücünün en az 100 bin kişi artırılıp her türlü araç gereçle donatılmasını ve üstelik Meclis’te bekleyen ağır silah ithal etme yetkisini içeren tasarının yasalaşmayı beklediğini anımsatırım... Üstüne üstlük, iki gündür Mehmet Baransu’nun, herkesin bütün yaptıklarıyla, neredeyse hergün nereye ne kadar ve ne işediğinin verileriyle fişlenmesini öngören yeni gelişimi de buna ekleyin.. Toplumun denetimi MİT’e, tabii ki Emniyet’e ve karşı çıkacakları ezmeyi de büyük polis gücüne verilmiş durumda... 
Bütün bunlar, uzun soluklu bir iktidar yapılanmasının ve toplumun her tarafından sarıp sarmalanıp iktidarın cenderesine sokulacağının göstergeleri.. Yoksa, seçimlerde kaybetme olasılığını düşünen bir iktidar, böyle faşist-diktatoryal yapılanmaya adım atmaz..
***
Bu başlıktaki saptamayı gündeme getiriyor: RTE iktidarı bırakmayı asla düşünmüyor!
Yani, göstermelik seçimlerde, sandıklarda bile! 
Seçimleri kazanmak ve sandıktan çıkabilmek için her türlü önlemi alıyor ve alacak demek..
Birinci olarak, seçmen bütün yalan propaganda ve haberle şartlandırılacak... camide içki, türbanlıya saldırı, bayrak yakma.. bunlar şimdilik sıradan yalanlar..  daha bu tür neler çıkacak neler..
İkinci olarak, siyasi ve ideolojik yalanlar.. Her türlü beyin yıkama...
Üçüncü olarak her türlü hukuk düzenbazlığıyla, muhalefeti bastırma, savcı ve hakimleri tam randımanlı kullanma.. avukatları sindirme.. Bunun provası iki gündür Çağlayan Adliyesi’nde yaşanmakta...
Dördüncü olarak, sandıktan çıkmayı garanti edecek manipülasyonlar.. seçmeni iğfal edecek her türlü yöntem (bunlar uygulanıyor)
Ve daha neler neler... Kafayı diktatörlüğe takmış bir yönetim bu amaçla neler yapabilirse...
***
Neyse fazla uzatmayayım, iktidarı ve partisini, “normal, demokratik, seçimle gelip gidecek” bir iktidar, parlamenter sistemin bir unsuru olarak görenler, stratejik ve çok temel bir siyasi hata yapıyorlar demektir. Bu bakışla bir politika üretilemez.. Oyunun kurallarını kabul etmeyen birisiyle, oyunun kurallarını kabul eden birisinin herhangi bir ortaklığı zaten olamaz..
CHP’nin Merkez Komitesi ve bütün diğer partiler (BDP dahil) konuyu çok temelden yeniden düşünmeliler. Oyunun kurallarından birinin Cumhurbaşkanlığı olduğunu da düşünemeyiz. Çünkü Gül dün yaptığı açıklamayla, RTE’nin gemisine kapağı atmış görünmektedir (ya göstermelik ya zorunluluktan).. Türkiye’nin Avrupa gibi demokratik bir ülke olduğunu söyleyebilecek bir siyasetçinin kapısını çalarak “çözüm aramak”, sonuçsuz veya göstermelik bir tutumdur.
CHP ve bütün siyasal partiler tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıya.. Bu sorumluluk, durumun mümkün olduğunca doğru analizine dayanan politikalar üretmeyi gündeme getirir..
BDP ve Apo da kendilerini aslanın ağzına teslim etmiş görünüyor. Demokrasi ve özgürlük, halkla, demokratik güçlerle birleşmekle sağlanır. Diktatörlük rejimi kurmaya yönelenlerle birliktelik, kendini de yoketmeye yönelmektir..
***
Peki: RTE ve AKP amacına ulaşabilir mi.. hayır, bin kere hayır.. Niyeti, yönelişi, amacı üzerine durum analizi, bunların gerçekleşebileceğini söylemez..
Siyasette artık halkın kendisi vardır. Dünya kamuoyu, demokrasi güçleri vardır.. Bu politika ile iktidar dünyada sadece yanlızlaşır ve hızla gider.. Medyanın bütün düzeysizliği ve uşaklığı bile yardımcı olamaz..
Siyaset, “hattı müdafa”dan “sathı müdafa”ya yönelmiştir.. Gezi aslında siyaset olarak buna büyük hizmet etti..
Nehrin gerisine doğru yolculuğu sadece Morino balıkları ve İnci kefalleri başarır.. 
RTE ise, ikisi de değildir... 
--------
13 Haziran 2013 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder