Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

31 Ocak 2015 Cumartesi

Syriza: 2 Ülke, 2 Kriz ve 2 Ayrı Sonuç


Atina’da gece, zafer kalabalığı, en önde bir genç kız koskocaman bir pankart taşıyor: Gute Nacht Frau Merkel (İyi geceler Bayan Merkel)... Neden? SYRİZA’ya (Radikal Sol Cephe) gönül verenler, bu zaferin Almanya’ya karşı da kazanıldığının bilincinde. AB, Yunanistan’a krizden çıkması için verdiği kredileri izliyor, tabii Almanya komiser olarak, bizim Duyuni Umumiye memurları/ülkeleri gibi, geliri gideri tam kontrol altında tutuyor. 600 milyar dolar kadar borcu var Yunanistan’ın...
Size Yunan ekonomik krizinden bahsetmeyeceğim. Sadece Yunanistan ile Türkiye ekonomik krizlerindeki paralellikleri ve doğurduğu farklı sonuçları tartışmaya sunacağım:
Yunanistan krizi sol ittifak doğurdu...
Türkiye krizi ise en sağcı partiyi iktidara getirdi...
***
Türkiye’nin ekonomik krizine, yol açtığı siyasi sonuçları itibarıyla şöyle orta vadeli süreçten bakmalıyız. Yoksa anlayamayız. Türkiye’de 2001’de patlayan büyük krizin büyük öncüsü 1994 krizidir.
1991’de seçim yapıldı. İki büyük parti, Doğru Yol (S. Demirel) ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti (E. İnönü) koalisyon kurdu. Türkiye’de tüm siyasi krizlerin nedeni ekonomik krizlerdir. DYP-SHP koalisyonu kriz içinde ülkeyi götürmeye çalışırken, Özal’ın ölümü üzerine S. Demirel, 2003 Mayısı’nda Cumhurbaşkanı seçildi ve yerini, seçimlerde allayıp pullayıp herkese iki-üç anahtar zırvalığıyla piyasaya sürdüğü T. Çiller’e bıraktı.
Türkiye ekonomisi, tıpkı bugünkü gibi, sanayileşme-ekonomi programlarını tamamen dış kaynaklarla sürdürüyordu ve parayı çekmek için döviz kuru düşük-sabit tutularak, dışarıya kesin ve garantili yüksek faiz ödeniyordu.
Aslında bu politika, 1980, 1982 (bankerler krizi), 1990 yıllarında da ülkemizde ekonomik krizler doğurmuştu. 1994’teki kriz (hiper enflasyon!) o güne kadar yaşananların en büyüğü idi...
1987 seçimleriyle iktidara gelen Özal, 1990 krizini yaratmış, 1991 seçimlerinde, o oranı yüzde 36’dan yüzde 24’e inmişti. Doğru Yol ise yüzde 19’dan 27’ye yükselmişti. Kaldıraca dikkat!
Krizler, iktidarları indiriyor, değiştiriyor. İşte 1994 büyük ekonomik krizi yine böyle ciddi bir değişikliğe yol açtı ve 1995 seçimlerinde Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi’ni yüzde 21+ ile birinci parti yaptı! Anavatan (M. Yılmaz) ile Doğru Yol (Çiller), yüzde 19’lara düştü. Kurulan koalisyon: Erbakan-Çiller-Yılmaz.
Ekonomi bu iktidar zamanında da yerlerde süründü. 1997 post modern darbe süreci yaşandı, Erbakan gitti, yerine kurulan koalisyonlarla ekonomik zorluklarla ve çözümsüzlüklerle el ele 1999 seçimlerine dayanıldı.
Bu seçimler iki başka partiyi vitrine çıkardı: D. Sol -Ecevit (yüzde 22) ve MHP (yüzde 18).
Dikkat edin lütfen, halk sürekli olarak her seçimde arayış içinde. Bu seçimlerde mesela Erbakan’ın Fazilet’i yüzde 15’e, ANAP 13’e, DYP 12’ye indi...

Ortada parti kalmayınca, Erdoğan
1999 seçimi sonucunda Ecevit - Bahçeli - M. Yılmaz koalisyonu kuruldu ve üçü birden 2001 büyük krizinin içine yuvarladılar ülkeyi...
1990’dan bu yana yaşananlar ekonomik krizse, 1994’te büyük ekonomik kriz, 2001’deki ise Büyük Çöküş’tür..
Bakın: Halk sürekli arıyor, iktidara getiriyor, sonra popolarına tekmeyi vuruyor, diğerlerini getiriyor. Bu kapsamda, “sol” olarak yıldızı parlayan Ecevit’i (Apo’yu teslim almış lider!) ve MHP’yi iktidar yapıyor... 2001’de Türkiye uçuruma yuvarlanınca, geride denenecek başka bir parti kalmamıştı. Fazilet içinden çıkan “yenilikçi hareket”i, Gül -T.Erdoğan -B. Arınç ve arkadaşlarının kurduğu partiyi, 2002 Kasım seçimlerinde yüzde 34 çoğunluk oranıyla iktidar yapıyor. CHP (Baykal) yüzde 19 oy alırken, DYP, MHP, ANAP, DSP falan filan Meclis dışı kalıyor.

Sonuç çıkarırsak: Türkiye’nin 1990 öncesinden itibaren yaşadığı ekonomik krizlerde seçmen bir kez Ecevit’i denedi, ama diğerlerinin hepsinde, bir sağ partinin yerine diğer sağ partiyi iktidar yaptı. Sonra da hepsini silip süpürdü.
Gerçek bir sol seçenek hiçbir zaman olmadı Türkiye’de...
2002 seçimlerinde de İstanbul Belediye Başkanlığı’nın getirileriyle ve Erbakan’ın seçmen mirasını arkasına alan, yenilikçi genç diye pompalanan, birtakım solcular-demokratlar dahil Özal’ın dört eğilimini sırtlanan Erdoğan-Gül ekibini, yani aslında ülkemizin siyasal İslamcı, bu açıdan en sağcı partisini iktidar yaptı... Ne kadar kullanışlı aptal varsa bu ekibin dışında, onlara iktidar payandası oldu.
Türkiye siyasi coğrafyası uzun süreli bu ekonomik krizler boyunca bir SYRZİA partisi ve genç liderini hiçbir zaman çıkaramadı...

Yunanistan’da kriz ise sol seçenek üretti
Bu ülkede görünür kriz 2011’de patladı. Hükümet-devlet büyük orandaki borçlarını ödeyemedi. Aslında kriz 2010’dan önce başladı. Yunanistan’da iktidar PASOK (sosyal demokrat) ile Yeni De-mokrasi (merkez sağ) arasında değişir dururdu. 2010’da ülke içi büyük protestolar başlamıştı. 2011’de iktidarda olan Papandreu ayrıldı. IMF ve AB’den peyderpey büyük borçlar alındı, yeni hükümetler kuruldu. İşsizlik aldı başını gitti.
Yunanistan seçimleri 2012 ve öncesinden beri aslında PASOK’a tasfiye etti. Sistemin diğer büyük partisi merkez sağ Yeni Demokrasi’yi de böldü. Radikal Sol Koalisyon (Aleksis Çipras’ın partisi) ilk 2009 seçimlerinde yüzde 9 oy aldı... Krize girince ülke, oylarını hızla yükseltti, 2012 Mayıs seçimlerinde 17, Haziran seçimlerinde 27 ve geçen pazar yüzde 36 oy aldı.
Ekonomik kriz, Yeni Demokrasi’yi ikiye böldü, PASOK’u ise bitirdi ve yerine SYRİZA’yı getirdi.

Bu işler dünyada böyle de Türkiye’de neden değil? Türkiye örneğin CHP’yi aşacak güçlü bir sol seçenek üretemiyor... 
Neden?
--27 Ocak 2015 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder