Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Ocak 2015 Pazartesi

En Seçkin Beyinler ve İhtiyaçlar Piramidi

Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Bahriye Üçok’un, Turan Dursun’un (bu değeri tanımadınız  mı?) Muammer Aksoy ve daha bir dizi aydının (Buna Gaffar Okan’ı da katın!) ve Gezi Parkı direnişçi yiğitlerinin (mücadele etme gücü ve geleceğin değerleri olarak) öldürülmelerinin, onların kişisel yaşamlarından belki de çok daha önemli bir yönü, toplum için ifade ettikleridir.
Uğur Mumcu, araştırmacı yazar ve gazeteciliğiyle; cesur, yurtsever, laik –solcu kişiliğiyle; ses getiren araştırmalarıyla, dönemin siyasi alçaklıklarını hallaç pamuğu gibi atmıştır. O zaman kurduğu bağlantılar bugün güncel ve gerçekleşmiştir.
Bu özellikleriyle Uğur Mumcu (tabii ki diğerleri de) topluma gerekli bir insan mıdır, yoksa gereksiz midir.. Mumcu’nun devlet ve toplumda yasaların arkasında olan biten düzenbazlıkları toplumun önüne getirmesi, şüphesiz ki, bir avuç düzenbaz ahlaksız siyasetçi ve yeraltı dünyasının dışında kalan, toplumun yüzde 99’unun yararınadır. Demokrasinin, hukuk devletinin, yasaların ve Anayasa’nın.. Ve toplumun geleceğinin.. Yarınların yani..
Şöyle bir denklem kurabiliriz: (Hepsinin adına) Uğur Mumcu’lar çoğaldığı sürece, Türkiye, Hukuk, Saydamlık, Demokrasi, Cumhuriyet, Ekonomi gelişecektir.
Uğur Mumcular yokedildiği sürece de Türkiye karanlıklar çağını yaşamaya devam edecektir.
1980 öncesi ve 1990 sonrası büyük olaylar ve cinayetlerin hemen hepsi, Türkiye’yi karanlıklar çağına mahkum etme çabalarıdır.
Toplumların, ülkelerin önünde iki yol var:
Ya aydınlığa yürüyeceksiniz, ki burada insan hak ve özgürlükleri, adalet, eşitlik, hukuk, doğa ve çevre, yasa, laiklik, demokrasi, gelişme, güzellik, estetik, çağdaşlık, düşünce-bilim-teknoloji-sanat üretimi, vardır ve bunları çoğaltırsınız..
Ya da karanlıkta çakılı kalacaksınız, dahası gerileyeceksiniz: Toplumu bölücü, bir kısmını dışlayıcı ne varsa ön plana çıkartacaksınız. Mesela dini alet olarak kullanacaksınız. Toplumu etnik ve mezheplere böleceksiniz.. özgürlükleri boğacaksınız. Yasa ve anayasayı bazen çiğneyecek bazen arkadan dolanacaksınız. Direnişçileri, gençleri öldüreceksiniz.. toplumu, birleştirici laiklik temelinde değil, din temelinde yönetmeye başlayacaksınız..
Uğur Mumcu’ları yokedeceksiniz.. Size karşı olan eleştiren aydınlara yaşamı dar edeceksiniz.. Odatv komploları kuracaksınız. Muhalefetin önde gelenlerini sindireceksiniz, korkutacaksınız, ezeceksiniz.. Ya da onları sunduğunuz nimetlerle satın alacaksınız. (*)
Gezi Direnişi’nde gençlerin bir bir ardına devrilmesiyle, Uğur Mumcu ve 1980-90’ların cinayetleri arasında bu anlamda bir fark yoktur. O gençler, mücadele güçleriyle toplumun düşünen eylemci öncüleridir.
Bu şiddet, karanlık bugünün korunması ve aydınlık yarının kurulmasının her koşulda engellenmesidir..
***
Amerikalı psikolog Maslow’un 1943’de bir makalesinde ortaya attığı ve sonradan  katkılarla geliştirilen ünlü “İhtiyaçlar Piramidi”ni geniş çoğunluk bilir. Burada toplum, en geniş tabandaki ihtiyaçlardan başlayarak, yukarıya doğru kat kat inşa edilir. Geçen Cuma günkü Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’deki Gündem yazımda “İhtiyaçlar Piramidi Değişti mi” başlıklı yazımda bir tartışma açtım. Ama burada değineceğim, olayın başka bir yönü..
Uğur Mumcu ve o dönemlerin aydın katliamlarına, Sivas’larına geri dönüyorum şimdi.
Bir ülkeye yapılacak en büyük ihanet/alçaklık, hem cesur hem de korkusuz güzide beyinlerini susturmaktır, yoketmektir.
Şimdi Gündem yazımda yayımladığım şu piramide bakın.. en alttaki bilgisayar internet..  bölümünü bir kenara bırakın. (Bu konuyu bu açıdan CBT Gündem'de tartışıyorum)


Fizyolojik ihtiyaçlar, bir toplumun en geniş katmanını ilgilendiren en temel ihtiyaçlardır. Tamam, toplum bu ihtiyaçları, gerçek ihtiyaç olmaktan çıkardığı, hepsini hallettiği zaman uygarlaşmada büyük adım atar..
Ama benim burada işaret edeceğim, piramidin tepesidir.
Bu tepe varya bu tepe… toplumların ne mal olduklarını ve ne mal olabileceklerini belirleyicidir.. (kendini gerçekleştirme, yaratıcılık, problem çözme, güvenilir olma, doğallık..)
Şüphesiz, toplumlarda bu piramid az çok hepsinde vardır. Bir toplumda en tepedeki bölümde sayılan (eklemeler yapabilirsiniz) bu nitelikler çoğaldığı ve piramidin üst kısmı bu niteliklerle şişkinleştiği genişlediği bollaştığı ölçüde, o ülkenin o toplumun sırtı yere gelmez.
***
Bir ülkenin seçkin cesur beyinlerini susturduğunuz yokettiğiniz sürece, o ülkeye en büyük ihaneti, en büyük alçaklığı yapıyorsunuz demektir. Ama sadece bu rezillikleri ellerinde kalıyor.
Uğur Mumcu ve Demokrasi Haftası içindeyiz..
Katiller ve diktatörler hiç bir zaman öğrenemeyecekler: Toplumları aydınlığa yürüme kararlılığına ulaşmışsa, durdurmanız mümkün değil.
Ayrıca: Ne kadar uzun yaşadığın değil, nasıl ve hangi niteliklerle yaşadığın önemli. Mumcu ve tümü yaşıyorlar... Gezi şehitleri hep yaşayacak…
Toplumun gördüğü ve bize kalan miras budur.
--

(*) Henüz iktidar çatlaması gerçekleşmeden önce, bazı gazeteciler arasında Cemaat merakı vardı. Bunlar, çevrelerindeki gazetecileri de onların toplantılarına çağırır, “gelin katılalım, bize yeni kapılar açılır, hep birlikte kazanırız” derlerdi. Kısa zaman önceye kadar! Çatlamadan sonra, Cemaat güç kaybedince bunlar tabii ki yan çizdiler, veya öyle göründüler; bazıları bugün önemli yerlerde, afra tafra satıyor; ama oralarda saklı kalamayacaklar..
--25 Ocak 2015 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder