Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Yine Soma : Hiç Bir Yere Kaçamazsınız!

İktidar adamları, şu sıralarda milletçe birleşme zamanı, hesap sorma zamanı değil, demiyor mu! 12 yıldır iktidar sahipleri, ülkeyi felaketlerin kenarına getirdiyse, hem birleşme hem yas tutmanın en iyi yolu sorumlulardan sürekli hesap sormak ve gerçekleri durmadan gün ışığına çıkarmaya soyunmaktır..
1)                    Yardım kampanyaları üzerine: İktidar diyor ki devlete verin, biz öderiz.. Kime nasıl ve hangi ölçülerle yardım dağıtacaksın.. Yardımı da iktidarına yandaş toplamak için mi yapacaksın.. Şeffaf ol, kriterlerini açıkla önce.. Ayrıca toplumun toplayacağı yardımlardan sana ne, Hazine sende, Örtülü Ödenek sende, para sende...
2)                    Madenciler en iyi yardım, bir daha böyle bir kazanın olmaması için, uluslararası standartlarda önlemlerin hemen şimdi alınması için, toplumun Meclis üzerinde baskı yapmasıdır.
3)                    Bütün toplantı ve gösteriler, yas tutmak amacından kurtularak, madenlerde insanca bir çalışma düzenini kurmak için isteklere yönelmeli. Meclis’te muhalefet işi gücü bıraksın, gerekli yasaların çıkartılması için ısrarcı olsun. Madenlerde en üst düzeyde güvenlik ve en az iki kat ücret ödenmesi için, toplumda hiç bu kadar büyük bir duyarlılık olmamıştı.. 50 bin maden işçisi için en büyük umut ışığı..
4)                    Mahfi Eğilmez, bütün madenler bir hafta kapatılsın, güvenlik kuralları ilan edilsin, bu kuralları yerine getiren madenler açılsın, diğerleri açılmasın önerisinde bulundu. Olayı biçak gibi kesecek radikal bir öneri.. İleri dünyada madenlerde şu sıralarda hangi güvenlik önlemleri uygulanıyorsa, hepsi şart koşulmalı. Ülkede 700 maden var, çoğu da Soma gibi, deniyor. Yani her an Somalar yaşayabiliriz. Bu korkunç gerçeğe, orta ve uzun zaman içinde uygulamaya konacak evrimci önlemlerle karşı koyamayız. Radikal çözüm gerekir.
5)                    Madenlerde belli sayıda işçiyle çıkartılabilecek azami kömür miktarı bellidir. Daha fazla kömür çıkartılıyorsa, bu madencilerin hakkı olarak tanınmalı.. 
***
6)                    Türkiye Maden İş’in Başkanı Nurettin Akçul’u Tarafsız Bölge’de dinledim. Yatağan özelleştirilmesin gösterileri güzel, desteğimizi sonuna kadar vermeliyiz. Ama Soma’daki sendika, madencilerin anlattıklarıyla madenlerdeki rezilliklerle zerre kadar bir ilişkisi yoksa, işçileri çoktan satmış demektir. Soruşturmanın bir ayağı da Somadaki sendikaya yönelmeli..
7)                    Madenler devletleştirilsin: Bir çözüm değil. Yakın zamanlarda devletin işlettiği madenlerdeki kazalarda Somadaki gibi çok sayıda madenci ölmüştü. Burada önemli olan devlet veya özel, bütün madenlerde aynı önlemlerin alınması.. Sendikalar da, madenlerdeki güvenlik önemlerinin uygulanması konusunda yasal sorumlu tutulmalı.
8)                    İktisatçı Ahmet Tonak diyor ki: Soma’da İşçilerin sömürü oranı yüzde 400! 2010'dan 2011'e çalıştırılan işçi sayısında, aktif varlıklarda ve öz kaynaklarda neredeyse herhangi bir değişiklik olmazken, satış hasılatı 259 milyon TL'den 267 milyon TL'ye yükseliyor. Kaba bir hesapla, Somayı işleten cinayet şebekesinin 3000 işçiyi ortalama 1400 TL aylık ile çalıştırdığını, dolayısıyla bu işçilere yılda yaklaşık  50,4 milyon TL ödediğini varsaydığımızda, işçilerin sömürü oranı % 400 civarında oluyor! Yani, emekçilerin yarattığı her 5 TL'lik değerin 4 TL'si şirkete!
9)                    Şirket patronu madendeki herşeyden sorumlu iken, savcıların ona dokun(a)maması ilginç. Bir anlaşma mı var siyasilerle?! “İlişkilerimiz hatırına sana dokunmayacağız, ama diğerlerini ne yazık ki içeri almak zorundayız, görüyorsun toplumu, içerisi sizler için daha güvenceli!” Tekrar soruyorum: Maslak’taki Spine Tower’dan iktidara pay verilmiş midir?
***
10)                 Son 12 AKP iktidar yılında, nasıl oldu da maden, tersane ve diğer iş kollarında iş kazaları adı altında cinayetler hızla arttı ve Türkiye Avrupa’da 1.cilik kürsüsüne çıktı! Uluslararası Çalışma rögütü’de göre, iş cinayetleri bütün dünyada azalırken!?! Türkiye nasıl oluyor da, dünya kömür üretimindeki payı yüzde 1 iken, ölümlerdeki payı yüzde 6!?

11)                 RTE’nin, iş kazası diye bir şey var literatürde, bu işin fıtratında var, diyerek, ölümleri normal görmesinin, ülkemizdeki iş cinayetlerinde kendisine ne kadar sorumluluk getirir? 12 yıldaki kazalardaki artışta, Başbakanın bu düşüncesinin ve yönetim biçiminin birinci derecede sorumlu olduğunu göstermiyor mu?
12)                 Türkiye’yi, çalışanları, madencileri “yaptığınız için fıtratında ölüm var” diyerek, ölüme, kazaya, sakat kalmaya müstahak gören iktidar ile yardakçısı beş paralık medya ve adamları, hangi ahlaktan bahsediyor ve Yazgülü Aldoğan, Yılmaz Özdil üzerine kampanya yürütüyor? Mahkemeye verilmesi, hakkında cinayetlerden soruşturma açılması gereken kim?
13)                 Esas mesele, ne Yılmaz ne de Yazgülü tabii ki! Doğan Medya’nın hükümet gazeteciliğinin pespayeliğine karşı, nesnel gazetecilik yapmaya kalkışması.. Rahatsız edici budur! Türkiye ortalamasının vicdanı orada. İktidar ve beş paralık adamları bu vicdanı yıkmaya çalışıyorlar..

---22 Mayıs 2014 Perşembe / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder