Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

9 Aralık 2012 Pazar

Cinayetin Belgeseli - Harvard'da Bir Urfalı


Sakin akan bir su kenarında oturmuş alemi seyrediyormuşum duygusu veriyor insana, Güldal Mumcu’nun İçimden Geçen Zaman’ı. Güzel bir isim koymuş. Bir cinayet belgeseli, kitap. Yüksek ses, bağırış yok kitapta. Dil sessiz. Çünkü cinayetin kendi çığlığı ve cinayet çevresinde dönenin, olan bitenin haykırışı zaten yeri göğü tutuyor!
Cinayeti başlıbaşına bir dünyanın yıkılışı sayarsanız, sonrasında olanları..
...MİT’çisinden genel kurmay başkanına, emniyet müdüründen iç işleri bakanlarına, başbakanından başbakan yardımcısına, gazetecisinden bazen hukukçusuna ve televizyon programcısına, savcısına, yargıcına, adalet komisyonuna, DİSK’çisine..
...sürü sepet insan ve makamın davranışını, tutumunu, düşüncesini, acizliğini, zavallılığını, pek çoğunun utanmazlığını ve rezilliğini ve özel görev üstlenmişliğini ve kavrayışsızlığını..
...fikir ileri süren çoğu insanı, devleti ve on para etmez görevli adamlarını seyrettikçe..
...duru ve sessiz akan suyun üzerindeki hepsinin suretlerinin ve kırık dökük gölgelerinin, cinayetten çok önce yerle bir olmuş bir dizi dünyanın yıkıntıları içinde raks edişini seyrediyorum.
Cinayetin, olayın farkında olanlarıyla, olmayanlarıyla, emri verenleriyle ve uygulayıcılarıyla, kolektif bir şebekenin ortak bir eylemi olduğunu görüyorsunuz.
Kitapla ilgili hiç bir ayrıntı vermeyeceğim. Ama bu belgeseli izleyin diyeceğim. Ben yeşillikler içinde ormanda akan duru bir suyun kenarına oturarak olayı seyrettim ve herşeyi suyun içindeki üzerindeki gölgelerde izledim.. Siz nasıl okursunuz, bilemem..
Güldal Mumcu’ya bu belgeseli bütün çıplaklığıyla izlettiği için, sadece teşekkür ederim.

Urfa’dan Harvard’a

Çoşkun Özdemir: damarlarında kanı deli akar ve çoğumuzdan gençtir. Toplumsal muhalefetin adıdır, haksızlığa isyancıdır, aktivisttir, devrimcidir, göstericidir, yumruğu havada gezilecek zamanların insanıdır... Ve bütün bunların yanısıra bir düşünce insanıdır Özdemir. Sözünü sakınmaz biri..
Uzun zamandır üzerinde çalıştığı ve yaşadığımız günleri, olayları, isimleri de kapsayan kitabı, Urfa’dan Harvard’a, geçekten hak ettiği ilgiyi görüyor. Çoşkun hocamı izlemek, Cumhuriyet’i yaşamaktır, değişimini gelişimini görmektir, ihanetleri izlemektir bir anlamda.
Bir portreler geçitidir hocanın kitabı. Kalemi şaşmaz ve noktayı koyar. Sol’u da, Silivri’yi de, RTE’de demokrasiyi gören liberalleri- eski solcuları da.. gericiliğin sola karşı bütün kepazelikleri orada.. Cumhuriyetin Urfa’sını çarpıcı anlatır. Cumhuriyet’in büyük dönüştürücü gücünü simgeler adeta! Bugünkü Urfa’da ve pek çok benzeri kentte zerresi kalmamış bir dinamizmi hissedersiniz..
Bugünü düşünerek, 1930’larda öğretmen kızlarımızın- kadınlarımızın toplu fotoğrafına, büyük bir hayranlıkla ve dakikalarca bakabilirsiniz, fotoğrafı evinizin duvarına beşe on metre yansıtasınız gelir (s.33).. Bugünün Urfalı kadın hastası ise psikolojik rahatsızlığını ve içe-eve kapanışlığını kendisine “tohtur bey ben ne deniz görmüşem, ne kuş ne ağaç, ben hiç bir şey görmemişem” diye anlatır.
Genç Cumhuriyet dönemini anlatırken Çoşkun hoca “yoksulluğumuz aydınlanmanın ve ilerlemenin motoru oldu saptamasıyla, bugünkü yoksulluğumuzun ise nasıl gericiliğin, tutuculuğun, kaderciliğin kalesine dönüştüğüne ne güzel gönderme yapıyor!
Kitabı okurken ve yer yer karıştırırken, bir baktım Hocam Filistin’e bile gitmiş, Kaddumi ve Arafat’la görüşmüşler Tabib Odası Başkanı olarak! Bunu bana anlatmamıştı! Çoşkun Hoca, anılarını hep olayların içinde örüyor, birden karşınıza Doğramacı da çıkıveriyor veya Erdoğan’ın demokrasi getireceğine inanan, örneğin B. Ersanlı ve benzerleri de!
Hocam, nörologtur, emeklidir ama biliminden hiç kopmamıştır, kas hastalıklarında bütün yeni gelişmeleri izler, dünyayı gezer, kendini hep taze tutar. Kas Hastalıkları Derneği’nde hastalarıyla bütünleşir. Henüz çaresizlikten kıvranan hastaları sömürerek ve bütün varlıklarını emerek dolandıran akademik ünvanlı sahtekarların da sıkı takipçisidir. Yakalarına yapışır.. Kitap Kaynak Yayınları’ndan çıktı!
--9 Aralık 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder