Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

10 Aralık 2012 Pazartesi

2023 ve 21.Yüzyılda Varolabilmek Nasıl Mümkün?


Kıyameti kopartıyor Başbakan! 2023 Büyük Türkiye’yi inşa diyor. Milletin- ülkenin önüne koyduğu ise inşaatten başka bir şey yok! Yüzyıy için planlayabildiği tek şey, çimentodur, yoldur, binadır, kanaldır, büyük büyük gökdelenlerdir...
Bütün bu yıkıp yapma büyük rant talanına, milletin merasını, evinin mülkünü daha büyük taş yığınlarına dönüştürmeye dayalıdır; bunu da, dışarıdan akacak milyarlarla gerçekleştirecek..
Sattığı düş şudur: Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek! Kişi başına milli gelir ise 25 bin dolara yükselecek! İnşaatla, dışarısının parasıyla ve bu büyük tüketim ekonomisiyle, ülkeyi AVM ile donatmakla, ülke daha gerilere düşmezse, en iyi olasılıkla yerinde sayar. Ancak, bugünkü rakamlar, karşılaştırmalı dünyada geriye düştüğünü gösteriyor.
Geçen perşembe- cuma günleri Ankara’da dinlediklerim, iktidarın bu ekonomi politikasının gelecek için bir umud vermediğini ortaya koyuyordu! 
Bırakın 2023 gibi Cumhuriyet’in 100. Yıldönümünü.. 21.yüzyılı da, tıpkı 20.yüzyıl gibi ıska geçirecek bir ülke görüntüsünü içindeyiz.
Kurultayın adı 21. Yüzyıl İçin Planlama. Prof. Bilsay Kuruç’un (eski DPT müsteşarı) oluşumuna önderlik ettiği kurultayda, Enerji Alanında Sorunlar ve Planlama ile Sanayi Alanında Sorunlar ve Planlama konularını, kurumlaşma, politika ve model önerilerini, seçkin uzmanlardan dinledik. Ve sonunda çok iyi bir değerlendirme toplantısı ile kurultay sonuçlandı. (*)
***
Ana fikirler: Türkiye kendi ekonomisini, kendi kalkınmasını, 21.yüzyılını planlayamazsa, geleceğini kuramaz ve bugünleri bile arar duruma gelebilir. Kendi aklını ülkeye koymak yerine başkasının aklını alıyorsan, planlama yapamazsın.
* Dünyanın hiç bir ülkesinde, kuralları koyan ve geleceği planlayan, piyasanın bizzat kendisi değildir. Planlama, serbest piyasa ekonominin yerine, onu safdışı bırakarak merkezi planlamayı geçirmek de değildir.
* Planlama, bizzat serbest piyasaya dayanan ekonominin bile planlaması demektir!
* Hiç bir zaman bir serbest piyasa kendi halinde, ülkenin gerçekleştirmek zorunda olduğu orta ve uzun vadeli sanayi ve teknolojik yatırımlara yönelmez. Devlet, orta ve uzun vadeli gelecek için ekonomisini, sanayisini planlamak, özel sektörü yönlendirmek, olmazsa bizzat kendisi yatırım plancısı olarak davranmak zorundadır.
* Dünyada hiç bir ülkede ekonomi, tamamen özel sektörün seçtiği yatırım seçeneklerine bağlı kalmaz. Hele bugün, kapitalizmin merkezlerinde, devlete ve yatırımlarına önemli görevler düştüğü tartışılmaktadır!
* Türkiye’de ise ekonomide planlama deyince, vay sen serbest piyasayı mı yokedeceksin, gibi bir zırva bakış, ekonomiye ve siyasete dizboyu egemen!
Bilsay Kuruç: aklın ve bilimin günümüzde gerçek varisi üniversitelerdir, üniversitenin bağımsız ve eleştirel düşünme hakkının ve tarihsel görevinin yerine, başka bir şey koyamayız. Planlama 21.yüzyıl aklını yaratmıştır. Bilim, toplum, ekonomi, ülkeler, tesadüflerle değil aklın planlı girişimiyle gelişmektedir.
* Türkiye’yi 21.yüzyıl aklıyla planlamalıyız. Planlama, piyasanın yapamayacağı, yapılamayacak işlerin de planlaması demektir.
* Planlama çok büyük bir malzeme hareketidir, bilim de çok büyük bir bilgi hareketi. Planlama, bir ülkenin bütün zenginliklerini, taşını toprağını madenini, suyunu, insan gücünü ve yeteneklerini ortaya koymaktır. Sanayi, böyle bir potansiyelle yönetilebilir ancak.
* Planlama, büyük resmi görmektir. Büyük resim, bu ülkenin sahip olduğu herşeydir! Salt piyasanın gördüğü ise, kendi yararı ve kârıdır.
* Üniversiteye salt piyasanın, sanayinin pratik işlerini yapan, yapacak bir yer olarak düşünmek büyük yanlışlıktır. Üniversite, bilgiyi ve teknik ortamı/tabanı yaratır. Bu üniversiteleri biz arıyoruz.
* Üniversite aynı zamanda, bilimsellik, tarafsızlık ve sorgulama kapasitesidir. Ancak bu sayede 21.yüzyıl potansiyelini, geri kalmışlığımızı ve kendimizi aşma olanağını görebiliriz.
***
Konuşmalarda özellikle sanayide ve enerjide durumumuz net rakamlarla ortaya kondu. İhracatta büyümenin adının, aslında ithalatta daha fazla büyümek olduğu gösterildi.
Yarınki yazıda, size daha çok rakamlar seslenecek..
---
(*) Kimlerdi bu uzmanlar, bakalım: Cengiz Göltaş, Necdet Pamir, Olgun Sakarya, Oğuz Türkyilmaz, Oktar Türel, Serdar Şahinkaya, Yavuz Bayülken, Oktay Küçükkiremii. Ali Ekber Çakar, Çağlar Güven, Çelik Kurtoğlu, Aykut Göker, Mahmut Kiper, Sencer İmer, Mustafa Sönmez ve düzenleyiciler olarak Bilsay Kuruç, Ahmet Alpay ve genç arkadaşları…
--10 Aralık 2012 / Bilim ve siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder