Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

5 Kasım 2012 Pazartesi

Yaşayınca Şoke Olduk


Dün İstanbul Barosu ile Gazetecilere Özgürlük Platformu uluslararası hukuk konferansı düzenledi: “Evrensel Hukuk Kuralları ve Hukuk Felsefesi Perspektifinden Türkiye Uygulamaları.” Ben de konuşma yaptım. Toplantıyı sonuna kadar izledim, zaten bu yazıyı da oradan yazıyorum. Benim için bir tür hukuk eğitimi vesilesi de oldu.
Önemli uluslararası isimleri sayayım: Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı Vito Monetti, Uluslararası Pen Genel Sekreteri William Nygoord, Uluslararaı PEN Başkanı Eugene Schoulgin, Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König..
Bu isimleri saymamın nedeni, artık Türkiye’deki hem özel yetkili mahkemelerin yani Silivri yargılamalarının hem de basın özgürlüğü üzerindeki iktidar ve yargı işkencesinin, uluslararası gözlem altına alındığını vurgulamak içindir.
***
Uluslararası ilginin Silivri ve medya uygulamaları üzerine çevrilmesi, hükümet ve çevrelerini rahatsız etmektedir. Öyle ki, iktidarın adamları, uluslararası örgütlerin Türkiye’deki medya uygulamaları üzerine raporlarını çöpe atmaya başladılar. Öfkelerini böylesine dışa vurmaları, içinde bulundukları çok zor durumu da gösteriyor.
Avrupa ve Amerika 1-2 yıl yıl öncesine kıyasla, bugün özel yetkili mahkemeler ve uygulamaları konusunda büyük bir aydınlanma yaşıyor! Peki neden böyle geç?
Bu sorunun yanıtını dünkü konuşmalarda, Eugene Schoulgin açık yüreklilikle verdi: Dışarıdan bakıldığında Başbakan ve hükümetin ciddi bir demokratikleşmeyi gerçekleştirdiği sanılıyordu. Yoksa hiç böyle bir niyeti daha baştan yok muydu?
Evet yoktu tabii! Bugün çok büyük bir geniş çevrede RTE’nin daha büyük otorite yolunda ilerlediği olgusu görülüyor.
Türkiye demokrasi güçlerinin, Avrupayı bilgilendirmede geç kaldıklarını mı, yoksa dünyanın, uygulamaları görmeden kendilerine söylenecek olanları anlamaya yatkın olmadıklarını mı söylemeliyiz…
Şunu da not düşelim: Avrupa gazeteciler ve kurumların temsilcileri, Türkiye’de Hükümet ve politikaları üzerine gerekli bilgileri kimlerden alıyordu? Yetmez ama evetçi insanlardan.. hükümete yandaş gazetecilerden.. Cemaat medyasından.. Bunlar doldur-boşalt, kafaları yıkayıp durdular..
Ama bu sürecin sonuna gelindi. Odatv davası, bu süreci bitirdi! Ülkemiz demokratik güçlerinin, Avrupa’ya yönelik gerçekleri dile getirecek, örgütlü ve hedefe yönelik aydınlatma faaliyetlerinin enaz ölçüde olduğunu da burada belirtelim.
***
Şimdi durum tersine döndü. Avrupa ilerleme raporlarına Silivri yargılamalarındaki hukuksuzluklar girdi. Avrupalı yargıçlar, siyasi temsilciler ülkemize gelerek “olay yeri” (cinayet mahalli mi deseydim!) incelemelerinde bulunuyor. Duruşmalara katılıyor. Mahkeme uygulamalarını inceliyor, savunma avukatlarını ve hapishanede sanıkları dinliyor.. Ve raporlar yazıyor..
Gazetecileri tutuklamaları, burada zihin açıcı oldu ve Avrupalılar bu sayede subaylara kurulan kumpas yargılamalarını da incelemeye aldılar. Dünkü konuşmalarda Arne König hepimize soruyordu: AB ilerleme raporunu neden kullanmıyor Türk gazeteleri? Tabii ekliyor da: Bir korku olduğunu görüyoruz.. Ama 29 Ekim Cumhuriyet kutlamalarında halkın büyük tepkisi, demokrasi talebi, bu durumun değişebileceğini gösteriyor.. yeni bir siyasi ortam söz konusu olabilir..
 König dedi ki: Dün Balbay ve Özkan’la görüşme talebimizi Adalet Bakanlığına ilettik. Aodalek Bakanlığı bunu değerlendireceğiz dedi. Yanıt gelmedi, demek ki görüşemeyeceğiz, ama bunun için yeniden geleceğiz.. Ülkem İsveç’te bir bakanın böyle bir duruma müdahale etmesi, resmi devlet görevlilerinin durumuna karışması mümkün değildir. Görevliler izin verir, biter. Bu durum bizim için de ilginç bir deneyim oldu! 6 Kasımda Avrupa Parlamentosu binasında Türk gazeteciler için gösteri yapacağız..
***
PEN Başkanı Schoulgin, dünkü konuşmalarda şöyle dedi: Burada olanları duyan ve bizzat gözlemleyen, araştırıp öğrenen herkes şoke oldu. Ama ne yazık ki Avrupa’dan gelenler ve bu duruma tanıklık edenler fazla değil. Ben diyorum ki, sizlerin de çeşitli guruplar arasında diyaloğunuz yok. Diyalog kurun, birlikte sorunları tartışacağınız forumlarda buluşun ve ortak kararlar alın..
Yabancı konuklardan bir kaç düşünce aktarabildim. Toplantıda çok iyi konuşmalar oldu. Barış Terkoğlu’nun kendi davasını anlattığı konuşması, başlı başına, yargılamaların, her aşamada kesinlikle hukukla ilgisi olmadığını, çok net ortaya koydu. Ümit Kocasakal, Ahmet Abakay, Aysel Çelikel, Timur Demirbaş, Ahmet Çörtoğlu, Celal Ülgen, Ufuk Akkaya, Turgut Kazan, Fikret İlkiz, Sedat Ergin, Yılmaz Yazıcıoğlu,  Vedat Kurşun, Süheyl Batum, hukuksuzlukları ve özel yetkili mahkemelerin serüveni ve daha bir dizi konuda çok açıklayıcı ve önemli katkılarda bulundular..
Haydi hayırlısı!
--4 Kasım 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder