Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

30 Mart 2012 Cuma

Eğitim, Tütün, ve 19 Mayıs Hukuk Fakültesi


(Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1306, 30 Mart 2012 / Gündem)

Bugün köşemi eğitim görüşlerine ve duyurulara bırakıyorum.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı TEPAV hesapladı, haberi özetleyerek veriyorum: 
İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda yapılması teklif edilen değişikliğin maliyeti bu yıl için 20,7 milyar TL, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012 Merkezi Yönetim Bütçesi’nde sahip olduğu 38 milyar TL’lik payın, yaklaşık olarak yüzde 54’ü.”
Bengisu Özenç ile Selin Arslanhan Memiş’in “Yeni Milli Eğitim Kanun Tasarısı Bütçesi: Nicelik mi, Nitelik mi?” başlıklı çalışmasında iki senaryo ele alınmış: İlkinde, “varolan öğrenci yoğunlukları korunarak, yeni yaş grupları ve yükselen okullaşma oranları nedeniyle ortaya çıkacak derslik ihtiyacı, ilköğretim ve lise seviyesi birlikte hesaplandığında, 18,6 milyar TL’yle karşılanabiliyor.”
Ayrıca, mevcut öğretmen başına öğrenci sayıları kullanılarak, 110 bin 800 öğretmene ihtiyaç olacağı hesaplanmış, bu ihtiyaç atanmamış öğretmenler ile karşılanırsa, ek öğretmen yetiştirme maliyeti doğmayacak, fakat maaşları nedeniyle öğretmen maliyeti 2012-2013 öğretim yılı için 2,1 milyar TL olacak. Öğretmen ve yatırım ihtiyacını karşılamaya yönelik toplam bütçe 20,7 milyar TL’yi buluyor.
Peki kalite ne olacak: Hız kazanan okullaşma oranlarının arttırılmasına ve eğitimin içeriğine yönelik reformlara rağmen, kaliteye ilişkin beklenen etki yaratılamadı. Eğitimde kalitenin iyileştirilmesine yönelik ikinci senaryoda, derslik başına düşen öğrenci sayısı düşürülerek, öğrenci yoğunlukları OECD ortalamalarına yakınlaştırılıyor. Bu senaryoya göre 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi içerisinde 24 kişilik sınıflarda eğitim verilmesinin toplam maliyeti  (öğretmen ve yatırım) 36,6 milyar TL. Bu miktar, MEB 2012 bütçesinin neredeyse tamamına (Yüzde 96) denk gelmektedir.”
***
Ankara Barosu, İstanbul Barosu ve pek çok sivil toplum örgütü ellerinizi çocuklarımızın üzerinden çekin çağrısı yaptı..  Şu noktaları vurguladı:
*Eğitim, geleceğimizdir; ulusal bir konudur; asla siyasi ve ideolojik kavgalara, hırslara ve iktidar oyunlarına  feda edilemez.
*Siyasi iktidarın alelacele kanunlaştırmak için dayattığı 4+4+4 sistemi,  eğitimi ulusal ve bilimsel bir konu olmaktan çıkarmakta, siyasi bir projeye dönüştürmektedir.
* 12 milyon evladımızı ve ailelerini, yarım milyondan fazla öğretmeni, bütün bir ulusun geleceğini ilgilendiren böylesine bir “dönüşüm”, geçici oy çoğunluğuna dayanılarak yapılamaz. İktidar olmak, keyfi biçimde her istediğini yapabilmek değildir.
* Çocuklarımız, 9-10 yaşında meslek seçmeye zorlanmakta, körpe yavrularımız siyasi bir şekillendirmenin tezgahına sokulmaktadır.
* Özellikle kız çocuklarının okumalarını engelleyecek, çocuk gelinler, çocuk işçiler ve mutsuz nesiller yaratacak böyle bir sistemin uygulanmasının telafisi yoktur. Herkes kendi kendine sormalı: Bu acele ve ısrar neden?

TÜTÜN KONTROLÜ “OSCAR ÖDÜLÜ”
15. Dünya Tütün veya Sağlık Kongresi 20-24 Mart 2012 tarihlerinde Singapur’da 124 ülkeden 2600 uzmanın katılımı ile gerçekleşti. New York Belediye Başkanı  Michael Bloomberg tarafından kurulan Bloomberg Vakfı ödülü, Türkiye’deki tütün kullanımının azaltılması konusunda yapmış olduğu etkin çalışmaları nedeniyle Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesine  sunuldu. Ödülü Türk Toraks Derneği adına SSUK Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Michael Bloomberg’den aldı. Dağlı “Böyle bir ödül, bizim yaralarımızı iyileştirecek en iyi ilaçdır. Türkiye'nin Tütün Kontrolu Neferleri adına teşekkür ediyorum." dedi.

19 MAYIS ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ
büyük sıkıntılarına dikkati çekiyor:
* Geçen yıl öğretime açılan fakülte Samsun ili Çarşamba ilçesindedir. Merkez kampüsten oldukça uzakta olup ilçenin sosyal yapısı Hukuk Fakültesini kaldıracak durumda değil.
* Merkez kampüsten tamamen bağımsız, birçok faaliyetten habersiz, hukuk camiasıyla iletişimsiz adeta bir kapalı kutu gibi eğitim görmekteyiz.
* Şehrin sosyal yapısından dolayı birçok sıkıntılar yaşıyoruz. Kız arkadaşlarımız dışarı çıkamamakta daha da ötesi bir çok sözlü saldırıya maruz kalmakta.
* Merkez kampüste yüksek okul inşaatı yapılırken bizleri ilçeye taşıdılar. Üç gün boyunca suların akmadığı, elektrikler gittiği için dersimizin yarıda kaldığı bir ilçeden bahsediyoruz. Bu yer bizleri moral açısından mahvediyor. Dersler de motivasyon eksikliği had safhada; kimi arkadaşlarımız okula gelmiyor kimi tekrar sınava girmek için okulu bıraktı.
* Kısıtlı sayıdaki öğretim üyeleri buraya gelmek istemiyor. Moralleri olmayan mutsuz bir öğrenci kitlesi ile karşı karşıyalar. Derslerimiz çok düzensiz. Örneğin bir ceza dersini bir dönemde 3 kez her seferinde sabahtan akşama kadar görerek işliyoruz.
* Bizleri birilerin siyasi menfaatlerine kurban etmeye müsaade etmeyin. Ve okulumuzun tekrar merkez kampüse taşınması konusunda yardımlarınızı bekliyoruz.
***
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileklerimizle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder