Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Haziran 2011 Pazartesi

Seçimlerin Dinamiği – 3; İktidarın Potansiyeli Ne?

AKP, bu seçimlerde MHP dışında bütün sağ partileri silip süpürdü ve sağı “birleştiren” ana parti oldu..
Aldıkları yüzde 49.9, yine de geçmiş süreç içinde en büyük oran değildir.. (Bakınız dünkü yazım). 1950’de DP’nin 52,67’si; 1965’te Demirel’in AP’nin 52.87’si vardır. AKP’nin bu seçimlerdeki ana programı MHP’yi bitirerek, her türlü sağın en büyük birlikteliğini gerçekleştirmekti..
AKP’nin başarısındaki cila, eskinin “merkez sağı” partilerinden hiç birinin ortalıkta kalmamış olmasıdır.
***
Anavatan Anonim Şirketi, Doğru Yol neredeler? DYP seçime katılmış da haberim yok (0.15); DP diye de bir parti (0,65). HAS (0,76), BBP (0,74) en babayiğitleri Saadet (1,25)..
Anavatan AŞ ve DYP, 1994 sonraki krizlerle, soygun, talan, kayırmalarla  özellikle de 2001 iflası ile Türkiye’yi çökerttikten sonra (bu noktada DSP’yi de ekleyelim), ülkeyi büyüttükleri AKP’ye teslim ettiler... Seçmen affetmedi, bitirdi hepsini.. AKP de göreceli bir ekonomik istikrarla yürüyüp gitti.
***
AKP+FGH iktidarı, tarihten silinen merkez sağ partileri değildir. AKP+FG ötekilerden farklıdır; kısmen merkez sağdır, ekonomi politik açıdan onlarla aynı ama ideolojik olarak onlardan farklıdır. AKP’ye şimdi “merkez sağ” diyecekseniz, o zaman AKP le birlikte “merkez sağ”ın niteliği/içeriği değişmiştir.. “merkez sağı” AKP siyaseti ve ideolojisi belirliyor artık
Demireller/ Özallar, iktidarları için dini şüphesiz ki kullandılar, AKP ise kullanmakla kalmıyor, adım adım gereklerini yerine getirme gayretini de gösteriyor. İnançlarını uygulayıcı bir koalisyon var karşımızda.
Siyasal kökenleri tamamen dine dayalıdır, zaten FG Cemaatinin iktidara tırmanmasının açık anlamı, Türkiye’yi dini cemaat(ler)in yönetmeye başlamasıdır.. Arınç adındaki siyasetçi ne diyordu: Sadece Zaman okuyun yeter!...
Eskinin merkez sağı ile şimdinin dinci merkez sağının önemli farkı daha var:
İlki, parlamenter düzenin/oyunun asli parçasıydı...
İkincisi ise, parlamenter sistemi tamamen kendisi için kullanan, değiştiren, eğip büken, altından girip üstünden çıkan, gerekirse onun yerine kendi amaçlarına daha uygun olanını geçirmekte olan veya tamamen geçirecek kafa yapısındadır. Düzenin “asli parçası” değildir!
Edoğan+FGC için, kendilerine uygun bir parlamento yapısı ve biçimi, demokrasi anlayışı, medya bakışı, muhalefet tanımı, iş adamı tipi vb vardır. Tabii ki Adalet sistemini yeniden yapılandırırken gördüğümüz, bağımsızlık ve tarafsızlık anlayışı da!
***
Eğer bir “karşı devrim”den söz edeceksen, aslında tam da bugünlerden bahsediyor olabiliriz!
Helalleşme”nin anlamını burada arayınız!
Hadi bana eyvallah” diyor iktidar, yani!
Yaşanan onca kepazelikten sonra, varlığını korumak isteyen hangi siyasetçi, elini uzatacaktır?
Şüphesiz “helalleşme” taşlarından cehenneme yürüyenler her zaman olacaktır!
Ama Devlet Bahçeli’ye bakıyorum, son açıklamasıyla MHP durumu tamamen kavramış gibi!..
Ya varolacaklar önümüzdeki dönem ya da yok!
CHP’ye gelince... Ayrıca yazacağım. Bu önemli konu çünkü, şimdilik (içerideki zırvalıkları) dinliyorum..
***
Seçimlerden önce, 9 Haziranda şunu yazdım: “Türkiye tarihsel bir dönemece giriyor. Erdoğan+Gülen (ve Gül) iktidarı (hepsi tamamen aynileşmiştir) bekledikleri ‘sürpriz’i bulur ve tek başlarına Anayasa yapacak sayısal çoğunluğa ulaşırlarsa, 1923 Cumhuriyetinin üzerine tamamen bir sünger çekilecek, Erdoğan-Fethullah Cumhuriyeti kesinleşecektir.
Ahmet Hakan, bu tespitteki, Erdoğan-Fethullah Cemaati kaynaşmasını/birleşmesini doğruladı, bir bilen olarak.. Şüphesiz tam aynı değiller, iktidar onları şimdilik hemen hemen aynı yaptı.
Anayasa’yı istedikleri gibi yapacak bir gücü elde edememeleri, Türkiye’nin şansıdır!
Şimdilik bence Erdoğan-FG Cumhuriyeti’nin, Türkiye Cumhuriyetinin yerini geçmesi için, almaları gereken epey mesafe var.
Seçim planları tutmamış, hatta çökmüştür (Bak: “Galiptir Bu Yolda Mağlup” yazısı..)
Türkiye, ekonomik ve siyasi yapı olarak, (ve coğrafi yeri açısından) istikrarsızlıklar üretme potansiyelinden bir şey kaybetmemiştir..
Ve iktidarın anti demokratik, ezici/yokedici, karşı devrimci polisiye yapısı da, ülkede daha büyük istikrarsızlıklar üretme potansiyelini taşımaktadır..
--20 Haziran 2011 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder