Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

3 Haziran 2011 Cuma

Çok Eşlilik değil.. Çok Karılılık..

Kulaklarımda Başbakanın Kılıçdaroğlu için söylediği “ben onun kadar edepsiz, alçak, ahlaksız değilim..” ve benzeri sözleri.. Ama hayır, siyasetin ahlakı ve ahlaksızlığı, muktedirliğin ve hükmetmenin felaket nitelikleri ve ortaya çıkardığı insap tipolojisi üzerine yazacak değilim.. Herşey herkesin gözü önünde cereyan ediyor..
Yazı planımı bozmayacağım ve bu iktidarın sahneye çıkarttığı başka bir tip üzerinde yazacağım..
Neydi o? Tamam, Üresin...
Sahnede sunumun bütün çağdaş olanaklarını kullanıyor... Kulaklarından saran ve ağzına uzanan krem renkli mikrofonu, ellerini ve dilini tamamen özgür bırakıyor. Karşısında bir dizi kadın dinleyici, hepsine hakim.. Kim onlar, dertleri ne, bilmiyorum, ama kestirebiliyorum..
Üresin, AKP örgütlerine çalışıyormuş. Bir tür terapist. Aile terapisti! Ama AKP’li değilmiş..
Modern kılıklı bir şeriatçı savaşçı kadın, bir din Amazon’u da diyebilirsiniz..
Kocasına izin vermiş, dört kadın alabilirsin diye.. Ama tek eşlilik sürdürdüklerini açıklıyor!
Kocası, üstüne kumalar, yeni kadınlar (eve) getirir/alırsa, yani vaazettiği gerçeklikle karşılaşırsa, ne eder bilemem.. Çünkü pratiktir insanın aynası!
***
Gazetelere yansıyan açıklamasında kullandığı terim “çok eşlilik..”
Bu yanlış.. Doğrusu: “Çok karılılık”tır..
Kullandığı bu terim bile, dünyanın erkekler çevresinde döndüğünü baştan kabul ettiğini gösterir..
Çünkü “çok eşlilik..”, kadınların da çok kocalı hayatını gündeme getirir.
Ama hayır, çok eşli deyince, düşünce dünyasında akla gelen “çok karılı adam” oluyor.
Çok kocalı kadın”ı akla bile getirmez..
Özel hayatı kimseyi ilgilendirmeyebilir, bu konuyu gündeme getirmemde derdim başka..
***
Merak ettiğim, Sibel Üresin’in “aile terapisti” veya danışmanı olarak, kendisini dinlemeye gelen kadınlara ne söylediği.
AKP’nin organize ettiği toplantılarda konuşuyor..
Bu iktidarın sunduğu nimetlerin ve savunur göründüğü dini inançların yarattığı bir dizi aile sorunu var.
İktidar erkeklerin çevresinde döndüğü için para bol. Hayal bile edemeyecekleri yeni bir hayata doğdular! İktidarın ve paranın gücü ve cazibesi, istenilen pek çok şeyi, satın alabiliyor.
Evse ev.. İkinci, üçüncü evlerse evler.. Garsoniyerler, gırla..
Başakşehir öyküleriyle dolup taştı, iktidar yanlısı gazetelerin sayfaları..
Dolayısıyla, “dindar erkeğin” hayatı şenlendi, renklendi!
Şu dünyaya gelmiş bir kez, ötesi için inanç var, ama hiç de belli olmaz, gidip de görmemek, gidip de gelmemek var.. Hayatın nimetlerinden tadmadan mı göçüp gidecek!
Acaba iktidar evlerinde neler yaşanıyor? Hangi dertler, facialar, kavgalar, küslükler, psikolojik sorunlar, evleri terketmeler, hatta intiharlar...
Dert bir değil bin..
Dolayısıyla iktidar sahibi erkeklerin evlerinde yaşanan kitlesel sorunların iyileştirilmesi gerekir.
Düşünüyorum da, Sibel Üresin’lere, işte tam da böyle bir ortamda yoğun istek, ilgi, gereksinim fazla fazla olmalı..
Acaba AKP örgütlerindeki toplantılarda dertli kadınlara ne anlatıyor?
Yoo yoo, onlara, bırakın kocalarınızı özgür, demiyordur. Ve şöyle bir nutuk attığına da sıfır olasılık veriyorum:
Tanrı zaten erkekleri özel yarattı, bizleri de onun kaburge kemiğinden.. Onların erkek olarak cinsel/kadın gereksinimleri bizleri katbekat aşar.. Allah gönderdiği kutsal kitapta da, erkeklere, 4 kadına kadar alabilirsin, izni verdi... Bize düşen, dinin bu vecibelerini yerine getirmektir, kocalarımıza yardımcı olmaktır, kaçamaklarına karşı çıkıp yuvamızı bozmak yerine, bu kaçamaklarını resmi hale getirmek için çalışmaktır, eğer koca kaçamak yapıyorsa, gelsin getirsin eve gözümüzün önünde yapsın...”
***
Diyelim ki bunları topluluk önünde demiyorlardır.. Acaba özel kliniklerinde veya özel toplantılarda, kadınlara bu vaazleri ediyorlar mı?
Ve böylece yassaların, toplumun dayandığı aile ilişkileri temellerini oyuyorlar mı?
Sadece merak ediyorum..
Biliyorum, iktidarın savcıları, (Cumhuriyetin savcıları değil!) iktidar ideolojisi ve uygulamaları söz konusu olunca, Anayasa’nın, yasaların ayaklar altına alınmasını görmezler...
Sibel Üresin hanım, acaba gerçekten AKP’li değil mi?
Yoksa, bu görüşlerini AKP örgütlerinin düzenlediği toplantılarda savunduğu için, AKP’nin anayasa suçu işleyeceği endişesinden mi böyle konuşuyor?
Toplumda çok karılılık görüşünü savunduğu için, Sibel Üresin’lerin, kamusal bir iş olan aile terapistliği yapması, yasalarca uygun mudur?
--2 Haziran 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder