Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

27 Ağustos 2016 Cumartesi

Savaş genişler mi, önce tehlikeli sorular



Güncel duruma dönelim ve ana konumuzu pazara erteleyelim::
TSK Suriye’de uzun süre kalır mı?
TSK – TR  oradan toprak alır mı?
Tampon bölgeyi ebedi mi tutar?
Savaşı genişletir mi, yani sınırımızdaki yakın bölgenin dışında, TSK daha iç ve başka bölgelere savaşı yayar mı?
Yukarıdaki sorular önemli hepimiz için.
Ama siyasi olarak, yukarıda her biri ülkemiz için büyük tehlike üretecek sorulara yanıt olarak, hepsine hayır demek zorundayız.
Olmaz, olmamalı.
İktidarın da böyle geniş bir çerçevesi yoktur, yani olmamalıdır.
Şimdi gelelim analize:

IŞİD uzun süredir savaş açmıştı
IŞİD kim? Suriye-Irak’ta üslenmiş bir köktendinci İslami terörist örgüt. Türkiye’de yaptığı katliamlar, başlı başına bir savaş nedenidir. Küçükleri atlayarak sırayla anımsatalım: Suruç, Diyarbakır, Ankara, Beyoğlu, Sultanahmet, Atatürk Hava Limanı ve Gaziantep.
Tüm bunlar bile, IŞİD’i ininde vurmak için yeterli nedendir.
Tabii Suriye’den durmadan Türkiye’ye salladığı bombalar da cabası.
İktidar ve TSK’nın salt bu nedenlerle bile IŞİD’i vurması doğal karşılanırdı.
Ama bunu yapmadı. Öyle ki, içimizdeki IŞİD’i bile kıskıvrak yakalama yoluna gitmedi. Mesela Gaziantep onların temel yuvası mı, bu bölgeye yönelik büyük bir operasyonu gündemine almadı. Canlı bombalara Türkiye açık halde kaldı.
Ne demişti büyük Türk büyüklerinden A. Davutoğlu: Adamları suç işlemeden nasıl yakalayalım, biz hukuk devletiyiz!
Bu laf tarihe geçti.

Operasyonun ana motifleri
Ama bıçak kemiğe dayandı.
Ben yine de şüpheliyim, bıçağı kemiğe dayattıran IŞID’in ülkemize savaş ilanı ve son katliamı mı.. yoksa PKK’nın Suriye kolunun, ABD desteğinde hızla Akdenize doğru uzanan koridori adım adım ele geçirmeye başlaması mı?
Yani PKK’nın Suriye kolunun Fırat’ın batısına sarkması, bence bu operasyonun ana motifi..
Tabii IŞİD de ana motif durumuna yükseldi.
Türkiye’nin operasyonel kuvvetlerine de bakacak olursak, kapsam ve amaç sınırlı. Bu çerçeve, “müttefik”lerle çizilmiştir:

Kendi başına karar vermedi
Türkiye’nin müdahalesi Ankara’nın tek başına kararı ile olmadı. Putin şüphesiz konudan haberdardır, Petersburg’da RTE-Putin görüşmesinde masaya gelmiştir. Esad’ın da haberi vardır. Zaten 3-4 gün önce bir MİT ekibinin Şam’da temaslarda bulunduğu haberleri çıkmıştı. İran’ında bu operasyona politik desteği açıktır.
Şam’ın “protestosu”, şeklidir. Ama oraları da “kendi toprağı” olarak ilanıdır.
ABD’nin de “beraber planladık” açıklamasını okuyorum. Oluşturduğu ve desteklediği Kürt ağırlıklı Arap güçleriyle operasyonu sürdüren ABD’nin TSK’yı orada istediğini hiç düşünmüyorum, ama şimdilik bunu kabul etmek zorunda. Oyun planı değişti.

Dörtlü ittifak
Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerinde dörtlü bir anlaşma var şimdi: Rusya, İran ve Türkiye, tabii ki Esad.
ABD Şam’dan 3 devlet çıkarma plan ve programını rafa kaldırabilir.
Hatta, “Kürt koridoru” ile Suriye toprakları üzerinde bir PKK- PYD devleti yaratma planlarını da.
ABD’nin tam bir taşla iki kuş vurma planı, yani Suriye Kürtleri – PKK güçlerini IŞİD’in üzerine salarak bu köktendinci örgütü geriletme ve PKK’ya da Kürt koridoru açma planı, rafta şimdi. Öyle ki bu konuda ısrarı Türkiye ile bağları kopartacak noktaya getirdi.

Ne ummalı, ne beklemeli
Türkiye’nin operasyonu, Suriye’nin bütünlüğünün sağlayacak sonuç üretecektir. Üretmelidir.
Kandil ve Müslim, kendi bölgelerine çekilmek zordunda kalacaktır. Sahip oldukları olanakların çok üzerindeki politik genişleme hırslarını sürdürmeye kalkarlarla, TSK ile çatışırlar; umarım bölgede savaşı genişletecek böyle bir durum ortaya çıkmaz.
Şam’ın topraklarına sahip olma ortamı yaratılınca operasyon biter.
Bu arada ÖSO ve Şam arasında da birlik vb görüşmeleri başlayabilir.
Çünkü büyük güçlerin oyun planı sahnede, onlara sadece Şam’a uymak kalır.

Bütün bunlara ragmen, ortalık hiç de toz pembe değil. Savaş büyük bir beladır, bir an önce buradan sıyrılmalıyız.
25 Ağustos 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder